ŞAM – Cumhurbaşkanı Beşşar el
Esad Belarus ONT Kanalına verdiği röportajda; ihvancı ve Vahhabi ideolojiye
sahip Erdoğan, Al Suud ve Al Tani rejimleri ile IŞİD ve Nusra Cephesi arasında
ideolojik açıdan hiçbir fark olmadığını belirtti.
Nazilik İle Bugün Yaşanan Terörün Hedefleri Arasında Fark Yoktur
Tarihin en kanlısı ve vahşisi
sayılan Nazi savaşından sonra, bugün benzer vahşette yaşanmakta olan terör ve
bu teröre neredeyse tek başına savaşan Suriye’nin sahip olduğu güç ve ne zaman
şanlı zaferini kutlayacağına ilişkin soruya cevabında el Esad; asıl gücün
ulusalcılık ve bu ulusalcılıktan kaynaklanan manevi güç olduğunu belirtti.
El Esad; Suriyelilerin de bu
güce sahip olduğunu ve bu zor koşullarda bu güce dayandıklarını ifade etti.
Suriye’de yaşanan bu savaşın sadece askeri ve güvenlik açıdan değil, yaşamın
her yönünü etkilediğine dikkat çeken el Esad; aynı zamanda bu savaştan
etkilenmeyen hiçbir Suriyelinin olmadığını kaydetti. El Esad tüm bunlara karşı
verilen mücadelede de ulusalcılığın büyük bir önem oynadığını ifade etti.
Terör Aracılığı ile Devletleri Hegemonya Altına Almaya Çalışıyorlar
Terör tehlikesinden söz
edildiğinde bu terörün arkasındaki mantıktan söz etmek gerektiğini belirten el
Esad; bu terör ile Nazilik arkasındaki mantığın bir olduğuna vurgu yaptı. El
Esad; bu savaşta da bir kısım güçlerin tüm dünyayı hegemonyalarına alma ve
dünya halklarını sömürme hedefinde olduklarının altını çizdi.
El
Esad Suriye’nin dost ve müttefikleri ile birlikte verdiği bu mücadelede,
başkasını kabullenmeyip yok etmeyi, onları boyunduruk altında tutmayı
hedefleyen ve terörü bu amaçlarında edat olarak kullananlara karşı bir mücadele
verdiğine vurgu yaptı.
Bu terörü edat olarak kullanan
bir kısım devletlerin dünya devletleri ve halklarını köleleri haline getirmeye
çalıştıklarını belirten el Esad; bu devletlerin ve halklarının tüm maddi ve
manevi zenginliklerini tamamen sömürmeyi planladıklarını ifade etti.
El Esad dolayısıyla Nazilik ile
bugün yaşanan terörün amaçları arasında hiçbir fark bulunmadığını, tek farkın
edat, yöntem ve manşetlerin farklılığı olduğunu kaydetti.
Yeni Nazilere Boyun Eğilmemeli
Belarus
halkının Suriye’deki gelişmeleri yakından takip ettiğini ve Suriye ile
dayanışma içinde olmalarının yanında eski savaşçıların büyük bir ordu için
hazırlık yapmalarıyla onlara vermek istediği mesaja ilişkin soruya cevabında el
Esad; bu röportajın özellikle eski savaşçılar olmak üzere dost Belarus ve
halkına iyi dileklerini takdim etmek istediğini kaydetti.
El Esad Nazilere karşı savaşta
büyük fedakarlıkların takdim edildiği ve 26 milyondan fazla şehit verildiğine
işaret ederken, eski savaşçıların kazanılan zaferde önemli bir rol
oynadıklarına dikkat çekti. Eski savaşçıların günümüz ve gelecek nesillere
mücadelede bir örnek takdim ettiklerini belirten el Esad; halkların savaşlarda
şanlı zaferler kazanılmasında en az ordu kadar önemli bir rol oynadıklarını
kaydetti.
El Esad 20. Yüzyılda Nazilere
boyun eğilmediği gibi, şimdi de daha gelişmiş olan ve daha farklı yöntemler
kullanan yeni Nazilere karşı boyun eğilmemesi gerektiğini vurguladı.
Tarih Suriyelilere Deneyim Kazandırdı
Irak ve Libya’dan farklı olarak
Suriye halkının altı yıldan fazla süredir renkli devrimler adı altında
desteklenen teröre karşı verdiği bu mücadelenin sırrına ilişkin soruya
cevabında el Esad; bunun bir dizi nedeni olduğuna dikkat çekti.
