Jeopolitik Kaderi Değiştirecek
Bir Referandum
24 Nisan
2004 yani günümüzden neredeyse tam 13 yıl önce Kıbrıs Türkleri bir referanduma gitti. Bu referandumda oy
kullanan Türklerin yüzde 64,90’ı
sadece yaşayan nesillerin değil, gelecek nesillerin güvenlik, refah ve
mutluluğunu daha da öte Anadolu yarımadasında yaşayan anavatan Türklerinin
güvenliğini ve jeopolitik geleceğini etkileyecek yıkıcı sonuçları beraberinde
getireceğinin farkında değildi. Zira jeopolitik körlük içindeydiler. Günü yaşıyorlardı. Kıbrıs’taki bağımsız
Türk varlığına son verecek ve adadaki Türk askerlerinin geri çekilmesine neden
olacak Annan Planına Evet demişlerdi.
NASIL EVET DEDİLER?
Annan
Planı’na Hayır
diyen Türklerin yüzde 35’lik kısmı,
aynı kanı, aynı tarihi ve aynı kaderi paylaştıkları evetçileri kahrolarak, üzülerek
anlamaya çalışıyordu. 14 Ağustos 1974’te Muratağa, Sandallar ve Atlılar
köylerinde Rum EOKA B çetesi tarafından gerçekleştirilen soykırımda vahşi
şekilde katledilen 126 Türk’ü nasıl unutabilirlerdi.
Evetçilerin büyük bir bölümü sadece 1974 katliamlarını değil, geçmişte yaşanan 1963 Kanlı Noel’ini, 1964 Erenköy, Ayvasil, Küçükkaymaklı, 1967’de Boğaziçi, Yeniboğaz, Geçitkale ve daha nice Türk yerleşimlerinde EOKA’nın, Grivas’ın, Akritas Planlarının katliamlarını çoktan unutmuştu.
Soydaşları, akrabaları sistematik bir şekilde yok edilip, Türkiye’den askeri yardım gelmesi için dualar edilirken ve Rumların dalga geçer gibi “Bekledim de Gelmedin” şarkısını radyolarda çalarken yaşadıkları kahır dolu anları unutmuşlardı. TMT (Türk Mukavemet Teşkilatını) unutmuşlardı. Kıbrıs Türkü’nün direnişinde 1958 yılından 1974 yılına kadar köprübaşı görevi yapan Erenköy’ün Bereketçilerini unutmuşlardı.
Bu kahramanlar Mersin Anamur’dan Erenköy’e derme çatma balıkçı tekneleriyle silah sevkıyatı yaptı, bununla da yetinmeyip bu silahların adaya dağılmasını da sağladı. Pek çoğu fırtınalarda kayboldu ya da sahile çıktıklarında EOKA pusularında öldürüldü. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın şehitleri ve gazilerini unutmuşlardı.
ANAVATANDAKİ EVETÇİLER
Plana “hayır” diyen küçük kesim kendi vatandaşlarının bu ihanetini
anlamaya çalışırken Türkiye’deki iktidarın AB rüzgarını arkasına alarak Annan
Planı’nı desteklemesine ne diyeceklerini bilemiyorlardı.
Rauf Denktaş’ın Ergenekon gibi kumpas davalara eklenmeye çalışılmasına ne denebilirdi? “Yes, be Annem” sloganı ile Türk halkının plana evet demesinin teşvik edilmesine söyleyecekleri söz kalmamıştı.
HAYIRCI DENKTAŞ
24 Nisan Referandumdan bir hafta önce TBMM’de bir konuşma yapan KKTC’nin kurucu
Cumhurbaşkanı
Rauf Denktaş şöyle diyordu:
‘’Hayır
diyeceğim. Çünkü Rumların AB ile hazırladıkları 9000 sayfalık bir paketin
geleceğimizi nasıl etkileyeceğini bilmiyorum... Çünkü bu paketin içinde
Meclisimizin onayından geçmeyen ancak geleceğimizi ipotek altına alacak
bir anayasa bile var... Hayır diyeceğim çünkü bu metot halkımıza hakarettir. Onun
varlığını, meclisin otoritesini hiçe sayarak başka ülkelerin Kıbrıs üzerinde
kendi çıkarlarını sağlamak için kurulmuş bir mega hiledir. Hayır diyeceğim.
Çünkü bu plan bizi Türkiye’ye Anadolu’ya ebediyen hasret bırakacaktır.’’
JEOPOLİTİK FELAKETİ RUMLAR ÖNLEDİ
Annan Planı felaketini Rauf Denktaş ve Türk halkının yüzde 35’lik kesiminin “hayır”
oyları önleyemedi. Türklerle birlikte yaşamaya tenezzül bile etmeyen Rum
halkının yüzde 76’lık kesiminin hayır oyları jeopolitik felaketi önledi. Bir
siyah kuğu vakası yaşanmıştı. Talih Türklerin yüzüne gülmüştü ama ne acıdır ki
bu durum ancak Rumlar sayesinde yaşanmıştı.
EVETÇİLERE TARİHTEN BİR HATIRLATMA
4 Ağustos 1964 tarihinde Rumlar Erenköy’ü kuşatır. Başlarında Yunanistan’dan
getirdikleri General
Yorgo Grivas vardır.
Bu kuşatmaya EOKA’lı teröristlerle beraber Yunan komandoları da katılır. Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios, dünyaya bir mesaj yayınlar: “Kıbrıs’ta Türkleri denize dökeceğiz!” Rum taarruzu 6 Ağustos (1964) sabahı 05.30 sularında başlar. Erenköy savunmasına TMT Kurucusu Kore Gazisi Yarbay Ali Rıza Vuruşkan ile beraber Rauf Denktaş da katılır.
Rumlar, karadan, havadan, denizden Erenköy’ü amansız bir ateş altına alırlar. Bunun üzerine Erenköy Sancağı’ndan Türkiye’ye bir mesaj çekilir: “Son mermimize kadar kendimizi savunacağız. Ve son mermimizi de kendimize saklayacağız. Gelirseniz kurtuluruz, gelmezseniz vatan sağ olsun.” Bunun üzerine Türk uçakları Yüzbaşı Cengiz Topel’in Filo Başkanlığında keşif uçuşları yapar. 8-9 Ağustos günlerinde de Rumlara büyük zayiat verdirir ve Rum taarruzu durdurulur. Ancak Cengiz Topel’in uçağı düşürülür. Yakalanır ve işkence ile öldürülür.
TARİH İBRETLİK DERSLERLE DOLUDUR
Türk halkı tarihten ders almasını acı çekmeden öğrenmek zorundadır. Yoksa acı
çekmeye ve bedel ödemeye devam eder. İçinde bulunduğumuz neo-liberal sistemin
yarattığı küresel cehalet ve ortaçağ döneminde dilerim Türk halkı tarihini iyi
öğrenir ve Annan referandumundan dersler çıkarır.
(Kıbrıs’ta yaşanan katliamlar ve Türk kahramanlıklarıyla ilgili olarak, geçen hafta elime ulaşan “Geçidi Bekleyen Sancak: Lefke Sancağı” adlı kitap takdire şayan.
Kitabın basımını 39. Tümen’in yönlendirmesi ile Kıbrıs’taki Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı yapmış. Editörlüğünü Çağdaş Bayraktar’ın yaptığı kitap yakında ALİBİ yayınevinden çıkacak. Emeği geçenleri kutlarım.)
Cem Gürdeniz
, 16.4.2017