6 Ocak 2017 Cuma

Bu Kadarına 'Pes' mi?


Varan 1/ Washington' da, Prof. Henry Barkey ve Graham Fuller, '30 yıldır, Anadolu' da görev yapmış istihbaratçıları, elçilik görevlilerini, Beyaz Saray' a Türkiye hakkında rapor veren düşünce kuruluşlarının uzmanlarını toplamış'; Türkiye'nin, önümüzdeki yıllarda oluşacak, bir Kürt/radikal İslamcı ittifakıyla, nasıl iç savaşa gideceğinin 'senaryosunu' tasarlıyor.
 (Cumhuriyet, 1 Haziran 1998).

Varan 2/ Hemen hemen aynı günlerde, Fransız Ulusal Meclis'i, 'Türkiye'deki 1915 Ermeni soykırımını açıkça tanıdığını' resmen ilan ediyor. O kadarla kalsa, yine iyi; ya işin, kamuoyuna pek de yansımayan, 'perde arkası'?..

O günlerde (29 Mayıs 1998) burnumuzun dibinde (Beyrut), 'uluslararası' bir 'konferans' toplanmış; konusu son derece ilginç: ''Türk Devleti'nin Bölgedeki Yayılmacı Politikalarının Tehlikeleri'', kimlerin düzenlediğini hiç sormayın, çünkü bir 'ibret': a/ Taşnak yandaşı 'Ermeni Davasını Savunma Komitesi' ; b/ PKK yandaşı 'Sürgündeki Kürt Parlamentosu'. Katılanlar diyeceksiniz: elbette, bu iki 'kuruluşun' temsilcileri; ayrıca, Bulgaristan, Ermenistan, Yunanistan, Lübnan, İran, Suriye, Rusya ve Kıbrıs Rum Yönetimi' nden, 'delegeler'...
(Hürriyet, 31 Mayıs 1998).

Tesadüfün bu kadarına, 'pes' mi?

Şimdi, biraz tarih!

Şimdi, biraz Tarih! 1919 Kasımı'nda, Paris' te, Sulh Konferansı toplantı halindeydi: Clemanceau, Wilson, Lloyd George, vb. Osmanlı Devleti' nin 'kaderini' tayin ediyorlar; Ortadoğu zaten elden çıkmış, verilecek karar, Anadolu' nun kime ait olacağını tespit edecek! İşte o sırada...

Varan 3/ Yıllardır Avrupa' da 'Ermenilik Davası ile uğraşan' Osmanlı Bogos Nubar Paşa, Erivan' daki Ermenistan'ın temsilcisi Ohancaniyan ile mutabık kalarak; Kürtleri temsil iddiasıyla yine Avrupa' da bulunan Osmanlı Şerif Paşa ile bir Ermeni/Kürt ittifakı akdettiklerini açıklıyorlar.

Ertesi gün, Ohancaniyan, Bogos Nubar 'Paşa' ve Şerif 'Paşa', Yüksek Sulh Konseyi'ne birlikte sundukları 'muhtıra' da diyorlar ki:

''...Ermeniler ve Kürtler, benzer emellere ve menfaatlere sahiptir; bu yüzden, Türkiye'den birlikte ayrılmak istiyoruz; 'Bağımsız ve Birleşik Ermenistan' ile 'Bağımsız Kürdistan' gerçekleştikten sonra, 'tek ve büyük bir devletin mandası altında yaşamaları' uygundur; Yüksek Konsey'in belirleyeceği sınırlar taraflarca kabul edilecektir.''

Londra mahreçli bir habere göre, ''...Ermeni/Kürt İttifakı, İngiltere Hariciye Nezareti'nde büyük memnuniyete sebep olmuş; Hariciye Nâzırı Lord Curzon, bu ittifakın her cihetten teşçi, teşvik ve takviye edilmesi hususunda kat'i talimat vermiştir...''

Varan 4/ Paris'teki Sulh Konferansı'na Pontus Cemiyeti adına da bir 'muhtıra' verilmişti: Trabzon Metropoliti Hrisantos' la birlikte çalışan; Eski Giresun Belediye Reisi Kaptan Yorgi 'Paşa' nın oğlu Konstanidis; daha önce, dünyanın dört bucağından getirttiği Karadeniz' li Rumların iştirakiyle, Marsilya' da bir Pontus Kongresi toplamıştı; verdiği 'muhtıra' nihai amacı olan Karadeniz Pontus Rum Cumhuriyeti' ni kurabilmek için, Sulh Konferansı'nın 'yardımını' istiyor.
(Ömer Sami Coşar, 'İstiklâl Harbi' Gazetesi, 21 Kasım 1919).

Benzerliğin bu kadarına, 'pes' mi?

Evet, siz de hatırladınız!..

Ya şuna ne buyrulur? O sıralar elde ettiğim bazı bilgilere dayanarak, ben yazmışım (Bkz. 'Batı'nın Deli Gömleği', Bilgi Yayınevi, 2. basım):

''...yazarı, 'Yunanistan Stratejik Araştırmalar Enstitüsü' Başkanı Korgeneral Tagaris, İngilizceye çevirisini Georgios Vurnas adında, bir başka Yunanlı yapmış; Chicago' da, Armegeddon Yayınevi'nce bastırılmış; ABD' de fisebilullah dağıtılıyor...''

''...asıl söylenecek söz arkadan geliyor, o da şu: ''...Yunanlıların, Ermenilerin ve Kürtlerin, 'Şark Meselesi'ni, uluslararası alanda, yeniden, yoğun bir şekilde ileri sürmeleri, kaçınılmaz bir görevdir. Amaç, -uzun süre içinde olsa dahi- Türkiye'yi taksim etmek olmalıdır. Bu, Yunanlıların, Ermenilerin ve Kürtlerin hakkıdır. Tarihi adalet ve Türk vahşetinin milyonlarca kurbanının kanı, bu hakkın elde edilmesini gerektirmektedir...''

''...Türklerin yabancılardan zorla aldıkları topraklar üzerinde, söz konusu hakka dayanılarak, bir Ermenistan, bir Kürdistan ve Doğu Trakya'yı da içine alan bir Küçük Asya kurulmalıdır...''

General Tagaris, 'taksimatın' haritasını da yapıvermiş, kitabın kapağında yayımlanan haritada, Türkiye beş bölgeye bölünmüş olarak gösteriliyor: Bunlar İonia, Pontus, Ermenistan, Kürdistan ve Anadolu yarımadasının orta yerinde ufacık bir Türkiye! İonia, Trakya'yı, Boğazlar'ı, Kıbrıs'ı ve bütün Ege'yi; Pontus, hemen hemen bütün Karadeniz kıyılarını; Ermenistan, Kuzeydoğu; Kürdistan ise, Güneydoğu Anadolu'yu kaplıyor...
Evet, siz de hatırladınız: ünlü Sevres Anlaşması haritası!''
(Dünya, 19 Şubat 1978).

Şüpheniz mi var?

O zaman sorulacak soru, şu: Washington'da Graham Fuller ve Prof. Barkey'in, 'uzman'larla tasarladığı dehşetengiz 'senaryo'; Fransız Ulusal Meclisi'nin aldığı karar; bazı Ermeni ve Kürt grupçuklarının, Beyrut'ta topladıkları 'konferans'; yoksa General Tagaris'in raporundaki, '-uzun sürede olsa dahi- gerçekleştirilmesi gereken amaç' için atılan, yeni 'adımlar' mıdır?


Şüpheniz mi var? 

ATTİLÂ İLHAN
Söyleşi/Cumhuriyet
15.06.1998