Şam ve Halep’in dünyanın en
eski yerleşim alanları olduklarına dikkat çeken el Esad; yaşamın tam olarak ne
zaman başladıklarının şu ana dek kimse tarafından bilinmediği bu kentlerde
yaşamın, tarih boyunca tüm saldırılara rağmen devam ettiğine işaret etti. El
Esad Suriye’nin uzun yıllar boyunca muhtelif devletlerin işgali altında
yaşadığını ifade ederken, tarihin Suriyelilere ulusalcı olmaları ve dış
planlara karşı nasıl mücadele etmeleri gerektiğini öğrettiğini belirtti.
Suriyelilerin
bir diğer özelliklerinin mezhepsel fitneye gelmemeleri olduğuna işaret eden el
Esad; terörü edat olarak kullanan devletlerin ilk başlardan beri Suriyeliler
arasında mezhepsel fitne yaratmaya çalıştıklarını hatırlattı. Bunda başarılı
olamadıklarına dikkat çeken el Esad; devletin kontrolü altındaki bölgelerde tüm
din, etnik ve mezheplerden vatandaşların güven ve barış içinde yaşamalarının
buna en büyük kanıtı teşkil ettiğinin altını çizdi.
El Esad; ilk başlarda bu
savaşın cumhurbaşkanı ya da koltuk meselesi olduğu imajı verilmeye
çalışıldığına dikkat çekerken, ancak Suriyelilerin, bu savaşın asıl amacının
Suriye’yi hegemonya altına alma ve zenginliklerini sömürmek olduğunu idrak
ettiklerini ifade etti.
Suriye halkının savaşın asıl
amacını irdeleyen bir halk olup vatanını savunmaya çalıştığını belirten el
Esad; hiçbir halkın bunca süredir koltuğunu ya da kişisel çıkarlarını korumak
isteyen bir lideri desteklemelerinin mümkün olmadığını kaydetti. El Esad;
Suriye’nin yönetimi, halkı ve ordusuyla omuz omuza verip mücadele ettiği şeyin
Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü olduğunun altını çizdi.
Bir kısım devletlerin
Suriyelilerin bu özelliğini sabote etmeye çalıştıklarını belirten el Esad;
kendi çıkarları uğruna koşan ve bu çıkarları için vatan ve her şeyi satmaya
hazır olan bir kısım işbirlikçilerin kendileri haricinde kimseyi yanlarına
çekemediklerini ifade etti.
Planlı Bir Tiyatro Oyunuydu
İdlib kırsalı Han Şeyhun’da
kimyasal saldırı iddiaları ve ABD’nin Şuayrat Hava Üssüne saldırının Suriye ve
halkına yönelik savaşın bir parçası olup olmadığına ilişkin soruya cevabında el
Esad; terör örgütleri ve işverenlerin ilk baştan beri Suriye devleti ve
ordusuna şeytan imajı vermeye çalıştıklarını belirtti.
İlk
başlarda Suriyelilerin küçük bir bölümünü bu yönde kandırmayı başardıklarını
ifade eden el Esad; fakat kısa bir süre sonra Suriye halkının bu maskelerini
düşürdüğünü belirtti. El Esad daha sonra bu devletlerin, dünya kamuoyunu
kandırmaya çalıştıklarını ifade etti. Edat olarak kullandıkları teröristlerin
her zora düştüğünde Suriye devletine karşı askeri ve siyasi baskılar amaçlı
hamlelerde bulunduklarını ifade eden el Esad; Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar
gibi devletlerin aracılığı ile IŞİD, Nusra Cephesi ve daha başka isimler
altındaki terör örgütlere direk ve dolaylı destekte bulunduklarını ifade etti.
El Esad; bu devletlerin,
Suriye’de asıl tehlikenin IŞİD ya da Nusra Cephesi değil de, halkını kimyasal
silahlarla katleden yönetim imajı verme ve Suriye’ye askeri müdahale bahanesi
yaratmaya çalıştıklarını ifade etti.
Bir diğer noktanın ABD Başkanı
Donald Trump’un muhtelif lobiler, medya kurumları ve dev ekonomi şirketleri ile
sorunlar yaşadığına dikkat çeken el Esad; dolayısıyla tüm bunları örtbas etme
amacıyla Han Şeyhun tiyatrosunu oynayıp Şuayrat Hava Üssüne saldırdıklarını
söyledi.
İhvancı Erdoğan ile IŞİD ve Nusra Cephesinin İdeolojileri Arasında
Fark Yoktur
Cephedeki durumlar ve Suriye ordusunun kime karşı savaştığı
sorusuna cevabında el Esad; Suriye ordusunun radikal ideolojiye sahip terör ve
işverenlerine karşı savaştığını belirtti.
