28 Mayıs 2017 Pazar

Nisan Tezleri

Nisan Tezleri, Çarlığın yıkıldığı Şubat Devrimi ile başarısız Temmuz Ayaklanması arasında tartışılan, 3 Nisan gecesi Lenin’in Kçezinska Sarayı’nda Bolşevik Partisi militanlarına ve elli kadar parti yöneticisine açıkladığı on maddeden oluşan kısa bir programatik metindir. Tezler,  Şubat Devrimi’nden sonra oluşan “ikili iktidar” durumuna son verilmesini, siyasi iktidarın İşçi, Köylü ve Asker Sovyetleri tarafından ele geçirilmesini, devrimin burjuva-demokratik aşaması ile sosyalist aşamasının birleştirilmesini savunmaktadır.

Şubat Devrimi öncesinde Rusya’daki sosyalist örgütler ve düşünce akımları devrimin niteliği konusunda anlaşıyorlardı. Yaklaşan devrim “burjuva demokratik” olacaktı. Bu devrimle monarşinin hâkimiyetine son verilecek, içinde Rus burjuvazisinin ve liberallerin de yer alacakları kurucu meclis benzeri bir oluşum bütün yurttaşlara genel oy hakkı tanıyan parlamenter bir cumhuriyet kuracak; yasalar önünde eşitlik sağlanacak, kapsamlı bir reform hareketiyle kırsal kesimdeki feodal mülkiyet ilişkileri kaldırılarak kapitalist üretim ilişkilerinin yolu açılacaktı.

Bolşevikler ile Menşevikler arasındaki ayrılık yaklaşan devrimde sınıfların rolüne ilişkindi. 

Menşeviklere göre, burjuva-demokratik devrim aşamasında proletarya 1848 devrimlerinde olduğu gibi önemli bir rol oynayacak, ancak sonuçta Avrupa ülkelerindeki siyasi yapıyı örnekleyen bir rejim kurulacak, feodal ilişkiler tasfiye edilecek ve sanayi kapitalizminin gelişmesini önleyen bütün engeller ortadan kalkacağı için proletarya güçlenecek, geniş örgütlenme imkânlarına kavuşarak siyasallaşacak ve toplum içinde yeni mevziler edinerek sosyalist devrime doğru ilerleyecekti.

Bolşeviklere göre Rusya’da proletarya sayısal olarak ve siyasi bilinç bakımından gelişmemişti, sanayi kapitalizmi belirli bölgelerle sınırlıydı. Bu yüzden sosyalist devrimin Avrupa’dan önce Rusya’da gerçekleşmesi elbette düşünülemezdi ve devrimin burjuva-demokratik aşamada kalması gerekiyordu. Ancak devrim sürecinde proletarya yoksul köylülük ve küçük burjuvaziyle ittifak kurarak sosyalist devrimin önkoşullarını yaratabilir, burjuva-demokratik devrimin tarihsel görevlerinin tamamlanmasını bu ittifak sayesinde sağlayabilirdi. Lenin buna, “proletaryanın ve köylülüğün devrimci demokratik diktatörlüğü” diyor ve demokratik devrimde  işçi-köylü ittifakını savunuyordu.

Bütün bu görüşler, Avrupa’da  iç savaş boyutuna ulaşan 1848 devrimlerine ilişkin Marx ve Engels’in çözümlemelerini temel alıyordu. 

Marx ve Engels’e göre, Avrupa’da burjuvazinin önderliğinde gerçekleşecek devrimler işçi sınıfını iç savaş ortamına çekerek siyasallaştıracak, zaman içinde işçi sınıfının burjuvaziye karşı mücadelesi başlayacak, her ülkenin işçi sınıfı öncelikle kendi ülkesinde sosyalist devrimin koşullarını yaratarak kendi burjuvazisiyle hesaplaşacak, Avrupa’da sanayi kapitalizminin geliştiği ülkelerde proletarya devrimlerinin gerçekleşmesiyle birlikte dünya devriminin yolu açılacak ve nihayet işçi sınıfının  bütün ülkelerde ya da ülkelerin çoğunluğunda iktidara gelmesiyle sınıfsız topluma giden süreç başlayacak, sonunda sömürünün olmadığı, ezen ve ezilenin kalmadığı bir komünist dünya toplumu oluşacaktı.

