5 Nisan 2017 Çarşamba

'Amcalar Amerika ile Anlaşmış Müdahale Olacak'



Fetullahçı Terör Örgütü'nün ( FETÖ) darbe girişimi sırasında Gölbaşı'ndaki TÜRKSAT'a giderek yayınları kesmeye çalışan 5'i sivil, 16 sanığın yargılandığı davanın sanıklarından Uğur Özüdoğru, "Ramazan Genç, bana dönerek, elini omuzuna götürdü ve 'Amcalar, Amerika ile anlaşmış, müdahale olacak.' dedi. Elini omuzuna götürünce işin içinde askerin olduğunu anladım." dedi.

Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanan tutuklu sanıklar, avukatları ve yakınları ile müştekiler katıldı.

Sanıklardan Uğur Özüdoğru, hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, "Şehitlerimizin olduğu bir davada, olayların içerisinde olmasam da bu davada yargılanmam beni derinden üzmektedir. Davanın 4 sanığının benim arabamda yakalanmalarından dolayı buradayım, şahısların hiçbirini tanınmam." diye konuştu.

Anlatacaklarını saklamanın bir anlamı olmadığını ve anlatacaklarının davanın sanıklarıyla alakası olmadığını belirten Özüdoğru, "2007'de Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğünde işe başladım. 2008'de Havelsan'da kısa süreli çalıştım, aynı yıl girdiğim BTK'da 2014'e kadar çalıştım. 2014'te ABD'de Boston Üniversitesinde yüksek lisans yaptım. BTK'da bir süre daha çalıştıktan sonra Başbakanlık İzleme Birimine atamam yapıldı, buradan da KHK ile ihraç edildim." ifadelerini kullandı.

Ailesiyle birlikte 15 Temmuz'dan önceki hafta eşinin yıllık izninin bir kısmını kullanmak için Zonguldak'ta olduklarını öne süren Özüdoğru, şunları belirtti:

"15-22 Temmuz haftası Marmaris'e gidecektik. 11-13 Temmuz arasında Havelsan'dan arkadaşım olan Murat Yıldız'dan güzel bir iş teklifi olduğu yönünde mesaj geldi. Bende iş ihtiyacım olduğu için ilgi gösterdim. 14 Temmuz akşamı görüşebileceğimizi söyledim. Murat, yanında Serdar Kaya ile geldi.

15 Temmuz günü Balgat'ta bir pastanede buluştuk. Ramazan Genç ve Murat Yıldız, bana bir resmi kurumda kurulum yapılacağını, benim de danışmanlık yapacağımı söylediler. Kurumun neresi olmadığını söylemediler, akşam 20.00'de Serdar'ın Bağlıca'daki evinde olmamı istediler."

'AMCALAR, AMERİKA İLE ANLAŞMIŞ'

Eve gittiğinde, Ramazan Genç, Murat Yıldız, sonradan tanıdığı Onur Demircan ve tanımadığım bir kişi ile ev sahibi Serdar Kaya'nın olduğunu öne süren Özüdoğru, şunları kaydetti:

"Ben önce namaz kılacağım, deyip bir süre odaya girmedim. Namaz kıldıktan sonra yanlarına gittim. Ramazan, bana dönerek, elini omuzuna götürdü ve 'Amcalar, Amerika ile anlaşmış, müdahale olacak.' dedi. Elini omuzuna götürüp apolet işareti yapınca işin içinde askerin olduğunu anladım.

Danışmanlık dedikleri iş bu. Bana, 'Askerler, sizi bazı yerlere götürecekler. Bilgisayarla ilgili bir şey olursa size soracaklar, sormazlarsa bir şeye karışmayın. Bütün komuta kademesi anlaştı, ABD ve NATO'nun onayı ve izni var.' dedi.

Şoktaydım ve o sıra tanımadığım kişi 'Başarısız olursa sonuçları kötü olur ama kesinlikle her şey hazır ve başarılı olacak" diye konuştu. Sokağa çıkma yasağı ilan edileceğini ve saat 3 de darbe olacağını söylediler."

MAHKEME BAŞKANI: NİYE SENİ ÇAĞIRDILAR?

Konuşmalara tepki gösterdiğini ileri süren Özüdoğru, "Onay vermeyince şaşırdılar. Kapıya yakın oturuyordum, terası çıkıp bir sigara içtim. 'Acaba beni mi dinliyorlar?' diye düşündüm. Her halükarda karşı gelmem gerektiğine karar verdim." diye konuşunca mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu, "Niye seni çağırdılar?" diye sordu.

Önceki tanışıklığından dolayı ya da Murat Yıldız'ın tavsiyesi ile seçilmiş olabileceğini söyleyen Uğur Özüdoğru, "Sigaramı içtikten sonra aşağı indim. Ramazan Genç, beni 'Mecbur değilsin' diye teskin etti ve Ümitköy'deki ofisine gidip gelmek için arabamı istedi. Ramazan'a güvendiğim için verdim keşke vermeseydim. O sıra bunları düşünemedim ve aracı verdim." dedi.

