14 Mayıs 2017 Pazar

Denizler Durulmaz Dalgalanmadan

Deniz Baykal'ı 1973 yılı Ekim ayında TBMM'de tanıdım. Birikimli genç bir bilim adamıydı ve haklı olarak siyasette bir yerlere gelmek istiyordu. Benim siyasete girişim sayın Ecevit’in daveti üzerine olmuştu. Ecevit CHP’yi sola açmak ve sınıfsal bir tabana oturtmak istiyordu. Benim işçi büroları kurmamı ve işçilerle, sendikalarla CHP'yi bütünleştirmemi istiyordu.

Siyasetin zemini çok kaypaktır. Bu yüzden bu girişimlerimiz Ecevit'in etrafını saran tutucular tarafından engellendi. Sayın Baykal bu tutucu çevreye karşı çıkarak partinin siyasetini yönlendirmek istiyordu. 1976 kurultayında PM için liste çıkardı ama kaybetti. O listede ben de vardım. Kaybettik ama sayın Baykal ile dostluğumuz bugüne kadar sürüyor. 

CHP girdiği son sekiz seçimi kaybetmiş Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında CHP oylarını arttıramıyor. Deniz Baykal bir yeni açılım için sesini yükseltti. Bakalım bu çıkışı CHP katmanlarında nasıl yankılanacak ve CHP’de bir değişim sürecini başlatabilecek mi?
 
DENİZ BAYKAL’IN ÜÇ HATASI
 
Sayın Baykal tok sesli, dik duran bir politikacı. Genel başkanlığı sürecinde Amerika’ya ve AB’ye, Karen Fogg ve yandaşlarına karşı eğilmedi, doğruları söyledi ama CIA’nın FETÖ aracılığı kendisine karşı sergilediği komployu göremedi ve başkanlığı bırakmak zorunda kaldı. 

İkinci hatası 2002 seçimlerinde anayasal nedenle TBMM dışında kalan Tayyip’i kuyudan çıkarmasıydı. “Partisi iktidarda genel başkanı Meclis dışında. Böyle demokrasi olmaz” gerekçesi ile CHP-AKP işbirliğini sağlayarak anayasayı değiştirdi. Bu hatayı yapmasa Tayyip kısa zamanda siyaset sahnesinden silinir ve ne CHP ne de ülke bugünkü durumlara düşerdi. 

Baykal’ın üçüncü hatası CHP’ye ideolojik bir yapı kazandıramaması idi. Kendisine çok söylendiği halde partinin işçi sınıfına açılımına, üye profilini işçilerden oluşturmasına hiç sıcak bakmadı ve sürekli işçi sınıfına ve sendikalarına uzak durdu. Zor günlerinde kendisinden nemalanmış birkaç kişi dışında yanında kimseyi bulamadı. Oysa işçi sınıfı ile bütünleşmeyi denese bugün CHP de kendisi de Türk demokrasisinin temel yapı taşı olurdu.
 
CHP BİR DEĞİŞİM YAŞAMALIDIR
 
Bir partinin iktidar şansı topluma sunacağı ekonomik ve sosyal programında saklıdır. CHP’nin böyle bir hazırlığı, bir iktidar programını yürütecek kadrosu ve iktidar olma niyeti yoktur. 

Genel başkanın yaptığı konuşmalar incir çekirdeğini doldurmayacak lâf salatasından öteye gidememektedir. CHP sözde bir sosyal demokrat partidir ama bugünkü konumu ile sosyal demokratlıkla zerre kadar ilgisi yoktur. 

Bu ülkenin işçileri, AKP’nin yanlış politikaları yüzünden tarım ürünlerinin her türünü ithâle mecbur kalmış bu ülkenin çiftçileri için hazırladığı bir programı yoktur. CHP kadroları işçiler için, çiftçiler için bir çalıştay hazırlamak becerisinden yoksundur. Sadece bu iki konuda iki somut örnek ortaya koysa iktidar avucunda olabilir ama bunu bile yapacak kadrosu yok partinin. 

Türkiye tek adam yönetiminde bağımsız yargının yok edildiği bir ortamda, borç yükü altındaki bir ekonomi ile karanlık bir tüneldedir. Ezilenlerin, sömürülenlerin gizli umudu gene de CHP’dir. CHP bu beklentiye yanıt vermek zorundadır. Zaman ayağa kalkma zamanıdır. Zaman işçiye, çiftçiye somut programlar sunma zamanıdır. Zaman demokrasiye sahip çıkma zamanıdır. Zaman yaptığı yanlışlara rağmen sayın Baykal'a kulak verme zamanıdır. CHP özünü saklı tutarak, kabuğunu değiştirme, toplum içinde yeni sosyal, siyasal ittifaklar aramak zorundadır.

Engin ÜNSAL
Aydınlık/14.05.2017