Savaş ve enternasyonalizm

Lenin’in Nisan Tezleri Bolşevik Partisi tarafından reddedildi. Burjuva-demokratik aşama ile sosyalist aşama iç içe geçemezdi. Nisan Tezleri Pravda’da yayın kurulunun bir notuyla  yayımlandı. Notta “burjuva devriminin bittiği faraziyesine dayandığı ve devrimin derhal bir sosyalist devrime dönüşeceğini umduğu” için Tezler’in “kabule değer görülmediği” belirtiliyordu.[1] Lenin’in Tezler’i Petrograd Parti Komitesi’nin toplantısında ilk kez oylandı ve  reddedildi. Lenin bütün görevlerinden istifa ederek parti tabanında çalışacağını, üyeleri ve sempatizanları parti önderliğine karşı ayaklandıracağını ilan etti. 

Sonraki kısa dönemde Lenin’in parti önderlerini bütün iktidarın Sovyetler’e devredilmesine ve Geçici Hükümet’in silah zoruyla devrilmesine ikna etmesi kolay olmadı. İkna çabası yaklaşık iki ay sürdü ve sonunda Nisan Tezleri partinin yetkili kurullarında kabul edildi. Lenin’in tezlerinin dayanak noktası dünya devrimi perspektifi idi.

Lenin, Rus devriminin, I. Dünya Savaşı’nın “kaçınılmaz biçimde” yol açacağı proletarya devrimlerinin ilki, başlangıç aşaması olacağını düşünüyordu. Bu aşamanın burjuvaziyi tasfiye ederek burjuva-demokratik aşamanın görevlerini üstlenmesi ve sosyalizme geçiş sürecini başlatması, savaş koşullarında, başta Almanya olmak üzere bütün gelişmiş kapitalist ülkelerde proletaryanın ayaklanmasına ve iktidara yönelmesine yol açacaktı. Böylece Lenin II. Enternasyonal’e bağlı partilerle yolları ayırıyordu. Nitekim Tezler’in 10. Maddesi’nde yeni bir Enternasyonal Parti’nin kurulması Bolşevik Partisi’nin görevleri arasında sayılıyor ve şöyle deniyordu: “Bir devrimci Enternasyonal, sosyal şovenistlere [savaşta ülke burjuvazisini destekleyen komünistler-Y.A.] ve ‘Merkez’e [İkinci Enternasyonal ve Kautsky çevresi –Y.A.] karşı olacak bir Enternasyonal Parti kurmak için inisiyatif almalıyız.”[2] Lenin, Tezler’in 9. Maddesi’nde, Bolşevikleri bütün diğer sosyal demokratlardan ayırmak için partinin adını “Komünist Parti” olarak değiştirmesini de öneriyordu.

Lenin bu süreci hızlandırmak için o dönemde “devrimci savunmacılık” denilen görüşe, Geçici Hükümet’in savaşı sürdürme tutumuna karşı çıkar. Tezlerin 1. Maddesi buna ilişkindir:

“Devrimci savunmacılığı gerçekten haklı kılacak olan bir devrimci savaşa ancak şu şartlarda rıza gösterilebilir: a) iktidarın proletaryaya ve onunla yan yana saf tutmuş olan en yoksul köylülere devri; b) bütün ilhaklardan yalnızca lafta değil, eylemde de vazgeçilmesi; c) bütün kapitalist çıkarlarla gerçek ve tam bir kopuş.”[3]

Lev Troçki, Nisan Tezleri’nin amacını ve  enternasyonalist yönünü şu sözlerle özetler:

