16 Mayıs 2017 Salı

Beşşar El Esad: "İhvancı Erdoğan ile IŞİD ve Nusra Cephesinin İdeolojileri Birdir"


ŞAM – Cumhurbaşkanı Beşşar el Esad Belarus ONT Kanalına verdiği röportajda; ihvancı ve Vahhabi ideolojiye sahip Erdoğan, Al Suud ve Al Tani rejimleri ile IŞİD ve Nusra Cephesi arasında ideolojik açıdan hiçbir fark olmadığını belirtti.
Nazilik İle Bugün Yaşanan Terörün Hedefleri Arasında Fark Yoktur

Tarihin en kanlısı ve vahşisi sayılan Nazi savaşından sonra, bugün benzer vahşette yaşanmakta olan terör ve bu teröre neredeyse tek başına savaşan Suriye’nin sahip olduğu güç ve ne zaman şanlı zaferini kutlayacağına ilişkin soruya cevabında el Esad; asıl gücün ulusalcılık ve bu ulusalcılıktan kaynaklanan manevi güç olduğunu belirtti.
El Esad; Suriyelilerin de bu güce sahip olduğunu ve bu zor koşullarda bu güce dayandıklarını ifade etti. Suriye’de yaşanan bu savaşın sadece askeri ve güvenlik açıdan değil, yaşamın her yönünü etkilediğine dikkat çeken el Esad; aynı zamanda bu savaştan etkilenmeyen hiçbir Suriyelinin olmadığını kaydetti. El Esad tüm bunlara karşı verilen mücadelede de ulusalcılığın büyük bir önem oynadığını ifade etti.
Terör Aracılığı ile Devletleri Hegemonya Altına Almaya Çalışıyorlar

Terör tehlikesinden söz edildiğinde bu terörün arkasındaki mantıktan söz etmek gerektiğini belirten el Esad; bu terör ile Nazilik arkasındaki mantığın bir olduğuna vurgu yaptı. El Esad; bu savaşta da bir kısım güçlerin tüm dünyayı hegemonyalarına alma ve dünya halklarını sömürme hedefinde olduklarının altını çizdi.
El Esad Suriye’nin dost ve müttefikleri ile birlikte verdiği bu mücadelede, başkasını kabullenmeyip yok etmeyi, onları boyunduruk altında tutmayı hedefleyen ve terörü bu amaçlarında edat olarak kullananlara karşı bir mücadele verdiğine vurgu yaptı.

Bu terörü edat olarak kullanan bir kısım devletlerin dünya devletleri ve halklarını köleleri haline getirmeye çalıştıklarını belirten el Esad; bu devletlerin ve halklarının tüm maddi ve manevi zenginliklerini tamamen sömürmeyi planladıklarını ifade etti.
El Esad dolayısıyla Nazilik ile bugün yaşanan terörün amaçları arasında hiçbir fark bulunmadığını, tek farkın edat, yöntem ve manşetlerin farklılığı olduğunu kaydetti.
Yeni Nazilere Boyun Eğilmemeli

Belarus halkının Suriye’deki gelişmeleri yakından takip ettiğini ve Suriye ile dayanışma içinde olmalarının yanında eski savaşçıların büyük bir ordu için hazırlık yapmalarıyla onlara vermek istediği mesaja ilişkin soruya cevabında el Esad; bu röportajın özellikle eski savaşçılar olmak üzere dost Belarus ve halkına iyi dileklerini takdim etmek istediğini kaydetti.

El Esad Nazilere karşı savaşta büyük fedakarlıkların takdim edildiği ve 26 milyondan fazla şehit verildiğine işaret ederken, eski savaşçıların kazanılan zaferde önemli bir rol oynadıklarına dikkat çekti. Eski savaşçıların günümüz ve gelecek nesillere mücadelede bir örnek takdim ettiklerini belirten el Esad; halkların savaşlarda şanlı zaferler kazanılmasında en az ordu kadar önemli bir rol oynadıklarını kaydetti.
El Esad 20. Yüzyılda Nazilere boyun eğilmediği gibi, şimdi de daha gelişmiş olan ve daha farklı yöntemler kullanan yeni Nazilere karşı boyun eğilmemesi gerektiğini vurguladı.
Tarih Suriyelilere Deneyim Kazandırdı

