Suriye ve Lübnan’ı Manda sistemi (legal işgal) statüsüyle kontrol eden Fransa’yı temsilen ‘Yönetici Vali’ sıfatını taşıyan Aguste Henri Ponsot, 14 Mayıs 1930’da, Suriye ve Lübnan için, “Fransa’nın mutlak ulvi çıkarlarını temsil eden 116 maddelik “Suriye Devleti Anayasasını” ilan eder. 17 Nisan 1946’da, silahlı ve siyasi çetin bir mücadele sonucu “bağımsızlığını” kazanan Suriye, 1973’e kadar, 115.ci maddesi hariç, 1930 anayasasının temel maddeleri ile yönetilir. 115.ci madde Fransa’nın Suriye üzerindeki egemenliğini kabul ve anayasayı rafa kaldırma hakkını tanımaktaydı.
Suriye, 1946’dan günümüze kadar, ister parlamento tarafından gizli oylama ile ister halk referandumu yöntemiyle olsun yarı başkanlık veya mutlak başkanlık parlamento sistemi ile yönetildi. 1973’te kabul edilen 156 maddelik Suriye anayasasının omurgasını oluşturan prensipler, 2012’de BAAS’ın mutlak tahakkümünü düzenleyen 8'nci maddenin lağva edilmesi dışında, günümüze kadar Suriye’yi idare etti. Fransız, Amerikan, Sovyet Rusya, Türk ve Arap devrimlerinden esinlendi. Suriye anayasaları, laik ve İslami tarihin olumlu ve olumsuz tecrübeleri nazari dikkate alınarak ve ahengi gözetilerek yazıldı.
Başkan müslüman ve hem ana hem de baba tarafından Suriyeli olmak zorundadır. Görev süresi 7 senedir. Başkan hükümet üyelerini atar veya görevden alır. Silahlı kuvvetler, Milli Güvenlik Meclisi ve istihbarat birimlerinin başkomutanıdır. Anayasa mahkemesi üyelerini, ABD’de olduğu gibi, başkan atar. Kanun teklifini Başkan veya Halk Meclisi yapabilir. Ancak son merhalede parlamentonun 3/2 lik onayını almak zorundadır.
Başkan KHK çıkartabilir. Ancak KHK’lar anayasanın temel ilkelerine uygun olmak zorundadır. Parlamentoyu lağv etme hakkı vardır. Ancak hemen yeni seçim tarihi belirlemek zorundadır. Buna mukabil parlamento da başkanı görevden alabilir ve yargılayabilir. Başkan adayları, ister partili ister partisiz, parlamento üyelerinin en az 35 üyesinin desteği ile önerilir. Halk Meclisi, Başbakan ve Bakanlar parlamentoya çalışmaları hakkında bilgi ve hesap vermekle mükelleftir.
250 üyelik parlamentonun yarısından bir fazlası işçi ve köylülerden veya işçi sendikaları ve Köylü Birlikleri temsilcilerinden oluşmak zorundadır. Partiler veya bağımsız adaylar bu yasayı dikkate alarak aday listelerini belirler. Seçimler dört yılda bir yapılır. Suriye söz konusu ise, her konuda olduğu gibi, Dünyayı ikiye bölen son seçim, savaş koşullarında 7 Mayıs 2014’te yapıldı.
İKİ BLOK YARIŞTI
8 siyasi parti iki blok halinde yarıştı. Milli (Vatanperver) İlerici Cephesi (Arap Sosyalist ve Yeniden Diriliş Partisi (BAAS), Sosyalist Birlikçiler Partisi, Suriye Komünist Partisi (Halit Bektaş Grubu), Suriye Komünist Partisi (Yusuf Faysal Grubu), Vatan Ahdi Partisi, Sosyalist Arap Birliği Partisi) toplamda 168 koltuk ve Değişim ve Özgürlük İçin Halk Cephesi (Suriye Milli Toplumsal Partisi, Halk İradesi Partisi) 5 koltuk kazandı.
Bağımsızlar 77 koltuk ile Suriye Halk Meclisinde ikinci büyük grubu teşkil ettiler. Yapılan seçim sonucunda, Suriye tarihinde ilk kez bir kadın aday Deyr El-Zor Milletvekili Hediye Halef Abbas en çok oyu alarak Parlamento Başkanı oldu. Suriye parlamento tarihinde ilk kez bağımsız milletvekili Kafkas kökenli Necdet Anzur (Uluslararası şöhreti olan Sinema yönetmeni) Parlamento Başkanı Yardımcısı makamına seçildi.
İster özel sektöre daha çok ağırlık veren “kapitalist ekonomi” ister ‘işçi, köylü, memur ve küçük esnaf’ haklarını ön planda tutan planlı “sosyalist ekonomi” ister “karma ekonomi” modelini benimsemiş olsun, takriben tüm devlet başkanları döneminde Suriye, “Arap Birliği, Filistin davası, Cumhuriyet, Hürriyet, Eşitlik ve Adalet” mefhumunu toplumsal terbiye olarak telkin etti.
İKİSİ ARASINDAKİ TEMEL FARK
İki Anayasa ve iki Başkanlık sistemi;
Beri tarafta; 1946’dan beri 70 senedir yönünü Asya’ya dönmüş, egemenliğini korumak için sonuna kadar uluslararası dengelere oynayan, Doğu ile stratejik ittifaklar kurmuş, ABD ve Batı ile dengeli ilişkiler kurmaya çalışan, eğitim ve siyasi terbiyesi ile “sol ve laik” kulvarda yol alan, ama “sağın ve muhafazakârlığın” kök saldığı, Mayıs 2012’de halk referandumu ile kabul edilen yeni Suriye anayasasına binaen ‘devlet ve toplum’ üzerindeki BAAS tahakkümünü yasal olarak ortadan kaldıran, anti- Emperyalist, anti-Siyonist ve anti-Vahhabist ana prensipleri benimsemiş çok partili güçlü ve renkli bir parlamento, laik merkezi üniter devlet ve muktedir bir Başkan arzulayan Suriye Arap Cumhuriyeti.
Bu tarafta; 1946’dan beri 70 senedir yönünü Avrupa’ya dönmüş ama Batı ile Doğu terazisinde bir o kefeye bir bu kefeye atlayan ama dengeyi henüz bir türlü sağlayamayan, Batı ile stratejik ittifaklar kurmuş, başta Rusya Doğu Bloku ile dengeli ilişkiler kurmak isteyen, eğitim ve siyasi terbiyesi ile “sağ ve dinci” kulvarda yol alan ama “laik kuvvetler ve solun” etkisi ve ağırlığının kök saldığı, yeni anayasa ve başkanlık sistemi ile 2016’da AKP’yi devlet ve toplum üzerinde tahakküm kılmasını amaç edinen, Emperyalizm, Siyonizm ve Vahhabizm ile ilgili konularda muğlak ve dengesiz, elleri bağlı bir parlamento ve sıfatı müşevveş bir devlet ve Başkanlık sistemi tablosu arz eden bir Türkiye Cumhuriyeti.
Kıssadan hisse görünen o ki asıl mesele yönetildiğimiz sistemin isminden ziyade cismidir. Vicdanı mı cüzdanı mı gözettiğidir. Ama en önemlisi de Emperyalizm, Siyonizm ve Vahhabizm ile ne derece aşna-fişne ve ne ölçüde mesafeli olduğudur. Gerisi laf-ı güzaf ve demokrasi, diktatörlük, Parlamento, Padişahlık, nispi veya mutlak Başkanlık ninnisi ve hilesidir.
Mehmet YUVA
Aydınlık/15.01.2017