“Tezler yalın düşünceleri herkesin anlayabileceği basit sözcüklerle dile getiriyordu: Şubat Devrimi’nden çıkan cumhuriyet bizim cumhuriyetimiz değildir ve onun sürdürmekte olduğu savaş bizim savaşımız değildir. Bolşeviklerin görevi emperyalist hükümeti yıkmaktır. Fakat  bu hükümet halk kitlelerinin güvenini kazanmış olan Sosyal Devrimciler’in ve Menşevikler’in desteğiyle ayakta duruyor. Biz azınlıktayız. Şimdiki halde şiddet kullanmaktan söz edemeyiz. Kitlelere, Uzlaşmacılar’a ve  savunmacılara güvenmemelerini öğretmeliyiz. ‘Sabırla açıklamalıyız.’ Mevcut durumun dayattığı bu siyasetin başarısı kesindir ve bizi proletaryanın diktatörlüğüne ve böylece burjuva rejiminin sınırlarının ötesine götürecektir. Sermayeden kendimizi kesinlikle ayıracağız, onun yaptığı gizli anlaşmaları yayınlayacağız ve bütün dünya işçilerini kendi burjuvazilerinden kopmaya ve savaşa son vermeye çağıracağız. Enternasyonal devrimi başlatıyoruz. Başarımızı destekleyecek ve sosyalist rejime geçişi sağlayacak olan enternasyonal devrimin başarısıdır”.[4]

İkili iktidar

Tezler’in 2. Maddesi’nde Lenin “Rusya’da mevcut durumun özgül niteliği”ni şu sözlerle saptar: 

“Ülkenin şu an devrimin birinci aşamasından, yani proletaryanın sınıf bilincinin ve örgütlülüğünün yetersiz olmasından ötürü iktidarı burjuvazinin eline bırakmış olduğu aşamadan ikinci aşamaya, yani iktidarı proletaryanın ve en yoksul köylülerin alması gereken aşamaya geçiyor olması”.[5] Bu yeni aşama partinin çalışma tarzını değiştirmesini, “siyasal hayata daha yeni gözlerini açmış eşi görülmedik derecede kalabalık proleter kitleler arasında parti çalışmasının özel koşullarına uyum sağlayabilmemizi talep etmektedir”.[6]

9 Nisan tarihli Pravda’da yayımlanan “İkili İktidar” başlıklı yazısında Lenin,  her devrimin temel sorununun devlet iktidarı olduğunu  belirttikten sonra, “Devrimimizin fevkalade önemli özelliği, bir ikili iktidar yaratmış olmasıdır,”[7] diyordu. Daha önce hiç kimse ikili bir iktidarın oluşabileceğini öngörmemişti. Bolşeviklerinki de dahil olmak üzere bütün “eski formüller”in doğruluğu anlaşılmış olsa da  bunların “somutta farklı bir şekilde gerçekleştiği görülmüştür.” Farklılık, Geçici Hükümet'in yanı başında bir başka hükümetin, proletaryadan ve asker üniforması giymiş köylülerden oluşan İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyetleri’nin ortaya çıkmış olmasıydı. Lenin’e göre bu iktidar gelişmiş kapitalist ülkelerin hiçbirinde görülmemiş türde  bir “devrimci diktatörlüktür.” Bu diktatörlük, “merkezi devlet iktidarının çıkardığı bir yasaya değil, doğrudan devrimci el koyuşa, kitlelerin doğrudan inisiyatifine dayalı bir iktidardır”.[8] Lenin bu iktidar türünün 1871 Paris Komünü’yle “aynı türde” olduğunu belirtir ve Komün ile “İşçi, Tarım Emekçisi, Köylü ve Asker Temsilcileri Sovyetleri”ni, delegelerin seçimle iş başına getirilmeleri, görevlilerin gerektiğinde geri çağrılabilmeleri ve karar alma yöntemleri bakımından kıyaslar.

Lenin 8-13 Nisan’da, yayınlanmayan, sadece kadrolara hitap eden “Taktikler Üzerine Mektuplar”da görüşlerini daha açık biçimde savunur: “Bir Marksist gerçek hayatı, gerçekliğin somut olgularını göz önüne almalı, düne ait bir teoriye takılıp kalmamalıdır, zira bu teori, diğer bütün teoriler gibi, esas ve genel olanı ana hatlarıyla ortaya koymanın ötesine geçemez, hayatı bütün karmaşıklığı içinde kucaklamaya ancak yaklaşabilir”.[9] Lenin “eski tüfek Bolşevikler(in)… feryat figan” ettiklerini, burjuva-demokratik devrimin henüz tamamlanmadığını, tarım devriminin bile henüz başlamadığını söyleyerek itiraz ettiklerini kaydeder. Cevabı şudur: “somutta işler farklı gelişmiştir; gelişmeler hiç kimsenin aklına gelemeyecek kadar özgün, kendine özgü ve çok renklidir”.[10]

Lenin, partisini Rusya’da burjuva devriminin, başka deyişle burjuva-demokratik devrimin tamamlanmış olduğuna ikna ederken, diğer sosyalistler tarafından “likidatörlük”le (tasfiyecilik) ve Blanquizm’le (darbecilik) suçlanmıştır. Bu suçlamalar Ekim Devrimi’nden sonra partinin 10. Kongresi’nde (1921) parti içi hiziplerin yasaklanmasına kadar çeşitli derecelerde devam edecektir.

