FBI’nın eski görevlilerinden Sibel Edmonds, Türkiye ABD ilişkileriyle ilgili yaptığı değerlendirmede ABD’nin Türkiye ve Rusya yakınlaşmasından rahatsızlık duyduğuna dikkat çekti. Rus Büyükelçi Karlov’un öldürülmesinin Türkiye, Rusya ve İran’ın katılacağı konferansı engellemeye yönelik olabileceğini belirten Edmonds, FETÖ’nün de CIA’dan bağımsız düşünülemeyeceğini söyledi. Edmonds’un açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:
GÜLEN CIA ALTINDA OPERASYONLAR YAPIYOR
Fetullah Gülen 1998 yılında Türkiye’de arandığı dönemde CIA uçağıyla ABD’ye götürüldü. O tarihten bu yana ABD Dışişleri Bakanlığı ve CIA ile işbirliği içinde ve CIA altında operasyonlar yapıyor. Gülen Hareketi ortaokul ve lise çağındaki çocukları Polis Akademisi gibi okullara yerleştirdi. Türkiye çapında polis teşkilatı, akademisi ve benzerleriyle olan bağlantısı sayesinde sınav sorularını ele geçirdi. Bu sayede kendileriyle bağlantılı kişilerin sınavlardan yüksek puanlar alarak Polis Akademisi’ne girmesini sağladılar. Aynı durum mezunlar açısından da geçerli. Sınav sorularını aldıklarından yüksek derecelerle mezun olup emniyet teşkilatında yüksek yerlere geldiler. Hareketin, teşkilattaki oyuncularının rütbeleri çok yükseklerdeydi.
SUİKASTIN ZAMANLAMASI MANİDAR
Karlov suikastının zamanlaması çok kritiktir. Suikastten 24 saat veya daha kısa bir süre sonra Türkiye, Rusya ve İran, Suriye’yi konuşmak amacıyla düzenlenen bir konferansta buluştular. Bu büyük bir olaydı. Bu konferansta elde edilen belli seviyedeki uzlaşı ABD’nin, CIA’nın, İngiltere gibi Batı devletlerinin ve NATO’nun isteklerinin tam tersiydi. Bu güçler Rusya, Türkiye ve İran arasında böyle bir yakınlaşma olmasını istemiyorlar.
Öncelikle Rusya belli bir hedef doğrultusunda Türkiye ile yakınlaşıyor. Rusya Türkiye’nin Suriye konusunda coğrafik, stratejik ve politik açılardan inanılmaz derecede önemli olduğunu anlamış görünüyor. CIA, NATO ve ABD gibi bazı oyuncular bundan mutsuz oluyor. Bu konferansı istemiyorlardı ve engellemek istediler. Suikastın zamanlaması bu yakınlaşmayı çıkarlarına aykırı görenlerin Türkiye ile Rusya arasında bir anlaşmazlık çıkması yönündeki istekleriyle örtüşmektedir. Bunun önemli bölümünü ABD oluşturmaktadır.
ABD VE NATO MAVİ AKIM’I İSTEMİYOR
İkinci olarak Rusya ile Türkiye arasında Mavi Akım projesiyle ilgili anlaşmalar imzalandı. Bu projedeki akım Rusya’dan başlayıp Türkiye üzerinden Güneydoğu Avrupa’ya ulaşacak. Bundan kimlerin memnun olmadığını tahmin edin. Tabii ki NATO ve ABD. Böyle bir anlaşmayı istemiyorlar. Rusya ve Türkiye arasında boru hattı konusunda veya başka şekilde gelişen herhangi bir politik yakınlaşmayı istemiyorlar. Son haftalarda Mavi Akım belli bir ivme kazanmıştı. Bunun üzerine ABD’nin Rusya’ya yönelik açık tehditlerine bakmalısınız. (...) Bir yanda Rusya ve ABD arasında yükselen tansiyonu diğer yanda Türkiye ile Rusya arasında iyi giden ilişkileri görüyorsunuz. Bunların hepsi ABD’yi öfkelendiriyor. ABD’nin hareket tarzı genellikle bu tür tehditleri kendi çıkarları doğrultusunda bükmektir. Bu çıkarlar aynı zamanda Batılı savaş endüstrisinin ve petrol şirketlerinin çıkarlarıdır. ABD bunu kaosa ve iç savaşa neden olarak ya da yukarıda belirtilen türdeki yakınlaşmaları engelleyerek yapar.
Karlov suikastı yüksek tansiyon ve kaotik durumlar doğurabilirdi. Ancak Türkiye ve Rusya yakınlaşmasının geliştiğini görüyoruz. Diğer yandan bundan kim kazanç sağlar. Kim bölgede kaos ister? Kim Türkiye Rusya ilişkilerinde tansiyonun artmasını ister? Öncelikle Erdoğan’ın ve Türkiye’nin böyle bir suikast gerçekleştirmesi için herhangi bir neden yok. Türkiye, İran ve Rusya ile konferans düzenliyor. Rusya ile boru hattı konusunda çok istekli ve heyecanlı. Halep’te yaşananlar da Türk Hükümeti’nin böyle bir suikast düzenlemesi gibi bir sonuç doğurmaz. Peki bunun arkasında kim olabilir? Batı ülkelerinde bilgiye dayanmayan çıkarımlar yapanlar “Evet, bunu Fetullah Gülen yaptı” ya da diğer bir bilgisiz kesim “Bu bir CIA operasyonudur” diyor. Çünkü bu insanlar bu bölgenin tarihini, coğrafyasını, politikasını ve dilini bilmiyorlar. Ayrıca ortada iki farklı oluşumun değil tek bir oluşumun olduğunun farkına varamıyorlar. Fetullah Gülen CIA şemsiyesi altında hareket ediyor. Bu durum 20 yıllık bir ilişkiye ve belgelere dayanan somut bir gerçektir. Bu yüzden ABD, CIA veya FETÖ diyenler ne hakkında konuştuklarını tam olarak bilmiyorlar. Bunların hepsi tek oluşumdur. Şu ana kadar okuduğum, gördüğüm ve edindiğim bilgiler ABD’nin çıkarlarını, CIA’yı, NATO’yu ve kısmen de Fetullah Gülen’i işaret ediyor. Çünkü bu olaydan çıkarı olan başka bir taraf yok.
Aydınlık
Haber Merkezi
23.01.2017