Nisan Tezleri, Çarlığın yıkıldığı Şubat Devrimi ile başarısız Temmuz Ayaklanması
arasında tartışılan, 3 Nisan gecesi Lenin’in
Kçezinska Sarayı’nda Bolşevik Partisi militanlarına ve elli kadar parti
yöneticisine açıkladığı on maddeden
oluşan kısa bir programatik metindir. Tezler,
Şubat Devrimi’nden sonra oluşan “ikili
iktidar” durumuna son verilmesini, siyasi iktidarın İşçi, Köylü ve Asker
Sovyetleri tarafından ele geçirilmesini, devrimin burjuva-demokratik aşaması
ile sosyalist aşamasının birleştirilmesini savunmaktadır.
Şubat Devrimi
öncesinde Rusya’daki sosyalist örgütler ve düşünce akımları devrimin niteliği
konusunda anlaşıyorlardı. Yaklaşan devrim “burjuva
demokratik” olacaktı. Bu devrimle monarşinin hâkimiyetine son verilecek,
içinde Rus burjuvazisinin ve liberallerin de yer alacakları kurucu meclis
benzeri bir oluşum bütün yurttaşlara genel oy hakkı tanıyan parlamenter bir
cumhuriyet kuracak; yasalar önünde eşitlik sağlanacak, kapsamlı bir reform
hareketiyle kırsal kesimdeki feodal mülkiyet ilişkileri kaldırılarak kapitalist
üretim ilişkilerinin yolu açılacaktı.
Bolşevikler ile Menşevikler arasındaki ayrılık yaklaşan
devrimde sınıfların rolüne ilişkindi.
Menşeviklere göre,
burjuva-demokratik devrim aşamasında proletarya 1848 devrimlerinde olduğu gibi
önemli bir rol oynayacak, ancak sonuçta Avrupa ülkelerindeki siyasi yapıyı
örnekleyen bir rejim kurulacak, feodal ilişkiler tasfiye edilecek ve sanayi
kapitalizminin gelişmesini önleyen bütün engeller ortadan kalkacağı için
proletarya güçlenecek, geniş örgütlenme imkânlarına kavuşarak siyasallaşacak ve
toplum içinde yeni mevziler edinerek sosyalist devrime doğru ilerleyecekti.
Bolşeviklere
göre Rusya’da proletarya sayısal olarak ve siyasi
bilinç bakımından gelişmemişti, sanayi kapitalizmi belirli bölgelerle
sınırlıydı. Bu yüzden sosyalist devrimin Avrupa’dan önce Rusya’da gerçekleşmesi
elbette düşünülemezdi ve devrimin burjuva-demokratik aşamada kalması
gerekiyordu. Ancak devrim sürecinde proletarya yoksul köylülük ve küçük
burjuvaziyle ittifak kurarak sosyalist devrimin önkoşullarını yaratabilir,
burjuva-demokratik devrimin tarihsel görevlerinin tamamlanmasını bu ittifak
sayesinde sağlayabilirdi. Lenin buna, “proletaryanın
ve köylülüğün devrimci demokratik diktatörlüğü” diyor ve demokratik
devrimde işçi-köylü ittifakını savunuyordu.
Bütün bu görüşler,
Avrupa’da iç savaş boyutuna ulaşan 1848
devrimlerine ilişkin Marx ve Engels’in çözümlemelerini temel alıyordu.
Marx ve Engels’e
göre, Avrupa’da burjuvazinin önderliğinde gerçekleşecek devrimler işçi sınıfını
iç savaş ortamına çekerek siyasallaştıracak, zaman içinde işçi sınıfının
burjuvaziye karşı mücadelesi başlayacak, her ülkenin işçi sınıfı öncelikle
kendi ülkesinde sosyalist devrimin koşullarını yaratarak kendi burjuvazisiyle
hesaplaşacak, Avrupa’da sanayi kapitalizminin geliştiği ülkelerde proletarya
devrimlerinin gerçekleşmesiyle birlikte dünya devriminin yolu açılacak ve
nihayet işçi sınıfının bütün ülkelerde ya da ülkelerin çoğunluğunda
iktidara gelmesiyle sınıfsız topluma giden süreç başlayacak, sonunda sömürünün
olmadığı, ezen ve ezilenin kalmadığı bir komünist dünya toplumu oluşacaktı.
