13 Mayıs 2017 Cumartesi

‘Soykırım Mızıkacıları’ BM Kararlarına Bakmalı



Amerikan raporu: ‘Bölgede gözlerimizle gördüğümüz kanıtlar, bizi olayların gerçek yüzünü görmeye ikna etti. Şöyle ki; birincisi, Ermeniler Müslümanları çok büyük sayılarda katletmiş ve bu sırada vahşetin bütün inceliklerini göstermişlerdir; ikincisi bütün kasaba ve köylerde yapılan hasarın büyük kısmını Ermeniler yapmıştır; Ruslar ve Ermeniler 1915’ten başlayarak ülkeyi oldukça uzun bir süre işgal etmişlerdi!’

Taşnakçı Ermenistan Cumhuriyeti 28.5.1918’da Osmanlı himayesinde kurulmuş ve 4.6.1918’de Batum’da iki taraf arasında, birçok dostluk, af, esir ve vatandaşlık, mal iadesi, en mazhar ülke gibi bir kalın kitap dolusu antlaşma imzalanmıştır. Meclis Başkanı Aharoniyan ile delege Hatisyan İstanbul’a gelerek Vahdettin’den anlaşmaların onayını istemiş, aldıkları duaları sevinçle 6.9.1918’de Başbakan Kacaznuni’ye telgrafla ileterek Paris’e geçmişlerdi. Fakat Mondros’tan bir ay sonra 30.11.18’de Ermeniler bütün anlaşmaları iptal ederek, İran’daki İngilizlerin izni ile (3.3.1918 Brest Litovsk anlaşması ile Rusların Osmanlıya iade ettiği) Kars ve Ardahan’ı zapt ettiler! General Antranik ve Kanayan (Kasap Dro) Batum anlaşmalarını kabul etmeyerek bölgelerindeki kıyama devam ettiler. Müslümanların %77’si, Kürtlerin % 98’i öldü/öldürüldü. 300.000’i kadar Türkiye’den iltica edenlerle 885.000’e yaklaşan Ermenistan nüfusunun % 22’si 200.000 kişi kendi hudutları içinde hastalık ve açlıktan öldü.

ANADOLU’NUN ÜÇTE BİRİNİ İSTEDİLER
Aharonian ve Bogus Nubar 26.2.1919 günü Paris Barış Konferansı’na verdikleri muhtırada bütün kahramanlıklarını saydıktan sonra Karadeniz-Akdeniz arası Anadolu’nun üçte birini isterken Hıristiyan olmayan halkın bu bölgeden atılmasını (%80 Müslüman) resmen talep ediyorlardı. Ayrıca 1.414.000 Ermeni’nin bu bölgeyi doldurmak için hayatta olduğunu söylüyorlardı. (14.3.1914) Fransız-Ermeni Toprak Tevzi Komisyon Heyeti Osmanlı hudutları içinde Ermeni nüfusunu 1.280.000 vermişti. Demek ki, bu sayıdan bir veya 1,5 milyon soykırımla öldürüldükten sonra (ne vakit, nerede, niçin, nasıl, belgesi veya göz şahidi nerede, her gün 10.000 kişiyi öldürdükten sonra hergün stadyum mezarlar açmak için 6000 işçi gerekli, bulunan daha ufak mezarlar Müslümanlara ait). Kurşunla öldürmek için 100 ton (100 kağnı) mermi lazım; kimse bu parmak hesabını yapmaz. Değerli ahbarig veya çalgıcılar lütfen cevaplasınlar: 1.280.000’den 1.5 milyon öldürdükten sonra (10.000 kişi x 150 gün) 1.414.000 nasıl kalır? Bunlar ne vakit doğdu veya hayata döndü?

ANTRANİK ABD’YE KAÇTI

Antranik 1919 yazında Londra’da alkışlarla karşılandı, sonra ABD’ye geçti orada kahraman olarak öldü. Kasap Dro ise, 2.12.1920 günü Gümrü’de Ermenistan, Kâzım Karabekir’e teslim olmadan bir hafta evvel Savunma Bakanı yapılmıştı. Sonra, Romanya’ya geçti, 2’ci Dünya Savaşı başlayınca 30.000 kişilik Nazi Ermeni Lejyonunu kurdu (İsrailgiller internete bile bakmazlar) ve son ana kadar Hitler’e büyük sadakat gösterdiler.