Irak ve Libya’dan farklı olarak Suriye halkının altı yıldan fazla süredir renkli devrimler adı altında desteklenen teröre karşı verdiği bu mücadelenin sırrına ilişkin soruya cevabında el Esad; bunun bir dizi nedeni olduğuna dikkat çekti.
Şam ve Halep’in dünyanın en eski yerleşim alanları olduklarına dikkat çeken el Esad; yaşamın tam olarak ne zaman başladıklarının şu ana dek kimse tarafından bilinmediği bu kentlerde yaşamın, tarih boyunca tüm saldırılara rağmen devam ettiğine işaret etti. El Esad Suriye’nin uzun yıllar boyunca muhtelif devletlerin işgali altında yaşadığını ifade ederken, tarihin Suriyelilere ulusalcı olmaları ve dış planlara karşı nasıl mücadele etmeleri gerektiğini öğrettiğini belirtti.
Suriyelilerin bir diğer özelliklerinin mezhepsel fitneye gelmemeleri olduğuna işaret eden el Esad; terörü edat olarak kullanan devletlerin ilk başlardan beri Suriyeliler arasında mezhepsel fitne yaratmaya çalıştıklarını hatırlattı. Bunda başarılı olamadıklarına dikkat çeken el Esad; devletin kontrolü altındaki bölgelerde tüm din, etnik ve mezheplerden vatandaşların güven ve barış içinde yaşamalarının buna en büyük kanıtı teşkil ettiğinin altını çizdi.

El Esad; ilk başlarda bu savaşın cumhurbaşkanı ya da koltuk meselesi olduğu imajı verilmeye çalışıldığına dikkat çekerken, ancak Suriyelilerin, bu savaşın asıl amacının Suriye’yi hegemonya altına alma ve zenginliklerini sömürmek olduğunu idrak ettiklerini ifade etti.
Suriye halkının savaşın asıl amacını irdeleyen bir halk olup vatanını savunmaya çalıştığını belirten el Esad; hiçbir halkın bunca süredir koltuğunu ya da kişisel çıkarlarını korumak isteyen bir lideri desteklemelerinin mümkün olmadığını kaydetti. El Esad; Suriye’nin yönetimi, halkı ve ordusuyla omuz omuza verip mücadele ettiği şeyin Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü olduğunun altını çizdi.
Bir kısım devletlerin Suriyelilerin bu özelliğini sabote etmeye çalıştıklarını belirten el Esad; kendi çıkarları uğruna koşan ve bu çıkarları için vatan ve her şeyi satmaya hazır olan bir kısım işbirlikçilerin kendileri haricinde kimseyi yanlarına çekemediklerini ifade etti.
Planlı Bir Tiyatro Oyunuydu

İdlib kırsalı Han Şeyhun’da kimyasal saldırı iddiaları ve ABD’nin Şuayrat Hava Üssüne saldırının Suriye ve halkına yönelik savaşın bir parçası olup olmadığına ilişkin soruya cevabında el Esad; terör örgütleri ve işverenlerin ilk baştan beri Suriye devleti ve ordusuna şeytan imajı vermeye çalıştıklarını belirtti.
İlk başlarda Suriyelilerin küçük bir bölümünü bu yönde kandırmayı başardıklarını ifade eden el Esad; fakat kısa bir süre sonra Suriye halkının bu maskelerini düşürdüğünü belirtti. El Esad daha sonra bu devletlerin, dünya kamuoyunu kandırmaya çalıştıklarını ifade etti. Edat olarak kullandıkları teröristlerin her zora düştüğünde Suriye devletine karşı askeri ve siyasi baskılar amaçlı hamlelerde bulunduklarını ifade eden el Esad; Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar gibi devletlerin aracılığı ile IŞİD, Nusra Cephesi ve daha başka isimler altındaki terör örgütlere direk ve dolaylı destekte bulunduklarını ifade etti.

El Esad; bu devletlerin, Suriye’de asıl tehlikenin IŞİD ya da Nusra Cephesi değil de, halkını kimyasal silahlarla katleden yönetim imajı verme ve Suriye’ye askeri müdahale bahanesi yaratmaya çalıştıklarını ifade etti.
Bir diğer noktanın ABD Başkanı Donald Trump’un muhtelif lobiler, medya kurumları ve dev ekonomi şirketleri ile sorunlar yaşadığına dikkat çeken el Esad; dolayısıyla tüm bunları örtbas etme amacıyla Han Şeyhun tiyatrosunu oynayıp Şuayrat Hava Üssüne saldırdıklarını söyledi.
İhvancı Erdoğan ile IŞİD ve Nusra Cephesinin İdeolojileri Arasında Fark Yoktur

