Fransızlar, arka arkaya bir CİA ajanını ve
Körfez emirliklerinin memurunu Cumhurbaşkanı olarak seçtikten sonra, bu kez bir
İsrail ürünüyle üçüncü kez kazıklandılar. NATO, Rotschild Ailesi, CAC40’a dahil
tüm şirketler ve tek ses basın tarafından desteklenen bir adaya oy vererek
faşizm hayaletini uzaklaştırdıklarını sanıyorlar. Yaptıkları hatanın farkına
varmanın çok uzağında, hala hipnozun etkisi altındalar ve genel seçimler
sonuçlanmadan da uyanmaları beklenmiyor.
Zafer kazandığı ilan edilir edilmez,
demokratik olarak seçilen Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron halkla arasına mesafe koydu. Kalabalığın arasına
karışmayı reddederek, taraftarlarının bir araya geldiği Louvre avlusunu tek başına, baştan başa aştı.
Yeni seçilen Fransız Cumhurbaşkanı
Emmanuel Macron’un ekibi Fransızları hipnozun etkisi altına sokmayı başardı. Kullanılan
oyların üçte ikisiyle, sadece 39 yaşında olan, partisi bundan ancak bir yıl
kadar önce internet ortamında kurulan ve bugüne kadar hiçbir seçime katılmayan
toy adaylarına seçimi kazandırmayı başardılar.
Steele & Holt
Bu büyük maharet, bir detektiflik bürosu
müdiresinin, kendisini maskelemek için bir hırsızdan (Pierre Brosnan) patronu
rolünü oynamasını istediği bir polisiye öyküsüne dayanan Remington Steele adlı televizyon dizisine göndermede bulunan
Steele
& Holt adlı gizemli şirketin ekibi tarafından
gerçekleştirildi.
Bu şirketin arkasında kimin gizlendiğini
boşuna aramayın. Başlıca iki müşterisinin AXA ve Rotschild
Ailesi olması dışında hiçbir
şey bulamayacaksınız. Emmanuel Macron’un Rotschild’ler adına çalıştığını cümlealem bilse de,
bu ailenin partisini örgütlediği gerçeği iyi saklanan bir sır. AXA sigorta şirketine gelince, aynı zamanda
NATO’nun düşünce kuruluşu (Bilderberg
Grubu), Boğaziçi
Enstitüsü (Türkiye’nin düşünce kuruluşu) ve Fransa’da Institut
Montaigne’nin (sağın düşünce kuruluşu) başkanı,
Castries beşinci dükü Henri
de La Croix tarafından yönetilmektedir.
Zaten Henry Kissinger Macron’u François Baroin ve Christine Lagarde ile birlikte 2014 yılındaki yıllık Bilderberg Grubu toplantısına davet etmişti.
Boğaziçi
Enstitüsü Macron’a destek vermiş olan çeşitli sağ
ve sol şahsiyetlerin kimliklerini belirleme ve yoldan çıkarma imkanı vermiştir.
Müdürünün evinin genel merkez adresi
olarak gösterildiği yeni partinin ilk toplantıları Institut Montaigne’nin ofislerinde gerçekleştirilmiştir.
Kadima!
Yeni partinin ismi En Marche! (Yürüyoruz-ç.n.) adayının başharflerinden
esinlenerek tercih edilmiştir. Yoksa adına İleri!
denilecekti. Yani İbranice: Kadima! Yaşlı general Ariel Şaron’a kurduğu yeni partinin adının Mussolini’nkini (Avanti!) çağrıştırdığı anımsatıldığında hiç de öyle
olmadığı yanıtını vermişti. İleri!
örneğin askeri genelkurmayının görüşüne karşın Beyrut’u işgal ettiğinde, kendi
başına giriştiği serüvenlerde sıkça verdiği emirdir.
Kadima! ve En Marche! sağ ve sol şahsiyetleri bir araya getiren merkezci partilerdir –herkes iyi
bilir ki Ariel Şaron da bir « merkezciydi »-. Binyamin
Netanyahu ile yollarını ayırmak üzere yeni
partisini kurmuştu: Şaron, Güney Afrikalı Bantustanlar örneğinden hareketle bir
Filistin devletinin kurulmasını isteyen bir sömürgeciydi. Ona göre Apartheid
İsrail’i korumanın tek yöntemiydi. Netanyahu ise aksine bir Talmudçudur. Filistin’in goyimlerle
(Yahudi olmayanlarla-ç.n.) paylaşılması düşüncesini kabul etmemektedir. Ona
göre, eğer ortadan kaldırılamıyorlarsa onları sürmek gerekmektedir.
Macron’un Sosyalist
Başbakan Manuel Valls ile neden yollarını ayırmak istediği daha sonra mutlaka anlaşılacaktır.
Aralarında ciddi bir anlaşmazlık olduğunu anlamak için şimdilik Valls’ın neden En Marche! hareketine katılmayı denediğini ve Macron’un bunu kolayca reddetmesini
gözlemlemek yeterli olacaktır.
Yürüyüşünü sürdüren faşizm
Steele
& Holt –yani
NATO ve Rotschild Ailesi- Macron’u piyasaya sürerken Saint-Simon Vakfının ABD yanlısı eski şebekelerinden destek aldı.
Birlikte Macron’a derinden muhalif olan birçok seçmenin faşizm « iğrenç canavarının »
olası bir zaferi korkusuyla ona oy vermesini sağlayacak şekilde « Le Pen felaketi » filmini sahnelediler.