Savaş ve enternasyonalizm
Lenin’in Nisan Tezleri Bolşevik Partisi
tarafından reddedildi. Burjuva-demokratik aşama ile sosyalist aşama iç içe
geçemezdi. Nisan Tezleri Pravda’da
yayın kurulunun bir notuyla yayımlandı. Notta “burjuva devriminin bittiği
faraziyesine dayandığı ve devrimin derhal bir sosyalist devrime dönüşeceğini
umduğu” için Tezler’in “kabule değer görülmediği” belirtiliyordu.[1] Lenin’in Tezler’i Petrograd Parti
Komitesi’nin toplantısında ilk kez oylandı ve reddedildi. Lenin
bütün görevlerinden istifa ederek parti tabanında çalışacağını, üyeleri ve
sempatizanları parti önderliğine karşı ayaklandıracağını ilan etti.
Sonraki
kısa dönemde Lenin’in
parti önderlerini bütün iktidarın Sovyetler’e devredilmesine ve Geçici
Hükümet’in silah zoruyla devrilmesine ikna etmesi kolay olmadı. İkna çabası
yaklaşık iki ay sürdü ve sonunda Nisan
Tezleri partinin yetkili kurullarında kabul edildi. Lenin’in tezlerinin dayanak noktası
dünya devrimi perspektifi idi.
Lenin, Rus
devriminin, I. Dünya Savaşı’nın “kaçınılmaz biçimde” yol açacağı proletarya
devrimlerinin ilki, başlangıç aşaması olacağını düşünüyordu. Bu aşamanın
burjuvaziyi tasfiye ederek burjuva-demokratik aşamanın görevlerini üstlenmesi
ve sosyalizme geçiş sürecini başlatması, savaş koşullarında, başta Almanya
olmak üzere bütün gelişmiş kapitalist ülkelerde proletaryanın ayaklanmasına ve
iktidara yönelmesine yol açacaktı. Böylece Lenin II.
Enternasyonal’e bağlı partilerle yolları ayırıyordu. Nitekim Tezler’in 10. Maddesi’nde yeni bir
Enternasyonal Parti’nin kurulması Bolşevik Partisi’nin görevleri arasında
sayılıyor ve şöyle deniyordu: “Bir devrimci Enternasyonal, sosyal şovenistlere
[savaşta ülke burjuvazisini destekleyen komünistler-Y.A.] ve ‘Merkez’e [İkinci
Enternasyonal ve Kautsky çevresi –Y.A.] karşı olacak bir Enternasyonal Parti
kurmak için inisiyatif almalıyız.”[2] Lenin, Tezler’in 9. Maddesi’nde, Bolşevikleri bütün diğer sosyal
demokratlardan ayırmak için partinin adını “Komünist Parti” olarak değiştirmesini
de öneriyordu.
Lenin bu süreci
hızlandırmak için o dönemde “devrimci savunmacılık” denilen görüşe, Geçici
Hükümet’in savaşı sürdürme tutumuna karşı çıkar. Tezlerin 1. Maddesi buna ilişkindir:
“Devrimci
savunmacılığı gerçekten haklı kılacak olan bir devrimci savaşa ancak şu
şartlarda rıza gösterilebilir: a) iktidarın proletaryaya ve onunla yan yana saf
tutmuş olan en yoksul köylülere devri; b) bütün ilhaklardan yalnızca lafta
değil, eylemde de vazgeçilmesi; c) bütün kapitalist çıkarlarla gerçek ve tam
bir kopuş.”[3]
Lev Troçki, Nisan Tezleri’nin amacını
ve enternasyonalist yönünü şu sözlerle özetler:
“Tezler yalın düşünceleri herkesin anlayabileceği
basit sözcüklerle dile getiriyordu: Şubat Devrimi’nden çıkan cumhuriyet bizim
cumhuriyetimiz değildir ve onun sürdürmekte olduğu savaş bizim savaşımız
değildir. Bolşeviklerin görevi emperyalist hükümeti yıkmaktır. Fakat bu
hükümet halk kitlelerinin güvenini kazanmış olan Sosyal Devrimciler’in ve
Menşevikler’in desteğiyle ayakta duruyor. Biz azınlıktayız. Şimdiki halde
şiddet kullanmaktan söz edemeyiz. Kitlelere, Uzlaşmacılar’a ve
savunmacılara güvenmemelerini öğretmeliyiz. ‘Sabırla açıklamalıyız.’ Mevcut
durumun dayattığı bu siyasetin başarısı kesindir ve bizi proletaryanın
diktatörlüğüne ve böylece burjuva rejiminin sınırlarının ötesine götürecektir.