Cephedeki durumlar ve Suriye ordusunun kime karşı savaştığı sorusuna cevabında el Esad; Suriye ordusunun radikal ideolojiye sahip terör ve işverenlerine karşı savaştığını belirtti.
Sözlerine devam eden el Esad; IŞİD, Nusra Cephesi ve Müslüman Kardeşlerin ideolojileri arasında hiçbir farkın olmadığına vurgu yaparken, Türkiye rejimi başkanı Recep Tayip Erdoğan’ın da Müslüman Kardeşlerin ideolojisine sahip olduğunu, dolayısıyla tüm bunları birbirinden ayırmanın mümkün olmadığını belirtti. El Esad Suudi Arabistan ve Katar rejimlerinin de aynı ideolojiye sahip olduklarına dikkat çekti.
Tüm bunların da ABD’nin elinde bir edat olduklarını ifade eden el Esad; Avrupa devletlerinin bir kısmının da ABD’nin direktifleri altında hareket ettiklerini belirtti.
El Esad dolayısıyla Suriye ordusunun ABD’nin komutasıyla hareket eden Nusra Cephesi, IŞİD ve daha başka isimler altında aynı ideoloji ile hareket edenlere karşı mücadele ettiğini söyledi.
Önemli Olan Batılıların Değil, Halkın Ne Düşündüğüdür

Gazetecinin, Suriye’ye bulunduğu beşinci ziyaretinde muhtelif kesimlerden ve bileşenlerden insanlarla sohbet etmesi ve genelinin liderlerini sevdiğini gözlemlemesiyle Batılıların kendisine atfettiği suçlamalar konusunda sorduğu bir soruya cevabında el Esad; kendisinin tüm bu suçlamalara hiçbir şekilde aldırış etmediğini ifade etti.
Batılıların tutum ve politikalarında, yalan ve suçlamalara dayandıklarına işaret eden el Esad; bu konudaki güvenirliklerinin sarsılmış olduğunu ifade etti. El Esad Suriye’nin durumu ile Batılıların en yakın dostları sayılan Suudi Arabistan ve daha başka devletlerdeki durumlar arasında kıyaslandığında farkın ortada olduğunu belirtti. Buna rağmen Batılıların insan hakları, demokrasi ya da benzeri ilkelerden hiçbir şey bilmeyen bu dostlarına hiçbir eleştiri yapmadıklarına dikkat çeken el Esad; Batılıların kendi dayatmaları ve çıkarlarına karşı çıkan herkesi asılsız yalanlarla kötülemeye çalıştıklarını söyledi.

El Esad Batılıların iyi olarak söz ettikleri bir insanın kendini sorgulaması gerektiğini ifade ederken, kendisi açısından en önemli şeyin Suriye halkı ile ilişkisi ve bu halkın genelinin kendisi için ne düşündüğü olduğunun altını çizdi.
Tüm Bunlar Benim Değil, Halkın Kararlaştıracağı Meselelerdir

Muhalefetin halktan sayılıp sayılmayacağı ve Cenevre ile Astana arasındaki farka ilişkin soruya cevabında el Esad; Cenevre görüşmelerinin medyatik bir özellik taşıdığını ve daha önce yapılan tüm Cenevre turlarında hiçbir ilerleme kaydedilmediğine dikkat çekti.
Cenevre görüşmelerinin asıl amacının Suriye devletinin boyun eğmesi ve taviz vermesi olduğunu ifade eden el Esad; Suriye’nin de ulusal düzeyde herhangi bir taviz vermesinin mümkün olmadığını belirtti. Ulusal meselelerin ne kendisinin ne de başka hiçbir şahısın taviz verebileceği meseleler olmadığını vurgulayan el Esad; bunların ancak halk tarafından kararlaştırılabileceğini ifade etti.
El Esad Suriye’nin egemenliği, toprak bütünlüğü, anayasası, ulusal çıkarları ve benzeri meselelerin kendisinin değil de halkın inisiyatifleri olduğunu, dolayısıyla tüm bunların ancak ve ancak referandum yoluyla halkın kararıyla belirlenebileceğinin altını çizdi.
Türkiye Terör Örgütlerin, Rusya ve İran da Meşru Suriye Devletinin Garantörleridir

Astana’da durumun farklı olduğunu ifade eden el Esad, ilk baştan Rusya’nın, ardından da İran ve Türkiye’nin sağladıkları garantörlükle Suriye’de meşru devlet ile terör örgütleri arasında dolaylı görüşmelerin yapıldığını belirtti. El Esad, bu görüşmelerde Rusya ve İran’ın Suriye’de meşru devletin garantörü oldukları gibi Türkiye’nin de terör örgütlerin garantörü olduğunu vurguladı.
Temel Hedef Sivillerin Güvenliğini Sağlamaktır

Astana 4 görüşmelerinde üstünde anlaşılan gerilimi azaltma bölgelerine ilişkin soruya cevabında el Esad; bu bölgelerin teröristler ve sivillerin ortak olarak bulunacakları bölgeler olacağını ifade etti.

