Hükümetin Y-Anayasa ve başkanlık sistemini başka ülkelerin yönetim biçimleri ile kıyaslamanın ve bunun üzerinden eleştiri getirmenin yanlışlığına dikkat çekmiştik. Özellikle Altı Ok ve Mustafa Kemal ile temelde sorunlu olan bazı “CHP” vekillerin Erdoğan’ın Esad veya Kaddafi’ye özendiği yönünde verdikleri örneklerin sakatlığı ve sakıncalarının altını çizmiştik. Dünyada yığınla örnek varken neden özellikle ABD ve Batı'nın hedefinde olan Esad ve Kaddafi’nin seçildiğini sorgulamıştık
İTİBARSIZLAŞTIRMA KAMPANYASI
Ayrıca Yılmaz Özdil’in, Nikaragua’da ABD’nin destek verdiği Somoza ailesi diktatörlüğünü Daniel Ortega liderliğindeki sol Sandinista hareketinin 1979’da devirdiği ve iktidara gelen “diktatör” Daniel Ortega’nın demokratik seçimi kabul ettiği ve hatta iki dönem iktidarı ABD tarafından desteklenen kuvvetlere bıraktığını ardından yeniden çoğunluğun desteği ile seçildiğini öğrenmesi gerekir.
Aynı mahfillerin itibarsızlaştırma kampanyalarına maruz kalan rahmetli Chavez ve ülkesine benzer bir saldırının Yılmaz Özdil’in kaleminden çıkması manidardır. Konu hakkında gazetemiz için çok kıymetli ve öğretici bir yazı kaleme alan Sevgili Özgür Uyanık kardeşimizin makalesini kısaltarak köşemde tekrar yayınlıyoruz;
“Özdil'in Sözcü'deki "Al Sana Başkanlık" yazısı tipik bir Amerikan sağcısının cahil propaganda sınırlarını aşmıyor. Özdil'in Venezuela hakkındaki tüm iddiaları Miami Herald gibi karşı devrimci Küba mafyasının gazetelerinden alınmadır. Özdil Venezuela hakkında hiçbir şey bilmiyor. Bu ülke hakkındaki gerçekleri Anglosakson Amerikancadan okuyor.
KENDİNE ÖZGÜ BAŞKANLIK
Özdil'in Venezuela'daki Başkanlık olgusuyla Erdoğan'ın projesini aynı kefeye koyması tamamen saçmadır. Bu ülkede ve genel olarak tüm Amerika kıtasında Başkanlık sistemi iki asır önceki koşullarda ortaya çıkmıştırAmerika kıtasında her ülkenin kendine özgü bir başkanlık sistemi vardır.
Venezuela'ya başkanlık sistemini getiren "Comandante" Chávez değildir. Chávez'in yaptığı şey Venezuela'yı tarihinde ilk kez milli ve egemen bir ulus-devlet haline getirmesidir ki bu ABD'nin asla kabul etmediği şeydir. Özdil'in bilgi sınırları Venezuela'daki Başkanlık sistemini anlamaktan çok uzaktır.
CİDDİYETSİZ RAKAMLAR
Özdil'in yazısında verdiği rakamlar da ciddiyetsizdir. Örneğin petrolün varil fiyatını petrol rezerviyle çarpıp Venezuela nüfusuna bölmesi kadar mantıksız bir çözümlemeye zor rastlanır. Bu Arktika'da buzul altındaki balık sayısının Karaköy'de balıkçı tezgahındaki fiyatla çarpılıp Eskimo nüfusuna bölünmesi kadar saçmadır. Ayrıca ne petrolün varil fiyatı ne de ülkeden kaçan insan sayısı gibi rakamlar gerçeği yansıtmamaktadır.
Özdil'in Venezuela'daki seçim sisteminin dünyanın en kesin ve gerçek sonucu verdiğini ABD tarafından bile kabul edildiğinden haberi yok. Venezuela'da Avrupa patentli ve sadece parmak iziyle çalışan makinalarda oy kullanılmaktadır. Seçmenler elektronik yolla oyunu kullanırken sadece kendi adına basılmış tek örneği olan bir zarfa da oyunu koyarak makinaya atmaktadır. Seçim sonucu bu iki oyun sağlaması yoluyla ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle ABD’ci sağ muhalefet bile seçim sonucuna itiraz edememiştir. Özdil hiç kimsenin söyleyemediği yalanlar icat edeceğine teknoloji hayranı AKP yönetiminin neden Venezuela’ya benzer bir elektronik sistemi Türkiye’ye getirmediğini sorgulamalıdır. Protestocuların üzerine ateş açıldığı da yalandır. Tam tersine sağcı paramiliter çeteler ülkede terör estirmiştir. Onlarca yurttaş bu çetelerin saldırılarında hayatını yitirmiştir. Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi’nin bir milletvekili evinde karısıyla beraber bu çeteler tarafından katledilmiştir.
KİM BU LOPEZ?
Özdil’in “hapsedilen Harvard mezunu muhalefet lideri” diye bahsettiği kişi Leopolde Lopez’dir. Leopolde Lopez 2002 yılında Başkan Chávez’e yapılan ABD destekli darbenin ortaklarındandır. O sırada Chacao Valisi olan Lopez, Küba büyükelçiliğini kuşatmış ve elçilik çalışanlarının katletme emrini vermiştir. Lopez, 2014 Şubatında Ukrayna’daki Turuncu Devrimle eş zamanlı gerçekleşen bir ayaklanmanın başındadır. Bu ayaklanmayı yapan örgütün Ukrayna’daki Nazi ağıyla birlikte çalıştığı defalarca kanıtlanmıştır. Lopez, ABD’ci Venezuela sağının en radikal faşist unsurlarını temsil etmektedir. Ayaklanma girişimi sırasında 43 sivili bu örgüt katletmiştir.
ABD OPERASYONU
Başkan Maduro’nun sağ cephenin elindeki meclis tarafından Başkanlıktan azledilme girişimi ise ABD’nin Latin Amerika’daki halkçı-milli yönetimlere karşı yürüttüğü operasyonun bir parçasıdır. ABD 2009’da Paraguay’ın solcu başkanı Fernando Lugo’yu ve geçen yıl da Brezilya devlet başkanı Dilma Roussef’i bu biçimde devirmiştir. Obama Doktrini olarak adlandırdığımız bu yeni tip darbe modeli mahkemeler ve meclis eliyle yürütülmektedir. Fakat bu plan Venezuela’da özellikle Bolivarcı Silahlı Kuvvetlerin kararlı duruşuyla yenilgiye uğratılmıştır. Maduro’nun ABD planıyla devrilemediğine üzülmek emperyalizme hayranlıktan daha öte bir “duygusal” bağ kurmayı gerektirir.”
Özdil’in Venezuela üzerine yazdıkları ne hakikate ne de insanlığa hizmet ediyor. Bu yaklaşımın Türkiye’de bir “Hayır” cephesi oluşmasına hiçbir yardımı olmaz.
Not: Tesadüf şu ki Yılmaz Özdil'in bu yazıya kaleme aldığı gün, onun savunduğu sağ çetelerin gazeteci Ricardo Durán'ı katledilişinin yıldönümüydü. Kuşkusuz Özdil'in haber kaynakları ona bundan da bahsetmemiştir.”
Mehmet YUVA
Aydınlık/26.01.2017