Dro, Ruslara yakalanmamak için ABD ordusuna teslim oldu, kahraman olarak ABD’ye kabul edildi. Aşağıdaki alıntı maharetini aydınlatmakta: “DRO” ISBN-978-1-6044-078-2 (s.94) “Dro ve Silikian arasında askeri strateji hakkında anlaşmazlık doğdu. Silikian konuştu: “Seni Bash-Asparan bölgesi kumandanı tayin ediyorum.” Dro cevap verdi: “İstediğin her yere giderim, fakat orduyu bölme. Her şeyden önce Sardarapat’a yaklaşan Türk kıtalarına bütün gücümüzle saldıralım ve onları kılıçtan geçirelim. Aldığımız bilgiye göre onların en çok iki taburu var. Ashtrak’a varsalar bile onları doğrayabiliriz.”

BM KARARI

En yetkili organ “Milletler Cemiyeti” ne demiş? 1.3.1920 Sir Eric Drummond; Note Verbal’den alıntı :

“Diğer yandan Türkiye’de azınlıklar sıklıkla baskı altındaydılar ve katliamlar merkezî Türk Hükümetinin tamamen kontrolü dışındaki başıbozuk çetelerce yapılmaktaydı.”

Milletler Cemiyeti Resmi Gazetesi, 21.9.1929: Fridhjof Nansen demeci:

“Bu mesele Cemiyetimiz tarafından ilk kez tartışıldığında, muhacirler için bir şeyler yapılmasını denemenin belki iyi olacağı kararına varılmıştı. Bu kararın alınması için en azından iyi bir sebep vardı ve asgari olarak birçok ülke ile alâkalıydı, zira savaş sırasında Ermeniler Küçük Asya’dan sürgün edilip Türkler tarafından çok kötü muamele gördükleri vakit, Müttefik Batılı Güçler Ermenilere şunları söylemişti:”Türklere karşı bizimle beraber savaşırsanız ve savaş bizim için başarılı biterse, size millî bir yurt, hürriyet ve istiklâl vermeyi vaat ediyoruz!” Ermeniler Batılı Güçler için savaştı. İki yüz bin gönüllü hayatlarını Batılıların amacı için feda etti. Fakat ateşkes imzalanıp sulh yapıldığı vakit, Ermenilere yapılan vaat unutuldu. Bu mecliste bir defa değil fakat üç farklı senede ittifakla alınan kararlarla Ermenilerin milli yurtlarına kavuşturulacağı temin edilmişti.” (Dikkat: Çeşitli belgelerin çapraz değerleri ve en büyük demografi otoritesi Justin McCarthy’ye göre 1914-1923 arası “tüm sebeplerden dolayı ölen Ermeni sayısı (585.000) 600.000’in altındadır. Bunun 200.000’i savaşlarda, 200.000’i de Ermenistan’da açlıktan öldüğüne göre, Türk topraklarında ölen Ermeni sayısı yalnız 200.000 (% 18) civarındadır. Askeri kışlalarda cepheye gitmeden hastalık ve açlıktan ölen asker oranı Türkler’de %30, Almanlarda %10, savaş olmayan bölgelerde açlık nedeniyle en az %10’du.)

ERMENİSTAN’A YOLLANAN HEYET RAPORU
(Rapor ABD Kongresinde, 13.4.1920’de onandı.) 
“Şurasını da bilmekteyiz ki Ermeniler kurdukları yeni devlette, Ermeni kuvvetleri kumandanından aldıkları emirler gereğince Müslüman halkın dibini kazımaktadır. Verdikleri emirleri kendi çıplak gözlerimizle gördük; öyle ki Erivan’daki Ermeniler, Müslüman ırkını kana bulanmış bir vahşet dalgası ile yok etmektedir ve bu bizim hudutlarımıza kadar gelmiştir ve hududun karşı tarafındaki Müslümanlar kaçarak bu tarafa geçmektedir. Erivan Hükümeti diğer taraftan doğrudan tahriklere katkıda bulunmakta, örneğin hududun diğer yanından ateş edilmektedir.”

U.S. National Archives Ref. 184.021/175) Constantinople (İstanbul), 16 Ağustos 1919:
“En başlarda duyduğumuz hikâyelere çok inanmıştık! Fakat bütün şahitlerin ifadelerindeki tutarlılık ve onlara reva görülen eziyetler, onların Ermenilere karşı olan husumeti ve hepsinden çok bölgede gözlerimizle gördüğümüz kanıtlar, bizi olayların gerçek yüzünü görmeye ikna etti. Şöyle ki; birincisi, Ermeniler Müslümanları çok büyük sayılarda katletmiş ve bu sırada vahşetin bütün inceliklerini göstermişlerdir; ikincisi bütün kasaba ve köylerde yapılan hasarın büyük kısmını Ermeniler yapmıştır; Ruslar ve Ermeniler 1915 ten başlayarak ülkeyi oldukça uzun bir süre işgal etmişlerdi!”