Bugünden bakıldığında

Devrimler pek çok tarihsel ve kültürel etkenin bir araya gelmesiyle oluşan çok istisnai durumlardır. Başarılı devrimlere baktığımızda, önce devrimci durumları yaratan iktisadi ve toplumsal krizlerin patlak verdiğini, insan/parti iradesinin krizin belirli bir düzeye ulaşmasından sonra devreye girdiğini görürüz. Başka deyişle hiçbir parti ya da programatik görüş devrimci  bir durum yaratamaz.

Nisan Tezleri devrimci duruma devrimci müdahalenin tipik bir örneğidir ve Leninizm’in tarih sahnesine çıkmasını sağlayan hamledir.

Nisan Tezleri’nden çıkarılması gereken ders şudur: Bir örgüt, durgunluk döneminde daralmış, tutarlılığını korumak için kendi geleneklerine ve ilkelerine sıkıca bağlanmış olsa da, kriz döneminde genişlemek zorundadır; kriz döneminde de darlığını korumaya, eski teorik çerçevesine yapışıp kalmaya çalışan örgüt  tasfiye olur. Teorinin krizi (“Marksizmin Krizi”!) olmaz; somut koşulların somut tahlilini yaparak suyun akışını değiştirebilecek gücü toplayamayan ya da böyle bir yeteneğe sahip olmayan devrimci öznenin krizi olur.

Burada örgüte yol göstermek durumunda olan teorinin (“Devrimci teori olmadan devrimci eylem olmaz”) somut gerçeklikle bağlantılı olmadığı taktirde faydasız olduğunu; yararlı, işler ve uygulanabilir olmayan her türlü teori ve görüşün spekülasyon alanında bırakılması gerektiğini görüyoruz. Bir siyaset yöntemi olarak Leninizm’in ayırt edici  özelliği, tarihsel dönüşümün kritik bir anında, bir önceki teori ve eylem paradigmalarını, hatta kendi teorik  çerçevesini bile aşabilmesidir. “Somut durumun somut tahlili” ifadesi de zaten bunu anlatır. Bolşevik Partisi Nisan Tezleri’yle başlayan süreçte en geniş birliği sağlayarak, ezilen bütün sınıfların taleplerini kendi programına yazarak ve toplumsal muhalefetin bütün güçlerini peşinden çekerek devlet aygıtının en zayıf noktalarına en ağır darbeleri indirerek burjuvaziyi ve feodal sınıfları tasfiye etmiş ve sosyalizmin yolunu açmıştır. Lenin’i ve Bolşevikleri, kendi teorik kurguları ile toplumsal dönüşümün sürükleyici etkisi arasında sıkışıp kalan Menşevikler’den, Sosyal Devrimciler’den (SR’ler) ve Anarşistler’den ayıran anlayış budur. Bu anlayış teoride ve pratikte en somut ifadesini Nisan Tezleri’nde bulmaktadır. Ekim Devrimi, Nisan Tezleri’yle başlamıştır.

DİPNOTLAR:

[1] M. Liebman, Rus İhtilali, çev. Samih Tiryakioğlu, Varlık, 1968, s. 160.
[2] Lenin, Nisan Tezleri, çev. F. Burak Aydar, Agora, 2011, s. 7.
[3] agy., s. 4.
[4] Trotsky, The Russian Revolution, DA 1959, s. 226-7.
[5] Nisan Tezleri. s 5.
[6] A.g.y.
[7] agy., s. 19.
[8] agy., s. 20.
[9] agy., s. 28.
[10] agy., s. 27.

Yavuz ALOGAN
Teori, sayı: 327, yıl: Nisan 2017