Sözlerine devam eden el Esad; IŞİD, Nusra Cephesi ve Müslüman
Kardeşlerin ideolojileri arasında hiçbir farkın olmadığına vurgu yaparken,
Türkiye rejimi başkanı Recep Tayip Erdoğan’ın da Müslüman Kardeşlerin
ideolojisine sahip olduğunu, dolayısıyla tüm bunları birbirinden ayırmanın
mümkün olmadığını belirtti. El Esad Suudi Arabistan ve Katar rejimlerinin de
aynı ideolojiye sahip olduklarına dikkat çekti.
Tüm bunların da ABD’nin elinde bir edat olduklarını ifade eden
el Esad; Avrupa devletlerinin bir kısmının da ABD’nin direktifleri altında
hareket ettiklerini belirtti.
El Esad dolayısıyla Suriye ordusunun ABD’nin komutasıyla hareket
eden Nusra Cephesi, IŞİD ve daha başka isimler altında aynı ideoloji ile
hareket edenlere karşı mücadele ettiğini söyledi.
Önemli Olan Batılıların Değil, Halkın Ne Düşündüğüdür
Gazetecinin, Suriye’ye bulunduğu
beşinci ziyaretinde muhtelif kesimlerden ve bileşenlerden insanlarla sohbet
etmesi ve genelinin liderlerini sevdiğini gözlemlemesiyle Batılıların kendisine
atfettiği suçlamalar konusunda sorduğu bir soruya cevabında el Esad; kendisinin
tüm bu suçlamalara hiçbir şekilde aldırış etmediğini ifade etti.
Batılıların
tutum ve politikalarında, yalan ve suçlamalara dayandıklarına işaret eden el
Esad; bu konudaki güvenirliklerinin sarsılmış olduğunu ifade etti. El Esad
Suriye’nin durumu ile Batılıların en yakın dostları sayılan Suudi Arabistan ve
daha başka devletlerdeki durumlar arasında kıyaslandığında farkın ortada
olduğunu belirtti. Buna rağmen Batılıların insan hakları, demokrasi ya da
benzeri ilkelerden hiçbir şey bilmeyen bu dostlarına hiçbir eleştiri
yapmadıklarına dikkat çeken el Esad; Batılıların kendi dayatmaları ve
çıkarlarına karşı çıkan herkesi asılsız yalanlarla kötülemeye çalıştıklarını
söyledi.
El Esad Batılıların iyi olarak
söz ettikleri bir insanın kendini sorgulaması gerektiğini ifade ederken,
kendisi açısından en önemli şeyin Suriye halkı ile ilişkisi ve bu halkın
genelinin kendisi için ne düşündüğü olduğunun altını çizdi.
Tüm Bunlar Benim Değil, Halkın Kararlaştıracağı Meselelerdir
Muhalefetin halktan sayılıp
sayılmayacağı ve Cenevre ile Astana arasındaki farka ilişkin soruya cevabında
el Esad; Cenevre görüşmelerinin medyatik bir özellik taşıdığını ve daha önce
yapılan tüm Cenevre turlarında hiçbir ilerleme kaydedilmediğine dikkat çekti.
Cenevre görüşmelerinin asıl
amacının Suriye devletinin boyun eğmesi ve taviz vermesi olduğunu ifade eden el
Esad; Suriye’nin de ulusal düzeyde herhangi bir taviz vermesinin mümkün
olmadığını belirtti. Ulusal meselelerin ne kendisinin ne de başka hiçbir
şahısın taviz verebileceği meseleler olmadığını vurgulayan el Esad; bunların
ancak halk tarafından kararlaştırılabileceğini ifade etti.
El Esad Suriye’nin egemenliği,
toprak bütünlüğü, anayasası, ulusal çıkarları ve benzeri meselelerin kendisinin
değil de halkın inisiyatifleri olduğunu, dolayısıyla tüm bunların ancak ve
ancak referandum yoluyla halkın kararıyla belirlenebileceğinin altını çizdi.
Türkiye Terör Örgütlerin, Rusya ve İran da Meşru Suriye Devletinin
Garantörleridir
Astana’da durumun farklı olduğunu
ifade eden el Esad, ilk baştan Rusya’nın, ardından da İran ve Türkiye’nin
sağladıkları garantörlükle Suriye’de meşru devlet ile terör örgütleri arasında
dolaylı görüşmelerin yapıldığını belirtti. El Esad, bu görüşmelerde Rusya ve
İran’ın Suriye’de meşru devletin garantörü oldukları gibi Türkiye’nin de terör
örgütlerin garantörü olduğunu vurguladı.