Evde olduğu sıra, 15 Temmuz akşamı saat 20.45'te kapının çaldığını ve telaşlı birisinin içeri girdiğini belirten Özüdoğru, şöyle devam etti:

"İçeri giren kişi, 'İfşa olduk, hemen çıkmamız lazım.' dedi. Yani darbe girişiminin ifşa olduğunu anladım ve kaygılandım. Onlar, apar topar hazırlanıp hemen çıktılar. Şahsı tanımıyorum, savcılıkta eşkalini vermiştim. Evdekiler çıkarken bana dönerek, 'Sen de geliyor musun?' diye sordular. Bende 'Hayır gelmiyorum, gidin arabamı getirin evime gideceğim.' dedim. Eve girerken telefonumu kapatmamı istemişlerdi, evdeyken telefonum hep kapalıydı. Evde biraz zaman geçirdim, kimse gelmeyince telefonumu açıp ailemle haberleştim."

"HALKIN ARASINA KARIŞIN" TALİMATI

Evde uyuduğunu ileri süren Özüdoğru, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kapının açıldığını duyunca uyandım. Onur, Murat ve Serdar eve geldi. Ramazan gelmediği için Serdar'dan beni evime bırakmasını istedim. Serdar, 25-30 askerle TRT’ye gittiklerini ve vatandaşların gelmesi üzerine askerlerin kendilerine 'halkın arasına karışın' dediğini anlattı. Serdar beni eve bıraktığı sırada, kendisine 'Gidin arabamı bulun, çıkartın' dedim. Evde durumu eşime anlattım, eşim de Murat'ın eşini arayarak arabanın yerini sormuş. Murat'ın eşi de saat 9 gibi arabamızın TÜRKSAT'ta olduğu mesajını atmış.

Murat geldi ve arabayı almaya gittik, Murat çok gergindi ve direksiyona vurarak, 'Bizi tufaya getirdiler, kandırıldık' gibi şeyler söyledi. TÜRKSAT kavşağa kadar gittik ama arabam yoktu, Murat ile tartıştım ve araçtan indim. TÜRKSAT'a girdiğimde aracımı terk edilmiş şekilde gördüm. Torpido kapağı açıktı ve ehliyetim ve bütün belgelerim içindeydi."

Gazetelerde, Onur Demircan'ın ABD'ye gittiğini okuyunca savcılıktaki ifadesinde, "arabamı Onur'a vermiştim" dediğini öne süren Özüdoğru, ifadesini şöyle tamamladı:

"Ramazan'ın haricindekilerin 15 Temmuz darbe girişiminden önce bilgilerinin olmadığını düşünüyorum. Başıma ne geldiyse cemaat yüzünden geldi, hiç 'Cemaatçiyim' diyen cemaatçi de görmedim. Var desem değil yok desem çok sıradan. En son 2012'de sohbetlerine katıldım. (Mahkeme Başkanının 3 Ocak 2015'te ByLock yüklendiğini sorması üzerine) ByLock nasıl yüklenmiş bilmiyorum, bunu kabul de etmiyorum.

Ramazan hakkında daha önce şikayetçi oldum, eğer birisi yakalanıp da gerçekleri söylerse suçsuzluğum ortaya çıkacak. Kimseyle yüzleşmekten çekinmiyorum. Arabamı verdiğim için çok pişmanım, suçluluk hissediyorum. İş imkanı ve parlak bir gelecek hedefi için gittim."

Duruşmada sivil sanıklardan Samanyolu TV binasına kurulan Sistem Elektronik isimli şirketin sahibi Birol Baki de savunma yaptı.

Elektrik Mühendisi olması nedeniyle elektronik şirketiyle ilgili iş görüşmesi için 15 Temmuz günü diğer sanıklardan Burhan Güneş, Salih Mehmet Dağköy ve Aydın Yavuz ile Ankara'da buluştuklarını, akşam yemeğinin ardından darbe girişiminden haberdar olduklarını savundu.

Bir arkadaşının ayarladığı araçla yemekten kalktıktan sonra sokaklarda "Rabia işareti" yapan insanları gördüklerini, darbe karşıtı eylemlere katılmak için konvoy aradıklarını savunan Baki, "Bir konvoy bulduk, Konya yoluna ilerledik" dedi.

Mahkeme Başkanı Ademoğlu'nun, "Niye konvoy aradınız? İş için, akıllı bina sistemini konuşmak için toplanmıştınız hani?" sorusu üzerine Baki, "Darbe olmuş, millet Rabia işareti yapıyor, ne işi, işi düşünecek halimiz yoktu" dedi.

