Macron, sağlı sollu iflas eden sistem partilerinin yerine küresel güçler ve yerli işbirlikçileri tarafından bir proje olarak hazırlanmış, medyanın ve sermayenin gücünü arkasına alarak seçilmesi sağlanmıştır.
Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda beklenen oldu; Emanuel Macron yüzde 66 ile Fransa’nın 8. Cumhurbaşkanı seçildi. Bu rakam kimseyi aldatmamalı. Fransız seçmenin yüzde 25,3’ü sandığa gitmedi. Yüzde 12’si sandığa gitti ama boş oy kullandı. Toplam 37,3. V. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir durum. Bu 18 milyon eder. Le Pen’in aldığı 10 milyon oyu da eklersek, 28 milyon yapar. Toplam seçmenin yüzde 58’i Macron’a karşı. Yani Macron o kadar desteğe rağmen Fransız toplam seçmeninin sadece yüzde 42’inin oyunu almış. Bunun da önemli bir kısmı Le Pen kazanmasın diye isteksiz olarak Macron'a verilen oylardır.
Seçildiği akşam yaptığı ilk konuşmasında Sosyal Demoktrat Cumhurbaşkanı François Hollande’a desteklerinden dolayı teşekkür etti. Sosyal demokrat iktidarın başbakanı Bernard Cazneuve hükümetin Macron’a destek vermesi gerektiğini açıkladı. İktidar üyeleri tek tek televizyon ekranlarından Macron’a güzellemeler yaptılar.
MACRON’UN DESTEKÇİLERİ
Macron’un Paris’in değil Washington, Brüksel ve Berlin’in adayı olduğunu daha önce yazmıştım. Ve o akşam ilk kutlama mesajları Almanya Başbakanı Merkel, Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk ve ABD Başkanı Donald Trump’tan geldi.
Fransız televizyonlarında adeta Macron’un seçimini kutlarcasına bayram havası vardı. Le Monde’dan Le Figaro’ya, Liberation’dan l’Humanite’ye kadar neredeyse tüm Fransız basını attıkları manşetlerle ve yaptıkları yorumlarla sevinçlerini ifade ettiler.
Medyanın bu sevincine Sosyalist Parti ve kendini sol gören bazı grup ve partiler de katıldılar. Derin bir oh çektiler; “Faşist Le Pen”in önü kesilmişti. Fransa Marine Le Pen’e karşı bir “zafer” kazanmıştı. Finans kapitalin adamı cumhurbaşkanı seçilmiş ne gam!
KAZANAN WASHİNGTON BRÜKSEL VE BERLİN’DİR
BBC, Macron’un Fransa Cumhurbaşkanı seçilmesinin nedenini şanslı, kurnaz, yeni bir şeyi deneyen ve pozitif bir mesaj vermesine bağladı. Hem de bir yıl gibi kısa bir zamanda! Artık Fransa’nın genç ve dinamik ve de yakışıklı bir cumhurbaşkanı vardı.
Gerçekler hiçte öyle değil. Macron, sağlı sollu iflas eden sistem partilerinin yerine küresel güçler ve yerli işbirlikçileri tarafından bir proje olarak hazırlanmış, medyanın ve sermayenin gücünü arkasına alarak seçilmesi sağlanmıştır.
Kazanan Paris değil Brüksel diktatörlüğüdür, NATO’dur, Atlantik ötesidir, Suriye’de savaş kışkırtıcılığıdır, İran’a ve Rusya’ya yaptırımdır, Ukrayna’da faşist iktidarla işbirliğidir.
Kazanan işiçi, memur ve esnaf değil Fransız büyük burjuvazisidir; finans kapitaldir, bankalardır, sigorta kuruluşlarıdır, özelleştirmedir, sendikasızlaştırmadır.
AVRUPA’DA YÜKSELEN MİLLİYETÇİ DALGA
Kısaca 90’lı yıllardan bu yana küreselleşmenin ulus devletlere dayattığı ultra liberal politikaların canlandırılmasıdır.
Son yıllarda Batı dünyasında özellikle de Avrupa’da küreselleşmenin yarattığı sosyal, siyasal ve ulusal değerlerin yıkımına karşı bir uyanış başlamıştır. Bu dalganın başını da Avrupa’da Marine Le Pen’in Milli Cephe partisi çekmektedir.
Küresel sistemin partileri halkı işsizliğin, yoksulluğun pençesine kaptırmış, ekonomi iflas etmiş, borç batağına batmış ve dışarıda emperyalist amaçlar için saldırgan ve işgalci politikalar izlemiş. Halkın bu kesimlerinin umudu bu “aşırı sağ” denen partiler olmuş. Marine Le Pen’in Milli Cephe partisi son iki yılda yapılan Avrupa Parlamentosu ve Bölge seçimlerinde yüzde 24-25 ile Fransa’nın en çok oy alan partisi durumuna gelmiş.
Öyle ki neredeyse cumhurbaşkanlığı seçimini kazanabilecek bir duruma erişmiş. Bu seçimlerde, bu kadar geniş bir anti-Le Pen cepheye rağmen yüzde 34,2 oy almış; 10 milyonun üzerinde.
LE PEN: KAVGA KÜRESELLEŞME İLE VATANSEVERLER ARASINDA
Sonuçlar açıklandıktan sonra kısa bir konuşma yapan Marine Le Pen “Fransız halkı yeni bir cumhurbaşkanı seçti ve devamlılığı tercih etti. Fransız halkı vatanseverler ittifakını ana muhalefet gücü haline getirdi” dedi. Seçimin küreselleşme ve vatanseverler arasında olduğunu ifade eden Le Pen “Yeni bir politik güç oluşturmak için hareketimize dönüşüm teklifinde bulunacağım” diyerek, partinin isimi dahil bir takım değişiklikler yapacağının sinyallerini verdi ve “tüm vatanseverleri” kendilerine katılmaya çağırdı.
ŞİMDİ NE OLACAK?
Resmi sonuçlar 10 Mayıs’ta açıklanacak. Yeni cumhurbaşkanının görevi 14 Mayıs’a kadar François Hollande’dan devralması bekleniyor.
11-18 Haziran tarihlerinde milletvekili seçimleri yapılacak. Tüm partiler bugünden itibaren seçim kampanyasına başladılar bile. Merak edilen Macron’un ne yapacağı. Partisi bile olmayan Macron kapılarının sağa, sola ve merkeze açık olduğunu, eski partilerin miadını doldurduğunu ve kendisinin her kesimden insanları birleştireceğini iddia ediyor.
Yakıcı soru şu: Macron seçime nasıl katılacak? Hükümet çoğunluğunu elde edebilecek mi? Le Pen ve Sol Parti lideri Melanchon Meclis’te ne kadar temsil edilecek? Sosyalist Parti ve Cumhuriyetçiler seçimlerde ne kadar parformas gösterecekler. Önümüzdeki bir ay içinde bu soruların cevaplarını almaya çalışacağız
Ali Rıza TAŞDELEN
Aydınlık/09.05.2017