“Ermenistan neden hür olmalı” (Pastırmaciyan 1896’da Osmanlı Bankasını basıp sonra İsviçre’de kimya doktoru Tiflis’e dönünce iki devre Osmanlı Meclisinde Erzurum Mebusu oldu, kabineye girmeyi ret etti. Savaş başlamadan iki bin atlı ile Ruslara yol gösteren oldu. 1918’de Washington’a elçi olarak gitti, kitapları orada basıldı. 1924’de İsviçre’de üzüntü içinde öldü.) 

Alıntı: “Bu kitabı derlemesindeki amacı Amerikan halkına şu gerçekleri anlatmaktı: Ermeniler kansız veya hücum etmesini bilmeyen, damarlarında savaşmak kanı olmayan bir halk değildir; Ermeniler koyun gibi kesilmiş değillerdir; aksine ellerine fırsat geçtiği vakit Türklerin vahşi hücumlarına inatla karşı durmuş ve en yüksek cesaretle savaşmışlardır."

s.19: "İhtiyat Ermeni askerleri, sayıca 160.000 kadarı yapılan çağrıya sevinçle cevap verdiler, zira tarihten gelme soylarının en büyük düşmanı ile savaşacaklardı. Meslekten askerlerin dışında yaklaşık 20.000 gönüllü, Türk’e karşı ellerine silâh almaya hazır olduklarını bildirdiler."

s.21: "Üç gün ve gece devamlı savaşın cereyan ettiği Sarıkamış’ın karşısında, Türkler 30.000 asker kaybettiler; bunun sebebi Rus silâhlarından daha çok soğuk havanın etkisiydi. Bu eşi olmayan Keri’nin kumandasındaki dördüncü Ermeni alayının, Rus ordusuna sunduğu değeri ölçülemeyen bir hizmetti. Bardız geçidinde, altı yüz vatansever hayatlarını verdi ve bu yüksek bedel karşılığında 60.000 kişilik Rus ordusunun Türklere esir düşmesini önledi."

SON SÖZLER
Gerisi ve fazlasını yakında çıkacak “Büyük Yalan” - “the big lie”, “die grosse lüge” kitaplarında görebilirsiniz!

Elli sayfa bile okumadan ve Türk Ermenilerinin içinde olgun ve bilgili olanlar sayıca bol iken, tarihlerini ve felaket sebeplerini okumadan şovenliğe soyunan gençleri parlamentoya sokan parti başkanları, maalesef bilmediklerini itiraf edecek kadar samimi değillerdir. Aklı bir karış havada olmayan makul vatandaşlara sesleniyorum. Bildiğiniz gibi, “soykırım” yakıştırması için, BM madde 6’ya göre “Yetkili yerli veya uluslar arası mahkeme kararı şarttır.” Değil karar, BM’nin bu konudaki ofisine müracaat eden bir babayiğit bile çıkmadı. Olayı mantıksal düşünelim:

Yasaları geriye işletecek olursak haçlı zamanlarındaki bazı Avrupalıların yamyam olduklarını internetten görebilirsiniz. Suç ve ceza “bireyseldir”; başkasına devir, tevarüs, paylaşılabilir mi? Baba’nın suçundan dolayı evlatlarına ceza verilebilir mi? Soruyorum: Suçlu kim? Hangi Mahkeme ne vakit ne karar verebildi? Suçlu belli degil, hayatta değil; ‘neyin var olmamış davasını faraziyeler üzerine’ tartışmaktayız? Ot biçilmiş, inek yemiş, tarlaya etmiş, yeni otlar beslenmiş... de biz hangi yasaya göre hangi otu biçebiliriz de hangi toprağı sahiplenebiliriz?

İnternette “Dunning Kruger” sendromunu okuyun. Orta mektepteyken Türkçe hocamız Baha Toven unutmadığım şunu öğretmişti: “Bilgi bir topa benzer, bilmediğiniz ise topun dış alanı. Bilginiz arttıkça, bilmediğiniz de artar.” Ancak fındık kadar geçmişi okuyanların bir elma veya futbol topu kadar bilgisi olanlara hitap ederken, çizgileri korkusuzca aşarsa inkârı mümkün olmayan belgeler ortalığı aydınlatır, karanlık düşüncelerin yanlış olduğu görülür. Herkes en çok kendi aklını beğendiği için akıllara nazar değmemiş... Kalın sağlıcakla... Hırs yerine sevgi ve mantıklı akılla... Bilgi topunu ve dışını da hayatta unutmayın... Daşnakçı eski maceraperestleri sebep oldukları felaketlerin tazelenmesine lütfen fırsat vermeyin... 

Şükrü Server AYA

Aydınlık/11.05.2017