21 Mayıs 2017 Pazar

Kurşun Asker


Emekli Amiral Türker Ertürk’ün  Doğu Perinçek’e “saydırması” sosyal medyada olay oldu. Sanki çok önemli bir hakikat varmış da Amiral onu ifşa etmiş gibi  heyecanla yazıyı paylaştılar, altına övgüler ya da sövgüler eklediler. Bana bile “Doğru mu?” diye soranlar oldu.

Amiral’in gladyo ya da İngiliz MI6’ya bağlı olduğunu sanmıyorum. Bunlar ciddî  örgütlerdir, bu şekilde çalışmazlar. Fakat bu tip saldırıları kendi “psikolojik savaş” faaliyetleri içinde elbette değerlendirirler.  

Ordu’dan tasfiye edilen Kemalist subaylar arasında Amiral’in “şöhret arzusu”yla öne çıktığını görüyoruz. Yeni kurulan partilerden CHP’ye kadar her kapıyı çalarak çırpındığına,  verdiği konferanslarla sürekli övündüğüne bakılırsa, kendisini fazla önemsediğini ve biraz da saf/çocuksu olduğunu anlıyoruz. Fakat iyi niyet ve saflık densizliğin mazereti olamaz. 

Halka dayanan nizami ordulara toplumun içindeki bütün siyasi fikirler bulaşır. Önemli olan orduların hiyerarşik düzen içinde kurucu (ideolojik) ilkelere ve bunların gerektirdiği ritüellere bağlı kalmasıdır. Türkiye’de bozulan budur. Amiral’in 39 yıl giydiği  üniformayı FETÖ’cüler, çeşitli tarikat mensupları, Amerikan ajanları da giydi. Ordu bir bütündür; “birlik beraberlik” bozulmuşsa birkaç üniformanın temiz kalması bir şey ifade etmez. Bütün bu fotoğraf hikâyeleri, “yaver gibi dolaşma”lar vs ordunun yapısal bozulmasıyla ilgilidir. Eğer Türk Ordusu kendi gücüyle yapısal bir reform yapıp fabrika ayarlarına dönemezse, ülkemiz 21. asırda tek parça halinde kalamaz. Gaflet bu gerçeği görmemektir. Amiral siyaset yapacak yerde bu konuya kafa yorsa daha iyi eder. 

“Federasyon” meselesine gelince… 90’lı yıllarda Sovyetler Birliği çökmüştü.  PKK ne yapacağını bilmez haldeydi. İşçi Partisi bu örgütün dünyanın bütün istihbarat örgütleri tarafından yönlendirilmek üzere olduğunu gördü ve  onu Millî Demokratik Devrim sürecinin bir parçası haline getirmeye çalıştı (tıpkı Mustafa Kemal’in 1920’lerde yaptığı gibi).  

O dönemde Doğu Perinçek’in Doğuda feodal ilişkilerin çözülmesi ve işçi/köylü mücadelesi bağlamında bu konuyu tartıştığını hatırlıyorum. Türkiye’nin iç savaşa sürüklenerek bölünmesini önlemek için uğraşıyordu. O dönemde  İşçi Partisi devletin örgütlediği kontrgerilla faaliyetini açığa çıkarmıştır. Ayrıca unutmayalım, PKK solun içinden çıkmış ve sola ihanet etmiş bir örgüttür. Amiral, bunları  değerlendiremez, aklı  ermez.

Günümüzde ne yazık ki  her şeyi komployla açıklama alışkanlığı gerçek arayışının yerini aldı. Maoculuğun Türkiye’de sosyalist solu bölmek için ithal edildiği görüşü tam bir CIA/MİT palavrasıdır. Amiral, Eymür’den araklanmış bu iddiasından ötürü şerefle taşıdığı üniformasından utanmalıdır. Türkiye’ye her şey Batı’dan geldi: aydınlanma, laiklik, demokrasi, Marksizm, tiyatro, edebiyat… Bunlar gericiliğin uyuşturduğu ve emperyalist politikalara eklemlediği insanları dönüştürdüğü için AKP karşıdevrimini 15 yıldır tamamlamayı başaramadı ve başaramayacak. Maocular dahil Türkiye’de sosyalist solun verdiği mücadeleler, bütün o  ölümler, işkenceler, yıllarca süren hapisler karşısında Amiral’in başına gelenler ancak “kedi arkasını görmüş yara zannetmiş” gibi bir şeydir. Biz yine de nezaketimizi muhafaza ettik; “Üniformanızın hakkını niye veremediniz de  gericiliğe teslim oldunuz, gücünüz sola mı yetmişti, bre gafiller!” demedik mesela.

Eski bir kurşun asker masalı vardır.  Çocuk askerden bıkınca babası onu çöpe atar. Bir oyuncakçı kurşun askeri bulup vitrine yerleştirir. Yoldan geçen bir adam onu görüp satın alır. Gittiği evde çeşitli maceralar yaşayan kurşun asker sonunda sevdiği prensese kavuşur, fakat tam o anda bir fırtına ikisini şöminenin içine savurur, orada asker prensesle mutlu bir şekilde kaynaşıp yanarak erir ve yok olur.

Amiral Ertürk’e daha dikkatli olmasını, hırsına mağlup olmamasını; siyaset farklı bir donanım, tecrübe ve sabır gerektirdiği için mesleki konulara ağırlık vermesini  tavsiye ederiz. Daha çok okumalı ve daha çok düşünmeli. Herkesin bildiğini en yüzeysel ve çarpıtılmış haliyle kavrayıp heyecanlı ilkokul öğrencisi gibi boğula boğula anlatmak koskoca Amiral’e yakışmıyor. Ben kendisine bir kitap listesi (Doğu Perinçek’in kitapları dahil) hazırlayıp gönderebilirim mesela. “Saygılar sunarım.” 


Yavuz ALOGAN
Aydınlık/20.05.2017