Korku, panik, kargaşa, gelecek kaygısı, terör, zam, enflasyon, işsizlik, gerginlik, huzursuzluk yani yaşamın her köşesini adeta esir alan, yani herkese her fırsatta adeta kan kusturan “kaos” biter mi bu ülkede?..
Kaosun etkisini hissettirmediği, korku yaratmadığı, “kaos”tan nemalananların zırvalamadığı, velhasıl “kaos” sözcüğünün geçmediği tek saniye var mı ki bu topraklarda?..
Ne yazık ki yok!.. Ne yazık ki yıllardır “kaos içinde yaşıyor bu ülke ve ne şaşırtıcıdır ki, kimileri neye sığınırlarsa sığınsınlar kaos bitmeyecek bu memlekette...
Sözün özü şudur; Bu dünyada insanlar en çok “kaos”tan çeker ve en güvenilmeyecek zavallıların başında da “kaos” tüccarları gelir...
Yani, hem kaos çıkartıp hem de bundan yararlanmaya kalkan zavallılar, aynı zamanda huzurun da geleceğin de ezeli düşmanlarıdır!..
Örneğin; bilerek yangın çıkarttıktan sonra, ‘söndürmezseniz hepiniz yanarsınız’ diye ahkam kesen ve bu yüzden de kendilerini neredeyse “kahraman kurtarıcı” gibi pazarlamaya çalışan gafil ahmaklara karşı her zaman teyakkuzda olmak yaşamsaldır...
Onlara yaşamın hiçbir alanında sakın ola güvenmeyin vesselam!.. Çünkü bu kafalar her kaosun, her ihanetin ve her yıkımın ardında olmaktan hiçbir zaman çekinmezler...
Tek derdi vardır onların; Yeter ki koltuk gitmesin, yeter ki güç elde olsun ve yeter ki onları besleyip büyüten rant olabildiğince devam etsin...
TERÖRÜ HORTLATANLAR KİM?..
Yukarıdaki saptamalar dünyanın her köşesinde, yaşamın her alanında etkisini sürdürüyor olabilir ama biz, iyisi mi insanların adeta “kaos”la tehdit edildiği ülkemize gelelim;
Son aylarda ısrarla dile getirilen “ya kaos ya başkanlık” rezaleti Anayasayı yıkmayı hedefleyen referandum beklentisiyle birlikte farklı versiyonlarla yeniden gündemde...
Baksanıza; “Başkanlık gelmezse terör bitmez” diyecek kadar geçmişi unutanlar ve bu yüzden de acayip biçimde şaşıranlar var...
Oysa bu ülkeyi yıllardır toplumsal, siyasal ve ekonomik kaosun cenderesinde inletenler bellidir... Anımsatalım o zaman buhranın o derin ve sarsıcı köklerini;
Devleti teröre teslim eden “Açılım” oyunu başlatılmasaydı bu ülkede en azından güvenlik, huzur ve barış açısından kara ve kanlı bir “kaos” olmayacaktı...
Oslo görüşmeleriyle ayyuka çıkan işbirlikçilik ve ihanet dayatılmasaydı, yoğun operasyonlar nedeniyle neredeyse tükenme aşamasına gelen PKK kentleri işgal edemeyecekti...
Kandil-İmralı, Ankara-Oslo hattında “açılım” adı altında yürütülen teslimiyet planı uygulamasaydı, PKK Diyarbakır, Mardin ve Hakkari gibi kentlerin merkezinde silahlı olarak gövde gösterisi yapamayacaktı...
DEVLETİ VURAN KAOS!..
Kaosun gerekçeleri ve figüranları bitti mi, ne yazık ki bitmedi;
Terörle mücadelede gaflet ve ihanet politikaları uygulanmasaydı bu ülkede son 18 ay içinde en az 800 güvenlik görevlisi şehit edilemeyecek ve bombalı saldırılarda yüzlerce yurttaş yaşamını yitirmeyecekti...
Yani AKP iktidarı valilere “operasyon yapmayın” talimatı vermeseydi, PKK Güneydoğu kentlerinin sokaklarında bırakın “hendek” kazmayı, adım atacak cesareti bile bulamayacaktı…
İşlerine gelince kendilerini “demokrat” diye pazarlayan kadınlı-erkekli yandaş kalemşorlar “İmralı, Öcalan ve PKK”ya “demokrasi” nağmeleri arasında“ açılım” güzellemeleri yapmasalardı terör bu ülkeye sözde “barış” kılığında kan kusturamayacaktı...
Peki; kaosun tek nedeni PKK’dan kaynaklanan sorunlar mı?.. Ne yazık ki değil, ne yazık ki dahası da var...
Skandal Suriye politikası sınırları delik deşik etmeseydi ve güvenlik sorunları büyümeseydi IŞİD Türkiye içinde yüzlerce hücre oluşturamayacak, intihar saldırılarıyla yüzlerce masumu katledemeyecekti...
Ve en vahimi de FETÖ, AKP döneminde “ne istedirler de vermedik” işbirlikçiliğiyle palazlandırılmasaydı, mürit-militanlar devleti ele geçirmek için darbeye kalkışamayacak ve sokaklar kan gölüne dönmeyecekti...
Yani AKP’sinden yandaş medyasına, işbirlikçilerinden iktidar rantiyesine kadar “ya kaos ya başkanlık” teranesinin propagandasını yapanlar yok mu, başkanlık dayatmasına gerekçe olan “kaos”u her alanda zaten kendileri çıkartmışlardı...
İRAN'DAN DA BETER!..
Sözün özüne gelince... Gelecek geçmişten bellidir zaten, “başkanlık” planı kaosu falan yok edemez bu ülkede...
Çünkü bizzat kaosun yaratıcıları ve sahipleri işbaşındayken, bu memleket sosyo-ekonomik sıkıntılardan, politik ve diplomatik skandallardan, güvenlik kargaşasından kurtulamaz zaten...
İşte bu yüzden referandumda “evet” çıkarsa sosyal yaşamın, siyasetin, eğitimin, ekonominin ve güvenliğin her köşesinde her an pusuda olan kaos daha da derinleşecek, bugünkü manzaradan çok daha vahim bir tablo ortaya çıkacak;
Kimse kendini kandırmasın, referandumda “Evet” çıkarsa terör bitmeyecek... IŞİD memleketi tehditten vazgeçmeyecek, FETÖ tehlikesi azalmayacak...
Sandıktan “Evet” çıkarsa milletin adeta kanını emen zamlar durmayacak, dolar düşmeyecek, piyasalar canlanmayacak, ithalat-ihracat şahlanmayacak...
Millet kazayla “Evet” derse, tarım canlanmayacak, 300 binden fazla yurttaşı işsiz bırakan turizm çöküntüsü sona ermeyecek, ekonomi ayağa kalkmayacak, istikrar gelmeyecek...
Ve en önemlisi, cumhuriyeti yıkmak için yıllardır kurbağa teorisini uygulayanların laik cumhuriyet üzerindeki hesapları bitmeyecek, tavizler yeni tavizleri tetikleyecek, sonunda Anayasa’nın değişmez maddeleri de zorlanacak ve bu ülke ne yazık ki İran’dan da beter olacak...
Mehmet FARAÇ
Aydınlık/28.01.2017