Marine
Le Pen’i şahsen suçlayacak fazla bir şey bulamayınca
onu Babasının ve diğerlerinin işlediği suçlardan sorumlu tuttular.
Bu yönlendirme, « gösteri toplumunda » biçimin özden daha önemli olduğu ilkesini
doğruluyor. Peki faşizmin özellikleri nelerdir? Patron ve işçileri aynı
örgütler içerisinde bir araya getiren korporatizm sayesinde sınıf
mücadelesinin, tek bir parti sayesinde sağ-sol diyalektiğinin ve bunun
sonucunda da güç kullanılarak yapılan her türlü muhalefetin sonu anlamına
gelmektedir.
Bu özelliklerden birincisi Jean-Marie
Le Pen’in vizyonuyla
uygulanabilecekken, kızı için hiçbirinin uygulanma imkanı yoktur. Oysa ilk
ikisi Emmanuel Macron’un vizyonuyla uygulanabilir. CGT tarafından olduğu kadar, CAC40’a dahil tüm büyük patronlar
tarafından da desteklenmektedir. Sağcı ve solcu partilerin sahip çıktıkları
değerleri savunma yeteneğini sorgulamıyor ama bu partilerin liderlerini, ortak
çıkarlarını korumak için kendi partisinde buluşmaya çağırıyor. Hiç şüphe yok
ki, eğer genel seçimler Macron’un umduğu gibi sonuçlanırsa, muhalefetin yıkım süreci
başlayacaktır. Şimdilik yazılı basının aday Macron saflarında söz birliği yapması ve ona
karşı çıkan internet sitelerine karşı yürütülen kampanya hazırlanmakta olanla
ilgili bir ön fikir veriyor.
Tarih tekerrür ediyor: Fransızlar 1940’ta
Nazizm’den sakınmak için Philippe Pétain’e destekler ama faşizmi bizzat Pétain yürürlüğe sokar. 2017’de kendilerini
faşizmden korumak için Macron’a oy verdiler ve onu kurumsallaştıracak olan da o
olacak.
Parazitlenen bir
kampanya
Hem adayların alışılageldik olmayan
kişilikleri üzerinden, hem de bir kampın İkinci Dünya Savaşından beri Avrupa’da
kullanılmamış propaganda yöntemlerini kullanarak kimi seçmenlerin kafalarının
karıştırıldığı doğrudur.
Emmanuel
Macron’un 15 yaşındayken kendisinden
23 yaş büyük tiyatro öğretmeniyle bir cinsel ilişkisi oldu, kısa süre
içerisinde onunla birlikte yaşamaya başladı ve 15 yıl sonra kendisiyle evlendi.
Marine
Le Pen, önce temizlik
yaptığı daha sonra da babasının tüm izlerini sildiği partisinin başkanlığını
babasından miras aldı. Psikanalitik
deyimlerle açıklamak gerekirse birincisi Annesiyle evlendi, ikincisi ise
Babasını öldürdü.
Özellikle Emmanuel Macron’un ekibi rakiplerini, hiçbir mantığa
dayanmadan, bölgesel ve ulusal gazetelerin –daha şimdiden tamamını denetimi
altına aldığı- en küçük bir eleştiride bulunma cesaretinde bulunmayacağından
emin bir şekilde büyük ihanetlerle suçladı. Sağın adayı François
Fillon, kendisine karşı
yönetilen suçlamaların hiçbiri doğrulanmasa da bir hırsız muamelesi gördü. Marine
Le Pen, kendisine atfedilen
görüşleri hiçbir zaman savunmamış olmasına rağmen faşizmin yeniden dirilmesi
olarak kabul edildi.
Tek başına kazanılan zafer
Seçimleri kazandığı ilan edilir edilmez Cumhurbaşkanı
Macron kampanya merkezinde kısa bir değerlendirmede
bulundu. Zayıf omuzlarına yüklenen sorumlulukların altında ezilen bir adamın
ciddiyeti içerisinde söylenen basmakalıp sözlerdi bunlar. Ardından Louvre avlusunda taraftarlarıyla
birlikte sergilenen yeni bir tiyatro gösterisine katıldı. Füme camlı bir kortej
içerisinde Paris caddelerinden geçti. Onuruna hazırlanan podyuma çıkmak üzere
tek başına, ulaşılmaz bir kişi olarak Louvre
avlusunu baştan başa aştı. Piramidin yamacında, hiçbir zaman silahlarla
savaşmamış olmasına karşın tam bir Bonapart edasıyla, yine basmakalıp sözlerden
oluşan, ama bu kez ateşli bir ses tonuyla yeni söylevini okudu. Sonunda
çevresini saran ailesi ve birkaç militanıyla birlikte La Marseillaise’i söyledi.
Bütün öncellerinin aksine, bu gece boyunca hiç kimsenin elini sıkmadı.
Kimseye kendisine yaklaşma imkanı tanınmadı. Onu destekleyen siyasilerin
hiçbirine onunla birlikte görüntü vermesine ve zaferini paylaşma izni vermedi.
Bunlar ancak kendi partilerine bir kez daha ihanet ederek ve Macron’u Haziran ayındaki genel seçimlerde destekleyerek partilerinden ihanet
ödülü almaya hak kazanabileceklerdir.
Cumhurbaşkanı
Macron ancak iktidarın tüm dizginlerini ele
aldığında Fransızların uyanmasına izin verecektir. O zaman da zaten çok geç
olacaktır.
İleri, yürüyoruz!
Thierry Meyssan
Voltaire
İletişim Ağı | Beyrut (Lübnan)
Çeviri
Osman Soysal
Osman Soysal