6 Ocak 2017 Cuma

Günümüz ve Geleceği̇n Ana Muharebe Gücü



Hep savaş halindeyiz. Yani dünyanın normal hali savaş. Barış sadece geçici bir durum. Kısa dönemler için geçerli. İnsanlar yaşadıkları bölgelerde savaşı hissetmeseler de savaş her daim bir şekilde kendini gösteriyor. Savaş hali geçici bir durum değil. Devletler bütün varlıklarıyla ya da milli güç unsurlarıyla savaşın içinde. Bir taraftan savaş hazırlıkları yapılırken bir taraftan da bir şekilde bazen küçük çaplı bazen de daha büyük çaplı savaş içinde devletler. Bu bizlere bazen terörizm, bazen fiilen savaşa gönderdiğimiz askerlerimiz olarak yansıyor. Bir başka boyut da savaşı istenilen şiddette tutabilmek için caydırıcılık sağlanmasıdır. Nedir caydırıcılık için gerekli olanlar.

CAYDIRICILIK İÇİN GEREKLİ OLANLAR

Nükleer silahlar, bölgesel hava savunma sistemleri, füze savunma sistemleri, uzun menzilli balistik ve seyir füze sistemleri, siber taarruz ve savunma kabiliyeti, biyolojik ve kimyasal silahlar, uydu ve uydulara yönelik silahlar, elektro manyetik silahlar, deniz altından satha füze atabilen denizaltılar.

Tabii sahip olduğunuz konvansiyonel kuvvetler. Bildiğimiz kara, deniz ve hava kuvvetlerinin nitelik ve niceliği de caydırıcılığınızı etkiler.

Bütün bu sistemlerin çoğunu yapabilme imkan ve kabiliyetiniz de bu caydırıcılığı daha etkin hale getirir.

Ancak yukarıda ifade ettiklerimin dışında iki önemli konu var ki caydırıcılığınızı inanılmaz ölçüde artıracaktır. Nedir bunlar? Birincisi halkınızın direnme yeteneği ve bunun için örgütlenmesi. İkincisi ise savunmanızın başlayacağı yerlerde (ki bu yerler genelde yabancı ülkelerdedir) muhalefeti ya da size müzahir olan grupları örgütleyecek, eğitecek ve zamanı geldiğinde harekete geçirecek bir sistem. Peki nasıl bir örgütlenme ya da örgüt gerekiyor bunları yapmak için?

ÖZEL KUVVETLER

Söz konusu sistem için Özel Kuvvetlere ihtiyacımız var. Tabii MİT tarafından hem istihbari anlamda hem de operasyonel anlamda desteklenen bir özel kuvvetlerden bahsediyorum. Özel Kuvvetler kendi insan gücümüz içinden seçeceğimiz çok yetenekli ve çok iyi eğitilmiş, görev yapacağı ülke ve bölgenin lisanını, geleneklerini bilen adeta onlardan biri olan kişilerden oluşacaktır. Ana görevlerinden birincisi, Türk milletini örgütleyerek açık ve/veya örtülü işgale karşı koyacak bir halk gücü oluşturmaktır. İkinci ana görevi ise yabancı ülkelerdeki bize müzahir grupları eğitmek, örgütlemek ve gerektiğinde onlara liderlik ederek savaşmaktır. Tabii ki kendisine verilen ve özel yetenek isteyen diğer özel görevleri de yerine getirecektir. Günümüzde ve gelecekte caydırıcılık sağlamanın, kullanıldığı zaman da etkili olmanın en önemli unsuru Özel Kuvvetler ve onu destekleyen istihbarat örgütüdür (Operasyonel gücü dahil). Özel Kuvvetler Komutanlığı tamamen kendi insan gücümüze dayalı, özel olarak eğitilmiş ve bütün silahlardan daha etkili bir güçtür. Türkiye’nin savunması için çok önemli, tamamlayıcı olmaktan çok ana savunma unsuru olarak ele alınacak bir seçenektir.

HALKA DAYALI SAVUNMA VE ÖRGÜTLENME

Türkiye mevcut savunma sistemini yeniden gözden geçirmeli, özel kuvvetleri iki görevi de yapacak şekilde örgütleyerek ve gücünü daha da artırarak savunmamızın ana ve caydırıcı unsurlarından biri haline getirmelidir. Özel Kuvvetlerin birinci görevi halkı örgütlemek ve eğitmek ve savaş durumunda da silahlandıracak tedbirleri almak suretiyle Türkiye’nin savunma gücünü ve caydırıcılığını artırmak, ikinci görevi yabancı ülkelerdeki Türkiye’ye müzahir unsurları örgütleyerek, eğiterek ve silahlandırarak gerektiği zaman harekete geçirmektir. Böyle bir savunma konsepti Türkiye’nin caydırıcılık gücünü artıracak, konvansiyonel güçlerin daha etkili olarak kullanılmasını sağlayacaktır.

PLANLAMA, HAZIRLIK VE KOORDİNASYON

Bütün bu ifade ettiklerim için MSB’nin koordinatörlüğünde başta TSK olmak üzere devletin bütün kurumlarında planlama ve hazırlık yapılmalı ve bu yapı bir an önce faaliyete geçirilmelidir. Yeni savunma konsepti nasıl olmalı, hangi hazırlık ve çalışmalara ihtiyaç var, bundan sonraki yazılarımda belirtmeye çalışacağım. Gelecekteki gelişmeler bize özel kuvvetlerin geleceğin muharebe sahasında ana unsurlardan biri belki de en önemlisi olacağını işaret ediyor. Geçmişin savaşlarından ders almak önemlidir. Ancak hiçbir yeni savaş geçmişteki gelişmelere göre önlem alınarak başlamamış ya da kazanılmamıştır. Her yeni savaşın ayrı bir konsepti ve yeni vasıtaları vardır. Geleceğin savaşlarının kesintisiz devam edeceği düşünüldüğünde özel kuvvetler gelecek savaşların yeni ve belki de en önemli vasıtasıdır. Stratejik bir güçtür. En az nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlar kadar kritik ve stratejiktir.

İsmail Hakkı PEKİN
Aydınlık/26.12.2016