Temel Hedef Sivillerin Güvenliğini Sağlamaktır
Astana
4 görüşmelerinde üstünde anlaşılan gerilimi azaltma bölgelerine ilişkin soruya
cevabında el Esad; bu bölgelerin teröristler ve sivillerin ortak olarak
bulunacakları bölgeler olacağını ifade etti.
El Esad bu bölgelerden temel
amacın sivil vatandaşların güvenliğini sağlamak ve silahını teslim etmek
isteyenlere yeni bir fırsat tanımak olduğunu belirtti. Aynı zamanda IŞİD ve
Nusra Cephesinin yanı sıra, bu iki terör örgütünün müttefikleri olan diğer
terör grupları bölgelerinden çıkarmaları için silahlı gruplara bir fırsat
teşkil ettiğine işaret eden el Esad; her şeyden önemlisi kanların akıtılmasına
sınır koymayı amaçladığını söyledi. El Esad aynı zamanda devlet ile bu
bölgelerde bulunan silahlı gruplar arasında siyasi bir uzlaşma sağlanmasına dek
zaman temin edeceğine de işaret etti.
Gerilimi Azaltma Bölgeleri Suriye İçin Önemli Bir Sonuçtur
Gerilimi azaltma bölgeleri
anlaşmasının Suriye devleti açısından taşıdığı öneme ilişkin soruya cevabında
el Esad; Suriye’nin baştan beri bunu desteklediğini, önemli ve büyük bir sonuç
olarak gördüğünü ifade etti.
Bunun başarılı olup olmayacağı
konusunda ise el Esad; tamamen silahlı gruplar ve terörü destekleyen devletlere
bağlı olduğunu vurguladı. El Esad bir kısım devletlerin Suriye halkı için
timsah gözyaşları döktükleri ve siyasi çözüm için çabaladıkları imajı vermeye
çalıştıklarına dikkat çekerken, fakat bunların aynı zamanda Nusra Cephesi başta
olmak üzere muhtelif isimler altında faaliyet gösteren terör örgütlere her
türlü desteği temin ettiklerini belirtti. Siyasi çözüm ile terörü destekleme
arasındaki çelişkiye işaret eden el Esad; bu devletlerin daha önce ilan edilen
çatışmaları durdurma anlaşmasını sabote etmek için büyük çabalar
harcadıklarının bilinen bir gerçek olduğunu söyledi.
El Esad her şeye rağmen Suriye
ordusunun dost ve müttefik güçlerle işbirliği içinde yapılacak herhangi bir
ihlale karşı cevap vereceğini, askeri ya da sivil bölgelere karşı herhangi bir
saldırıya katı bir cevap vereceğinin altını çizdi.
İddia Edilen Bölgelerdeki Durum Buna En Büyük Kanıttır
Suriye’de
bir kısım bölgelerin demografik özelliklerini değiştirme konusunda yapılan
suçlamalara ilişkin soruya cevabında el Esad; bu yönde öne sürülen iddia ve
spekülasyonların aslı gerçeği olmadığını belirtti.
Uzlaşmaların sağlandığı ya da
demografik özellikleri değiştirilmeye çalışıldığı iddia edilen bölgelerin
herkese açık olduğunu ve isteyenlerin bu bölgeleri ziyaret edebileceğini
belirten el Esad; bu bölgelerde isteyenlerin evlerinde kaldıklarını,
istemeyenlerin de kendi arzularıyla başka bölgelere geçtiklerini ifade etti. El
Esad devletin uzlaşmaların yapıldığı hiçbir bölgeden hiçbir kimseyi zorla
çıkarmadığının altını çizdi.
Bunun silahlılar için de
geçerli olduğunu belirten el Esad; silahlıların kendileri bile silahlarını
teslim etmeleri halinde af kararından faydalanıp evlerinde kalıp normal
yaşamlarına devam etmelerinde devletin hiçbir sakınca görmediğine vurgu yaptı.
El Esad bu gerçeklerin uzlaşmaların yapıldığı her bölgede herkes tarafından net
bir şekilde görülebileceğine dikkat çekti.
Hiçbir Yerde Mülkiyet Hakları Değiştirilmedi
Boş kalan bölgeler konusunda
ise el Esad, bu bölgelerin terör saldırıları nedeniyle ahalisinin başka
bölgelere geçtiğini belirtti. Demografik değişiklik halinde boşaltılan
bölgelere başka insanların getirilmesi gerektiğine dikkat çeken el Esad;
devletin böyle bir amacı ya da niyeti olmadığı için bu bölgelere kimseyi
taşımadığını söyledi. El Esad bu bölgelerin terörden kurtarılmaları ardından
ahalisinin kendiliğinden ya da devletin yardımlarıyla kendi evlerine
döndüklerini kaydetti.