El Esad bu bölgelerden temel amacın sivil vatandaşların güvenliğini sağlamak ve silahını teslim etmek isteyenlere yeni bir fırsat tanımak olduğunu belirtti. Aynı zamanda IŞİD ve Nusra Cephesinin yanı sıra, bu iki terör örgütünün müttefikleri olan diğer terör grupları bölgelerinden çıkarmaları için silahlı gruplara bir fırsat teşkil ettiğine işaret eden el Esad; her şeyden önemlisi kanların akıtılmasına sınır koymayı amaçladığını söyledi. El Esad aynı zamanda devlet ile bu bölgelerde bulunan silahlı gruplar arasında siyasi bir uzlaşma sağlanmasına dek zaman temin edeceğine de işaret etti.
Gerilimi Azaltma Bölgeleri Suriye İçin Önemli Bir Sonuçtur

Gerilimi azaltma bölgeleri anlaşmasının Suriye devleti açısından taşıdığı öneme ilişkin soruya cevabında el Esad; Suriye’nin baştan beri bunu desteklediğini, önemli ve büyük bir sonuç olarak gördüğünü ifade etti.
Bunun başarılı olup olmayacağı konusunda ise el Esad; tamamen silahlı gruplar ve terörü destekleyen devletlere bağlı olduğunu vurguladı. El Esad bir kısım devletlerin Suriye halkı için timsah gözyaşları döktükleri ve siyasi çözüm için çabaladıkları imajı vermeye çalıştıklarına dikkat çekerken, fakat bunların aynı zamanda Nusra Cephesi başta olmak üzere muhtelif isimler altında faaliyet gösteren terör örgütlere her türlü desteği temin ettiklerini belirtti. Siyasi çözüm ile terörü destekleme arasındaki çelişkiye işaret eden el Esad; bu devletlerin daha önce ilan edilen çatışmaları durdurma anlaşmasını sabote etmek için büyük çabalar harcadıklarının bilinen bir gerçek olduğunu söyledi.
El Esad her şeye rağmen Suriye ordusunun dost ve müttefik güçlerle işbirliği içinde yapılacak herhangi bir ihlale karşı cevap vereceğini, askeri ya da sivil bölgelere karşı herhangi bir saldırıya katı bir cevap vereceğinin altını çizdi.
İddia Edilen Bölgelerdeki Durum Buna En Büyük Kanıttır

Suriye’de bir kısım bölgelerin demografik özelliklerini değiştirme konusunda yapılan suçlamalara ilişkin soruya cevabında el Esad; bu yönde öne sürülen iddia ve spekülasyonların aslı gerçeği olmadığını belirtti.

Uzlaşmaların sağlandığı ya da demografik özellikleri değiştirilmeye çalışıldığı iddia edilen bölgelerin herkese açık olduğunu ve isteyenlerin bu bölgeleri ziyaret edebileceğini belirten el Esad; bu bölgelerde isteyenlerin evlerinde kaldıklarını, istemeyenlerin de kendi arzularıyla başka bölgelere geçtiklerini ifade etti. El Esad devletin uzlaşmaların yapıldığı hiçbir bölgeden hiçbir kimseyi zorla çıkarmadığının altını çizdi.
Bunun silahlılar için de geçerli olduğunu belirten el Esad; silahlıların kendileri bile silahlarını teslim etmeleri halinde af kararından faydalanıp evlerinde kalıp normal yaşamlarına devam etmelerinde devletin hiçbir sakınca görmediğine vurgu yaptı. El Esad bu gerçeklerin uzlaşmaların yapıldığı her bölgede herkes tarafından net bir şekilde görülebileceğine dikkat çekti.
Hiçbir Yerde Mülkiyet Hakları Değiştirilmedi

