Varan 1/ Washington' da, Prof. Henry Barkey ve Graham Fuller,
'30 yıldır, Anadolu' da görev yapmış
istihbaratçıları, elçilik görevlilerini, Beyaz Saray' a Türkiye hakkında rapor
veren düşünce kuruluşlarının uzmanlarını toplamış'; Türkiye'nin, önümüzdeki
yıllarda oluşacak, bir Kürt/radikal İslamcı ittifakıyla, nasıl iç savaşa
gideceğinin 'senaryosunu' tasarlıyor.
(Cumhuriyet, 1 Haziran 1998).
Varan 2/ Hemen hemen
aynı günlerde, Fransız Ulusal Meclis'i, 'Türkiye'deki 1915 Ermeni soykırımını
açıkça tanıdığını' resmen ilan ediyor. O kadarla kalsa, yine iyi; ya işin,
kamuoyuna pek de yansımayan, 'perde arkası'?..
O
günlerde (29 Mayıs 1998) burnumuzun dibinde (Beyrut), 'uluslararası' bir
'konferans' toplanmış; konusu son derece ilginç: ''Türk Devleti'nin
Bölgedeki Yayılmacı Politikalarının Tehlikeleri'', kimlerin
düzenlediğini hiç sormayın, çünkü bir 'ibret': a/ Taşnak yandaşı 'Ermeni Davasını Savunma Komitesi' ; b/ PKK yandaşı 'Sürgündeki Kürt
Parlamentosu'. Katılanlar diyeceksiniz: elbette, bu iki 'kuruluşun'
temsilcileri; ayrıca, Bulgaristan, Ermenistan, Yunanistan, Lübnan, İran,
Suriye, Rusya ve Kıbrıs Rum Yönetimi' nden, 'delegeler'...
(Hürriyet,
31 Mayıs 1998).
Tesadüfün
bu kadarına, 'pes' mi?
Şimdi, biraz tarih!
Şimdi, biraz Tarih! 1919 Kasımı'nda, Paris'
te, Sulh Konferansı toplantı halindeydi: Clemanceau, Wilson, Lloyd George, vb. Osmanlı Devleti' nin 'kaderini'
tayin ediyorlar; Ortadoğu zaten elden çıkmış, verilecek karar, Anadolu' nun
kime ait olacağını tespit edecek! İşte o sırada...
Varan 3/ Yıllardır Avrupa' da 'Ermenilik Davası ile uğraşan' Osmanlı Bogos Nubar Paşa, Erivan' daki
Ermenistan'ın temsilcisi Ohancaniyan ile mutabık kalarak; Kürtleri temsil
iddiasıyla yine Avrupa' da bulunan Osmanlı Şerif Paşa ile bir Ermeni/Kürt ittifakı akdettiklerini açıklıyorlar.
Ertesi gün, Ohancaniyan, Bogos Nubar 'Paşa' ve Şerif 'Paşa', Yüksek Sulh Konseyi'ne birlikte sundukları 'muhtıra' da diyorlar
ki:
''...Ermeniler
ve Kürtler, benzer emellere ve menfaatlere sahiptir; bu yüzden, Türkiye'den
birlikte ayrılmak istiyoruz; 'Bağımsız ve Birleşik Ermenistan' ile 'Bağımsız
Kürdistan' gerçekleştikten sonra, 'tek ve büyük bir devletin mandası altında
yaşamaları' uygundur; Yüksek Konsey'in belirleyeceği sınırlar taraflarca kabul
edilecektir.''
Londra mahreçli bir habere göre, ''...Ermeni/Kürt İttifakı, İngiltere
Hariciye Nezareti'nde büyük memnuniyete sebep olmuş; Hariciye Nâzırı Lord Curzon, bu ittifakın her cihetten teşçi, teşvik
ve takviye edilmesi hususunda kat'i talimat vermiştir...''
Varan 4/ Paris'teki
Sulh Konferansı'na Pontus Cemiyeti
adına da bir 'muhtıra' verilmişti: Trabzon
Metropoliti Hrisantos'
la birlikte çalışan; Eski Giresun
Belediye Reisi Kaptan Yorgi 'Paşa' nın oğlu Konstanidis; daha önce, dünyanın
dört bucağından getirttiği Karadeniz' li Rumların iştirakiyle, Marsilya' da bir
Pontus Kongresi toplamıştı; verdiği 'muhtıra' nihai amacı olan Karadeniz Pontus Rum Cumhuriyeti' ni
kurabilmek için, Sulh Konferansı'nın 'yardımını' istiyor.
(Ömer Sami
Coşar, 'İstiklâl Harbi' Gazetesi, 21 Kasım 1919).
Benzerliğin
bu kadarına, 'pes' mi?
Evet, siz de hatırladınız!..
Ya şuna ne buyrulur? O sıralar elde ettiğim bazı
bilgilere dayanarak, ben yazmışım (Bkz. 'Batı'nın Deli Gömleği', Bilgi Yayınevi, 2. basım):
''...yazarı, 'Yunanistan
Stratejik Araştırmalar Enstitüsü' Başkanı Korgeneral Tagaris, İngilizceye
çevirisini Georgios Vurnas adında, bir başka Yunanlı yapmış; Chicago' da,
Armegeddon Yayınevi'nce bastırılmış; ABD' de fisebilullah dağıtılıyor...''
''...asıl
söylenecek söz arkadan geliyor, o da şu: ''...Yunanlıların,
Ermenilerin ve Kürtlerin, 'Şark Meselesi'ni, uluslararası alanda, yeniden,
yoğun bir şekilde ileri sürmeleri, kaçınılmaz bir görevdir. Amaç, -uzun süre
içinde olsa dahi- Türkiye'yi taksim etmek olmalıdır. Bu, Yunanlıların,
Ermenilerin ve Kürtlerin hakkıdır. Tarihi adalet ve Türk vahşetinin milyonlarca
kurbanının kanı, bu hakkın elde edilmesini gerektirmektedir...''
''...Türklerin
yabancılardan zorla aldıkları topraklar üzerinde, söz konusu hakka dayanılarak,
bir Ermenistan, bir Kürdistan ve Doğu Trakya'yı da içine alan bir Küçük Asya
kurulmalıdır...''
General Tagaris, 'taksimatın' haritasını da
yapıvermiş, kitabın kapağında yayımlanan haritada, Türkiye beş bölgeye bölünmüş olarak gösteriliyor: Bunlar İonia,
Pontus, Ermenistan, Kürdistan ve Anadolu yarımadasının orta yerinde ufacık bir
Türkiye! İonia, Trakya'yı, Boğazlar'ı, Kıbrıs'ı ve bütün Ege'yi; Pontus, hemen
hemen bütün Karadeniz kıyılarını; Ermenistan, Kuzeydoğu; Kürdistan ise,
Güneydoğu Anadolu'yu kaplıyor...
Evet, siz de hatırladınız: ünlü Sevres Anlaşması haritası!''
(Dünya, 19
Şubat 1978).
Şüpheniz
mi var?
O zaman sorulacak soru, şu: Washington'da Graham Fuller
ve Prof. Barkey'in,
'uzman'larla tasarladığı dehşetengiz 'senaryo'; Fransız Ulusal Meclisi'nin
aldığı karar; bazı Ermeni ve Kürt grupçuklarının, Beyrut'ta topladıkları
'konferans'; yoksa General Tagaris'in raporundaki, '-uzun sürede olsa
dahi- gerçekleştirilmesi gereken amaç' için atılan, yeni 'adımlar' mıdır?
Şüpheniz
mi var?
ATTİLÂ İLHAN
Söyleşi/Cumhuriyet
15.06.1998