Hâlâ yürürlükte olan Anayasaya göre, hükümeti Meclis çoğunluğuna dayanan başbakan kuruyor. Ancak ilk seçimde yürürlüğe girecek değişik Anayasa hükümlerine göre, artık hükümeti Cumhurbaşkanı kuracak. Şöyle de söylenebilir: Bizim başbakan diye bildiğimiz hükümet başkanı, artık Cumhurbaşkanı adını taşıyacak. O nedenle Cumhurbaşkanı seçimi, artık bizim anayasa geleneğimizdeki adıyla başbakan seçimi olacaktır. Erken seçim olmazsa, 2019 yılı Kasım ayı başında, gerçekte başbakan seçimi yapılmış olacak.
CUMHURBAŞKANI PLANI EŞİTTİR HÜKÜMET PLANI
Bu nedenle her partinin Cumhurbaşkanı planı, aslında hükümet planıdır. AKP’nin bir planı var: Tayyip Erdoğan’ı yeniden Cumhurbaşkanı seçtirmek istiyor. Bu plan tutarsa, Tayyip Erdoğan, hükümeti kuracak ve yönetecek. Ne var ki, AKP iktidarı artık çıkmazdadır. Cumhurbaşkanı seçimini de kazanamayacaktır, Meclis seçimini de kazanamayacaktır. Nedenlerini önümüzdeki Rotalarda tartışacağız.
CHP’ye gelince, Kılıçdaroğlu’nun kavrayışı hâlâ eski Cumhurbaşkanı tanımında. Cumhurbaşkanının hükümet kuracağından habersiz görünüyor. Türkiye’yi yönetecek bir hükümet başkanı arayışında değil. CHP Genel Başkanı, Çarşamba akşamı NTV söyleşisinde Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ismini de andı. Bu anlayışa göre, CHP Türkiye hükümetini yönetmeyi aklına bile getirmiyor.
‘MAĞDURLARA’ DAYANARAK İKTİDAR PROJESİ
Daha dikkat çekici olanı, Kılıçdaroğlu’nun “tarafsız Cumhurbaşkanı” seçtirmek için, HDP/PKK ittifakına sarılmasıdır. Tuncay Özkan’ı hapishanedeki HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a gönderiyor. CHP yönetiminin hükümet planında HDP/PKK’nın vazgeçilmez ortak olduğu görülüyor. 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinden beri böyle.
“HDP’yi Meclise sokalım, böylece AKP iktidarına son verelim” dediler. PKK’yı Meclise soktular, ama AKP iktidarına son veremediler. PKK, Kılıçdaroğlu sayesinde Meclise girdi ama hendeklere gömülmekten kurtulamadı. Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK’yı hendeklere gömüyor, Fırat Kalkanı Harekâtıyla sınır ötesinde yakalayıp etkisiz hale getiriyor, ama CHP hâlâ PKK ile ittifakta ısrarlı. Bu ortaklığı “Hayır Cephesi” başlığı altında yürütmek peşindeler. Ne var ki, Hayır oyu veren yüzde 49, HDP/PKK ile hükümet kurulması planına sürüklenmez. Planları daha en başından umutsuz.
Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimindeki diğer ortağı ise, Abdullah Gül ve Fetullah Mağdurları. CHP mitinglerinde FETÖ tutukluları için “burdaaaa” diye bağırtılması, bir iktidar projesidir. FETÖ darbe girişiminin ezilmesi, CHP’yi etkilememiş.
YENİLGİ İTTİFAKI
CHP, “mağdurlara” dayanarak seçim kazanacağı umudunda. Daha doğrusu ABD, onlara bu umudu veriyor. Cumhurbaşkanı adayını hapishane kapılarını aşındırarak ve Lordlarla gizli görüşmeler yaparak bulma gayreti Atlantik projesinin gereğidir. Bu konuda CHP yönetimi ile muhalifleri birlik beraberlik içindeler. HDP ve FETÖ ile işbirliği noktasında Kılıçdaroğlu ile Deniz Baykal, Fikri Sağlar ve Muharrem İnce arasında bir fark gözükmüyor.
“Hayır Cephesi”, hem Kılıçdaroğlu, hem de Deniz Baykal tarafından iktidar mücadelesinin temel gücü olarak ilan ediliyor. Oysa Hayır oylarının ezici çoğunluğu vatansever oylardır. O cephenin içine PKK’yı, Abdullah Gül’ü ve FETÖ’yü alanlar, Hayır Cephesini dağıtmış oluyorlar. Hayır oylarının ağırlığını oluşturan vatansever güçleri, hiç kimse HDP/PKK + Abdullah Gül + FETÖ ile ortak hükümet planında buluşturamaz.
CHP’nin “mağdurlara” dayanarak iktidara yürüme planıyla Cumhurbaşkanı seçimini kazanma, hükümet kurma, Meclis çoğunluğunu kazanma şansı sıfırdır. Çünkü PKK ile ittifak projesi, her koşulda yenilgi projesidir. Türk milleti, hiçbir zaman PKK ile hükümet kurulmasına izin vermeyecektir. Hiç kimse Türk milletini HDP’li ve FETÖ’lü bir hükümete ikna edemez. Oyları etnik kökene ve mezhep bağlarına göre sınıflandırmak, Atlantik planıyla bağlantılıdır. Deniz Baykal’ın “Kürt oyları” dediği seçmen de, bölücü terörün karşısındadır ve HDP/PKK’nın bulunduğu bir “Hayır Cephesine” kesinlikle oy vermeyecektir.
DEFALARCA DENENMİŞ PLAN
HDP ve Fetullah Gülen ile işbirliği yaparak iktidara gelme planı, 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde denendi. HDP Meclise sokuldu ama o hükümet kurulamadı.
Parlamenter yoldan olmayınca, bu kez darbe yoluna başvuruldu. 15 Temmuz gecesi sahnelenen Amerikancı darbe, FETÖ ve PKK’yı bu kez silah zoruyla hükümetin içine katacaktı. Yine olmadı.
15 Temmuz darbesi başarısızlığa uğradı ve elbette artık kimse o darbeyi savunamaz. Ama 15 Temmuz hükümet modelinden vazgeçilmiş değil. Bugün Selahattin Demirtaş ziyaretleriyle ve Abdullah Güllerle el ele vererek oluşturulmak istenen hükümet planı, 7 Haziran, 1 Kasım ve 15 Temmuzda denenen plandır.
ABD, parlamenter yoldan veya darbe yoluyla HDP ve Fetullah Gülen Örgütünün içinde olduğu bir hükümet kurmak peşindedir. CHP’nin “mağdurlara” dayanarak hükümet olma ısrarının arkasında ABD ve İsrail var.
Plan var, ama başarı şansı yok.
Doğu PERİNÇEK
Aydınlık/07.05.2017