Konvoyu takip ederken TÜRKSAT yakınlarında kendilerini bulduklarını iddia eden Baki, "Bize silah çektiler, çekince durduk, inmemizi istediler, ellerimizi kelepçelediler. TÜRKSAT'tan araçlar ateş ederek çıkmaya başladı. Ellerimiz kelepçeli ateş arasında kaldık. Sonra gözaltına alındık" iddiasında bulundu.

Başkan Ademoğlu'nun sorusu üzerine Baki, iş görüşmesi için Ankara'ya gelirken gece kalmak için rezervasyon yaptırmadığını söyledi.

Ademoğlu'nun bir başka sorusuna karşılık, uydu sistemlerinden anlamadığını söyleyen Baki, TÜRKSAT'ta yayınların nasıl kesileceğine ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmasını istedi. Bunun üzerine Başkan Ademoğlu, "Ne yapalım, yeteneklerinizi mi test edeceğiz?" dedi.

FETÖ ile bağlantısı bulunmadığını ileri süren Baki, telefon hattını 15 Temmuz günü saat 14.14'ten sonra kullanılmadığını, şarjı bittiği için telefonunun kapalı olduğunu ileri sürdü.

Bank Asya'da hesabı sorulan Baki'nin avukatı hesap ücreti alınmadığı için müvekkilinin Bank Asya'da hesabı olduğunu belirterek, "Havale ücretini düşünün, Kenya'da şirketi bulunuyor ve her ay para gönderiyor. Başka bankadan Kenya'ya havale yapsa dünyanın komisyonunu alırlar." dedi.

"PİYASA ARAŞTIRMASI İÇİN GELDİM"

Sanıklardan Burhan Güneş de yazılım şirketlerine danışmanlık yaptığını ve 15 Temmuz günü Ankara'ya akıllı ev sistemleri araştırması için geldiğini öne sürdü.

Aydın Yavuz ve Birol Baki ile buluşup yemek yedikten sonra araç kiralamak istediklerini kaydeden Güneş, "Orada bulunan bir taksiciye araba kiralamak istediğimizi söyledik. Günlüğü 100 liraya bir araç kiraladık. Akşam saatlerinde bir hareketlilik oldu, radyodan darbe girişimi olduğunu öğrendik. İnsanların dışarıya çıktığını gördük, merkezin tehlikeli olacağını düşünerek, Konya yoluna çıktı. Ortalık kararınca geri döndük, geldiğimiz yerin TÜRKSAT Kavşağı olduğunu öğrendik." ifadelerini kullandı.

Yolun itfaiye araçlarıyla kapatıldığını gördüklerini, elleri silahlı sivil kişilerin araçtan inmelerini söylediklerini belirten Güneş, "TÜRKSAT'tan araç çıkışları olurken bize ters kelepçe takıp farklı araçlara bindirdiler. Silah sesleri geliyordu, polisler beni araçta bırakıp siper aldılar. TÜRKSAT uydusuna girmeye çalıştığımız iddia ediliyor, ben Ankara'ya iş yapmak ve piyasa araştırması için geldim." dedi.

FETÖ ile hiçbir ilgisi olmadığını savunan Güneş'e telefonunda kayıtlı ByLock uygulaması olduğu söylendi. Güneş, iddiaları kabul etmeyerek, beraatini talep etti.

Keskin F Tipi Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan sanık Aydın Yavuz, savunmasında, "Burhan bana, Ankara'daki işler için 2 arkadaşını tanıştıracağını söyledi. Akıllı ev yazılımı için Ankara'ya gittik. Darbe girişiminin ardından bir konvoyla Konya yoluna çıktık, karanlık olunca da geri döndük. TÜRKSAT Kavşağında gözaltına alındık." ifadelerini kullandı.

FETÖ'nün haberleşme uygulaması ByLock'u kullandığı tespit edildiği hatırlatılan Yavuz, "Elektronik mühendisiyim ama haberleşme alanında yüksek lisans yaptım. ByLock’un, kullandığım akıllı telefona uyumlu olmadığını okudum. Suçlamaları kabul etmiyorum." dedi.

Olay tarihinde İzmir'de ikamet ettiğini ve iş için Ankara'ya geldiğini savunan sanıklardan Salih Mehmet Dağköy, "15 Temmuz günü daha önce iş yaptığım Birol Baki ve Aydın Yavuz İstanbul'da buluşup Ankara'ya gittik. Darbe girişimini öğrendik ve Konya yoluna çıktık. TÜRKSAT önünde aracımızı durdurdular ve bizi gözaltına aldılar. TÜRKSAT’tan yoğun çıkışların olduğu anda 'Burayı bombalayacaklar' dediklerini duydum. Bir süre sonra bomba sesleri duyulmaya başlandı." ifadelerini kullandı.

Davanın yarınki duruşmasında taraf avukatlarının çapraz sorgusuyla devam edilecek. (AA)

aydinlik.com.tr/04.04.2017