Boş kalan bölgeler konusunda ise el Esad, bu bölgelerin terör saldırıları nedeniyle ahalisinin başka bölgelere geçtiğini belirtti. Demografik değişiklik halinde boşaltılan bölgelere başka insanların getirilmesi gerektiğine dikkat çeken el Esad; devletin böyle bir amacı ya da niyeti olmadığı için bu bölgelere kimseyi taşımadığını söyledi. El Esad bu bölgelerin terörden kurtarılmaları ardından ahalisinin kendiliğinden ya da devletin yardımlarıyla kendi evlerine döndüklerini kaydetti.
Sözlerine devam eden el Esad, demografik değişim yapılacak bölgelerde malların mülkiyet sahiplerinin değiştirilmesi gerektiğini, devletin de kesinlikle hiçbir bölgede mülkiyet hakkını değiştirmediğinin altını çizdi.
Dönmek İsteyenlerin Önünde Hiçbir Engel Toktur

Altı yıl boyunca çok sayıda Suriyelinin yurdunu terk etti ve Suriye’nin bunları yeniden karşılamaya ne derecede hazır olduğu sorusuna cevabında el Esad; mültecilerin yurtlarına dönmeleri gereğini belirtti.
El Esad; yurduna dönmek isteyen her Suriyelinin bunu istediği zaman yapabileceğine dikkat çekti. Suriye açısından bu bağlamda hiçbir engelin olmadığını vurgulayan el Esad, devletin yurt içinde tehcir edilen tüm vatandaşların temel ihtiyaçlarını mümkün olduğunca karşılamak için büyük bir gayret gösterdiğinin altını çizdi.
Suriye Halkının Milyarlarca Tazminat Hakkı Saklıdır

Suriye’nin terörü destekleyen devletlerden tazminat talep etme hakkına ilişkin soruya cevabında el Esad; kuşkusuz ki Suriye halkının milyarlarca tazminat hakkı olduğunu ve bu hakkının saklı olduğunu belirtti.
El Esad fakat bu hakkın sağlanması için kanuni ve kurumsal bir dünya sistemine ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekerken, maalesef bu koşullar içinde Suriye halkının bu hakkını temin edecek bir dünya sisteminin bulunmadığına işaret etti.
Çünkü Dünya Sömürücü ve Hegemonyacı Güçler Tarafından Yönetiliyor

Suriye’de terör örgütlere her türlü imkan ve desteğin sağlandığı bir zamanda özellikle Deyrezzor’da IŞİD kuşatması altında yaşam mücadelesi veren yüz binlerce sivil insana hiçbir insani yardımın neden yapılmadığı sorusuna cevabında el Esad; dünyanın ilke, değer ve ahlakla yönetilmediğini, maalesef çıkarların hüküm sürdüğünü belirtti.
Dünyanın hegemonyacı, sömürücü ve despot bir kısım güçler tarafından yönetildiğini belirten el Esad; bir kısım devletlerin resmi ve halk düzeyinde Suriye’de yaşananların gerçeğini bilmelerine rağmen bu hegemonyacı güçlerden korkuları nedeniyle seslerini bile çıkarmadıklarını ifade etti. El Esad Batılıların kendi politikalarına ve planlarına uymayan tüm devletleri demokratik olmayan şer devletleri olarak nitelendirdiklerini ifade etti.
Teröristlerin birçok bölgede yüz binlerce insanı kuşatma altında tutup gelişigüzel füze ve roketlerle sivillere saldırdıklarına dikkat çeken el Esad; dünyanın birçok ülkesinin bu gerçeği görmezden gelme ve terörü desteklemeye devam ettiklerini ifade etti. El Esad, bu devletler ve medya araçlarının öldürülen teröristlerin sivil olduklarını iddia ettiklerini ve Suriye devletine karşı propagandalarında bu teröristlerin verdikleri asılsız bilgilere dayandıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı el Esad; Batılı yetkililerin büyük çoğunluğunun Suriye’de yaşananların gerçeğini bildiklerini belirtti. Fakat bir kısmının ABD’ye tabiliği nedeniyle bu gerçekleri itiraf edemediğini ifade eden el Esad, bir kısmının da kendi kamuoyunu yalanlarla kandırmada çok ileri düzeye gitmesiyle şu an geri adım atamadığını söyledi.
İki Ülke Arasındaki İlişkiler Muhtelif Alanlarda Geliştirilmelidir

Suriye ve Belarus arasındaki ilişkilere ilişkin bir soruya cevabında el Esad; bu ilişkilerin iyi olmasına rağmen muhtelif alanlarda daha da geliştirilmesi gerektiğini belirtti.

El Esad Suriye ve Belarus arasında derin dostluk ilişkilerinin bulunduğunu, dolayısıyla aralarındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin daha da geliştirilmesi olanaklarının geniş olduğunu belirtti.
11.05.2017