Sermayeden kendimizi kesinlikle ayıracağız, onun yaptığı gizli anlaşmaları
yayınlayacağız ve bütün dünya işçilerini kendi burjuvazilerinden kopmaya ve
savaşa son vermeye çağıracağız. Enternasyonal devrimi başlatıyoruz. Başarımızı
destekleyecek ve sosyalist rejime geçişi sağlayacak olan enternasyonal devrimin
başarısıdır”.[4]
İkili iktidar
Tezler’in 2. Maddesi’nde Lenin
“Rusya’da mevcut durumun özgül niteliği”ni şu sözlerle saptar:
“Ülkenin şu an devrimin birinci
aşamasından, yani proletaryanın sınıf bilincinin ve örgütlülüğünün yetersiz
olmasından ötürü iktidarı burjuvazinin eline bırakmış olduğu aşamadan ikinci
aşamaya, yani iktidarı proletaryanın ve en yoksul köylülerin alması gereken
aşamaya geçiyor olması”.[5] Bu yeni aşama partinin çalışma tarzını
değiştirmesini, “siyasal hayata daha yeni gözlerini açmış eşi görülmedik
derecede kalabalık proleter kitleler arasında parti çalışmasının özel
koşullarına uyum sağlayabilmemizi talep etmektedir”.[6]
9 Nisan tarihli
Pravda’da yayımlanan “İkili İktidar”
başlıklı yazısında Lenin, her devrimin temel sorununun devlet
iktidarı olduğunu belirttikten sonra, “Devrimimizin fevkalade önemli
özelliği, bir ikili iktidar yaratmış olmasıdır,”[7] diyordu. Daha önce hiç
kimse ikili bir iktidarın oluşabileceğini öngörmemişti. Bolşeviklerinki de
dahil olmak üzere bütün “eski formüller”in doğruluğu anlaşılmış olsa da
bunların “somutta farklı bir şekilde gerçekleştiği görülmüştür.” Farklılık,
Geçici Hükümet'in yanı başında bir başka hükümetin, proletaryadan ve asker
üniforması giymiş köylülerden oluşan İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyetleri’nin
ortaya çıkmış olmasıydı. Lenin’e göre bu iktidar gelişmiş kapitalist
ülkelerin hiçbirinde görülmemiş türde bir “devrimci diktatörlüktür.” Bu
diktatörlük, “merkezi devlet iktidarının çıkardığı bir yasaya değil, doğrudan
devrimci el koyuşa, kitlelerin doğrudan inisiyatifine dayalı bir
iktidardır”.[8] Lenin
bu iktidar türünün 1871 Paris Komünü’yle “aynı türde” olduğunu belirtir ve
Komün ile “İşçi, Tarım Emekçisi, Köylü ve Asker Temsilcileri Sovyetleri”ni,
delegelerin seçimle iş başına getirilmeleri, görevlilerin gerektiğinde geri
çağrılabilmeleri ve karar alma yöntemleri bakımından kıyaslar.
Lenin 8-13
Nisan’da, yayınlanmayan, sadece kadrolara hitap eden “Taktikler Üzerine Mektuplar”da görüşlerini daha açık biçimde
savunur: “Bir Marksist gerçek hayatı,
gerçekliğin somut olgularını göz önüne almalı, düne ait bir teoriye takılıp
kalmamalıdır, zira bu teori, diğer bütün teoriler gibi, esas ve genel olanı ana
hatlarıyla ortaya koymanın ötesine geçemez, hayatı bütün karmaşıklığı içinde
kucaklamaya ancak yaklaşabilir”.[9] Lenin “eski tüfek Bolşevikler(in)… feryat figan”
ettiklerini, burjuva-demokratik devrimin henüz tamamlanmadığını, tarım
devriminin bile henüz başlamadığını söyleyerek itiraz ettiklerini kaydeder.
