19 Ocak 2017 Perşembe

Nefes Kesen Operasyonun Perde Arkası

REINA saldırganı Abdulgadir Masharipov’un sağ olarak yakalandığı operasyonun nefes kesici bir hikâyesi var. Reina saldırısından sonra bir süre ilerleme sağlanamıyor. Ta ki, teröristin Reina’da kılık değiştirmek için çıkardığı montun cebinden çıkan SIM karttaki bir numaraya ulaşana kadar. O numaradan teröristin eşine ulaşılıyor. Eşi, kocasının Reina baskınından sonra bir kadınla birlikte eve gelerek 4 yaşındaki çocuğunu yanına alıp çıktığını ve bir daha irtibat kurmadığını anlatıyor. Reina saldırganının eşi, “Kocamın telefonunun şarjı bitmişti. Benim telefonumdan konuştu” deyince, hemen o numara tespit ediliyor. O numaradan Hatay’daki DAEŞ militanına ulaşılıyor. Zaten teröristin paniklemesine ve İstanbul’daki isimle ilişkiye geçmesine bu olay neden oluyor. 

SERİ HALİNDE 8 HAT ALMIŞ

Bu arada teröristin Bayrampaşa’daki bir GSM bürosundan seri halinde 8 hat aldığı belirleniyor. Bu numaraların büyük çoğunluğu ‘patates hat’ çıkıyor. Teröristin eşi, evlerine gidip gelen ve irtibat halinde oldukları 7-8 kişinin kod ismini veriyor. Bu isimlere yönelik operasyonlar, Reina saldırganının etrafındaki halkanın daralmasına neden oluyor. Hatay’da iki, İzmir’de ise bir DAEŞ militanı gözaltına alınıyor. Bunların DAEŞ militanlarının kaçışlarını organize eden isimler olduğu belirleniyor. Terörist, yakalandığı Esenyurt’taki siteye 3 gün önce bir gece yarısı geliyor. Ev, kadınlardan birinin üzerine kiralanmış. Mısır uyruklu Tene Trare ise Reina saldırganı ve çocukla birlikte eve 3 gün önce gelmiş. Daha önce o evde kalmıyor. Ama çok ilginç bir hikâyesi var.

Teröristin yakalandığı gün evden 8 telefon görüşmesi yapılıyor. Bunun 6’sını kadınlar yapıyor. Kadınlar teröristin kaçışının organize edilmesine katkı sağlıyor. Kadınlar, Çanakkale üzerinden İzmir’e gidişi organize ediyor. Abdulgadir Masharipov’un kaçışı için gönderilen 197 bin dolar iki parti halinde geliyor. Büyük bölümü bir Ortadoğu ülkesinden, küçük bir miktarı ise bir Avrupa ülkesinden. Paralar, banka yoluyla değil, Senegal ve Somali uyruklu kadınlar üzerine farklı yollardan gönderiliyor.

Reina saldırganının Esenyurt’taki siteye taşındığı tespit edilince, seyyar bir dinleme istasyonu kuruluyor. Beş dil bilen terörist konuştuğu kişilerin uyruğu neyse, konuşmasını o dilde yapıyor. O nedenle dinleme yapan ekibe, Arapça, Rusça, Çince ve Özbekçe bilen görevliler alınıyor. Terörist son günkü iki konuşmasını Arapça yapıyor. Teröristin telefonları birkaç gün boyunca dinleniyor. MİT bu süre zarfında polise hem istihbarat hem teknik destek sağlıyor. Teröristin bağlantıları çözülüp, alınan bilgiler ışığında DAEŞ’in iki hücresi çökertiliyor. Etrafındaki çemberin daraldığını hisseden terörist, en son konuşmayı İzmir’deki DAEŞ militanıyla yapıyor. Masharipov’un, “Tamam geliyorum” sözleri üzerine, teröristin kaçmaya hazırlandığı tespit edilip, operasyonun düğmesine basılıyor.

MISIRLI KADIN SEVGİLİSİ

Ardından eve baskın düzenleniyor. Üç günlük izleme ve telefonların dinlenilmesi sırasında evde bombanın olmadığı, canlı bomba eyleminin yapılmayacağı anlaşılıyor. Şimdi gelelim Mısırlı kadın ile evden çıkan Iraklı erkeğe. Iraklı militan, Reina saldırganı ile birlikte Suriye’ye kaçmaya hazırlanan DAEŞ militanı. Peki hangi yolla kaçacaklardı? Şaşırtmak için İstanbul’dan karayolu ile Çanakkale’ye, oradan İzmir’e, İzmir’den ise Hatay üzerinden Suriye’ye geçmeyi planlamışlar.

Mısırlı kadının rolü ne? Mısırlı kadının, Reina saldırganının sevgilisi olduğu üzerinde duruluyor. Teröristin eşinin bazı bilgileri paylaşmasında da bu duygunun etkili olduğu düşünülüyor. Terörist, Reina saldırısından sonra Mısırlı kadınla eve gelip, oğlunu alarak çıkmış ve eşiyle bir daha irtibat kurmamış.

Abdülkadir SELVİ
Hürriyet/19.01.2017