Sözlerine devam eden el Esad,
demografik değişim yapılacak bölgelerde malların mülkiyet sahiplerinin
değiştirilmesi gerektiğini, devletin de kesinlikle hiçbir bölgede mülkiyet
hakkını değiştirmediğinin altını çizdi.
Dönmek İsteyenlerin Önünde Hiçbir Engel Toktur
Altı yıl boyunca çok sayıda
Suriyelinin yurdunu terk etti ve Suriye’nin bunları yeniden karşılamaya ne
derecede hazır olduğu sorusuna cevabında el Esad; mültecilerin yurtlarına
dönmeleri gereğini belirtti.
El Esad; yurduna dönmek isteyen
her Suriyelinin bunu istediği zaman yapabileceğine dikkat çekti. Suriye
açısından bu bağlamda hiçbir engelin olmadığını vurgulayan el Esad, devletin
yurt içinde tehcir edilen tüm vatandaşların temel ihtiyaçlarını mümkün
olduğunca karşılamak için büyük bir gayret gösterdiğinin altını çizdi.
Suriye Halkının Milyarlarca Tazminat Hakkı Saklıdır
Suriye’nin terörü destekleyen
devletlerden tazminat talep etme hakkına ilişkin soruya cevabında el Esad;
kuşkusuz ki Suriye halkının milyarlarca tazminat hakkı olduğunu ve bu hakkının
saklı olduğunu belirtti.
El Esad fakat bu hakkın
sağlanması için kanuni ve kurumsal bir dünya sistemine ihtiyaç duyulduğuna
dikkat çekerken, maalesef bu koşullar içinde Suriye halkının bu hakkını temin
edecek bir dünya sisteminin bulunmadığına işaret etti.
Çünkü Dünya Sömürücü ve Hegemonyacı Güçler Tarafından Yönetiliyor
Suriye’de terör örgütlere her
türlü imkan ve desteğin sağlandığı bir zamanda özellikle Deyrezzor’da IŞİD
kuşatması altında yaşam mücadelesi veren yüz binlerce sivil insana hiçbir
insani yardımın neden yapılmadığı sorusuna cevabında el Esad; dünyanın ilke,
değer ve ahlakla yönetilmediğini, maalesef çıkarların hüküm sürdüğünü belirtti.
Dünyanın hegemonyacı, sömürücü
ve despot bir kısım güçler tarafından yönetildiğini belirten el Esad; bir kısım
devletlerin resmi ve halk düzeyinde Suriye’de yaşananların gerçeğini
bilmelerine rağmen bu hegemonyacı güçlerden korkuları nedeniyle seslerini bile
çıkarmadıklarını ifade etti. El Esad Batılıların kendi politikalarına ve
planlarına uymayan tüm devletleri demokratik olmayan şer devletleri olarak
nitelendirdiklerini ifade etti.
Teröristlerin birçok bölgede
yüz binlerce insanı kuşatma altında tutup gelişigüzel füze ve roketlerle
sivillere saldırdıklarına dikkat çeken el Esad; dünyanın birçok ülkesinin bu
gerçeği görmezden gelme ve terörü desteklemeye devam ettiklerini ifade etti. El
Esad, bu devletler ve medya araçlarının öldürülen teröristlerin sivil
olduklarını iddia ettiklerini ve Suriye devletine karşı propagandalarında bu
teröristlerin verdikleri asılsız bilgilere dayandıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı el Esad; Batılı
yetkililerin büyük çoğunluğunun Suriye’de yaşananların gerçeğini bildiklerini
belirtti. Fakat bir kısmının ABD’ye tabiliği nedeniyle bu gerçekleri itiraf
edemediğini ifade eden el Esad, bir kısmının da kendi kamuoyunu yalanlarla
kandırmada çok ileri düzeye gitmesiyle şu an geri adım atamadığını söyledi.
İki Ülke Arasındaki İlişkiler Muhtelif Alanlarda Geliştirilmelidir
Suriye ve Belarus arasındaki
ilişkilere ilişkin bir soruya cevabında el Esad; bu ilişkilerin iyi olmasına
rağmen muhtelif alanlarda daha da geliştirilmesi gerektiğini belirtti.
El Esad Suriye ve Belarus
arasında derin dostluk ilişkilerinin bulunduğunu, dolayısıyla aralarındaki
ekonomik ve ticari ilişkilerin daha da geliştirilmesi olanaklarının geniş olduğunu
belirtti.
11.05.2017