Cevabı şudur: “somutta işler farklı gelişmiştir; gelişmeler hiç kimsenin aklına
gelemeyecek kadar özgün, kendine özgü ve çok renklidir”.[10]
Lenin, partisini
Rusya’da burjuva devriminin, başka deyişle burjuva-demokratik devrimin
tamamlanmış olduğuna ikna ederken, diğer sosyalistler tarafından
“likidatörlük”le (tasfiyecilik) ve Blanquizm’le (darbecilik) suçlanmıştır. Bu
suçlamalar Ekim Devrimi’nden sonra partinin 10. Kongresi’nde (1921) parti içi
hiziplerin yasaklanmasına kadar çeşitli derecelerde devam edecektir.
Bugünden bakıldığında
Devrimler pek çok
tarihsel ve kültürel etkenin bir araya gelmesiyle oluşan çok istisnai
durumlardır. Başarılı devrimlere baktığımızda, önce devrimci durumları yaratan
iktisadi ve toplumsal krizlerin patlak verdiğini, insan/parti iradesinin krizin
belirli bir düzeye ulaşmasından sonra devreye girdiğini görürüz. Başka deyişle
hiçbir parti ya da programatik görüş devrimci bir durum yaratamaz.
Nisan Tezleri devrimci duruma devrimci müdahalenin
tipik bir örneğidir ve Leninizm’in tarih sahnesine çıkmasını sağlayan hamledir.
Nisan Tezleri’nden çıkarılması gereken
ders şudur: Bir örgüt, durgunluk
döneminde daralmış, tutarlılığını korumak için kendi geleneklerine ve ilkelerine
sıkıca bağlanmış olsa da, kriz döneminde genişlemek zorundadır; kriz döneminde
de darlığını korumaya, eski teorik çerçevesine yapışıp kalmaya çalışan
örgüt tasfiye olur. Teorinin krizi (“Marksizmin Krizi”!) olmaz; somut
koşulların somut tahlilini yaparak suyun akışını değiştirebilecek gücü
toplayamayan ya da böyle bir yeteneğe sahip olmayan devrimci öznenin krizi
olur.
Burada örgüte yol göstermek durumunda olan teorinin (“Devrimci
teori olmadan devrimci eylem olmaz”) somut gerçeklikle bağlantılı olmadığı
taktirde faydasız olduğunu; yararlı, işler ve uygulanabilir olmayan her türlü
teori ve görüşün spekülasyon alanında bırakılması gerektiğini görüyoruz. Bir
siyaset yöntemi olarak Leninizm’in ayırt edici özelliği, tarihsel
dönüşümün kritik bir anında, bir önceki teori ve eylem paradigmalarını, hatta
kendi teorik çerçevesini bile aşabilmesidir. “Somut durumun somut
tahlili” ifadesi de zaten bunu anlatır. Bolşevik Partisi Nisan Tezleri’yle
başlayan süreçte en geniş birliği sağlayarak, ezilen bütün sınıfların
taleplerini kendi programına yazarak ve toplumsal muhalefetin bütün güçlerini
peşinden çekerek devlet aygıtının en zayıf noktalarına en ağır darbeleri
indirerek burjuvaziyi ve feodal sınıfları tasfiye etmiş ve sosyalizmin yolunu
açmıştır. Lenin’i ve Bolşevikleri, kendi teorik kurguları ile toplumsal
dönüşümün sürükleyici etkisi arasında sıkışıp kalan Menşevikler’den, Sosyal
Devrimciler’den (SR’ler) ve Anarşistler’den ayıran anlayış budur. Bu anlayış
teoride ve pratikte en somut ifadesini Nisan Tezleri’nde bulmaktadır. Ekim
Devrimi, Nisan Tezleri’yle başlamıştır.
DİPNOTLAR:
[1] M. Liebman, Rus
İhtilali, çev. Samih Tiryakioğlu, Varlık, 1968, s. 160.
[2] Lenin, Nisan
Tezleri, çev. F. Burak Aydar, Agora, 2011, s. 7.
[3] agy., s. 4.
[4] Trotsky, The
Russian Revolution, DA 1959, s. 226-7.
[5] Nisan Tezleri. s
5.
[6] A.g.y.
[7] agy., s. 19.
[8] agy., s. 20.
[9] agy., s. 28.
[10] agy., s. 27.
Yavuz ALOGAN
Teori, sayı: 327, yıl: Nisan 2017