7 Nisan 2016 Perşembe

PKK eylemlerini artıracak!

Em. Amerikan Büyükelçisi Jeffrey Aydınlık’a konuştu: ‘Terör, şu ana kadar şahit olduklarınızdan çok daha kötü bir noktaya gelecek diye düşünüyorum... PKK’nın patlak verdiği 1983 yılında -o sıralar Türkiye’nin Güneydoğusundaydım- bizzat şahit olduklarımdan günümüze kadar yaşananların çok çok ötesinde kötü şeyler olacak.’




James Franklin Jeffrey, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi. 2008-2010 yıllarında, Ergenekon-Balyoz operasyonlarının ilk dalgaları sırasında Büyükelçiydi. Jeffrey ile Ankara’daki terör saldırılarını ve Washington’un PKK ve PYD’ye yaklaşımını konuştuk. 

Jeffrey, değişik dönemlerde dört kez Türkiye görevinde bulunmuş ve özellikle Kürt meselesinde uzmanlaşmış, bizzat sahada yer almış. Eleştirel duruşuna rağmen, Amerikan yönetimiyle yakın ilişkisi devam ediyor. Büyükelçi Jeffrey aynı zamanda ABD için dış politika üreten CFR’nin kıdemli üyesi. Büyükelçi telefonla yaptığımız söyleşimizde kullandığı ifadelerde, Türk-Amerikan ilişkilerini gerecek yaklaşımdan kaçınmaya çalıştı ancak PKK’ya karşı yürütülen operasyonlar konusundaki tepkisini de ifade etmekten geri durmadı.

‘MEVCUT DURUM DEVAM EDECEK’

| Ankara’daki terör saldırıları Türkiye’nin Suriye ve PKK’ya yönelik siyasetlerini yakın bir gelecekte nasıl etkileyecek?

Her şeyden önce, şu anki varsayım Türkiye’nin PKK’ya karşı bir savaş içinde olduğu yönünde. Aynı zamanda IŞİD ile de bir çatışma yaşıyor. Türk hükümetine göre saldırıları PKK’nın düzenlediği görülüyor ancak IŞİD de -geçtiğimiz yıl dört kez yaptığı gibi- saldırılar düzenleyebilir. PKK da birkaç ağır saldırı düzenledi, buna geçtiğimiz ay Ankara’da yapılan saldırı dâhil...

Yani genel olarak bakacak olursak, köklü bir politika değişikliği olacağını öngörmüyorum. Türk hükümeti PKK’yı tamamen mağlup edemez. PKK da tabii Türk hükümetini, herhangi bir siyasetini değiştirmesi yönünde zorlayamaz. Yani mevcut durumun devam edeceğini düşünüyorum...

| Peki, Türkiye, PYD’ye karşı Suriye’ye müdahale etmeye karar verirse, ABD’nin tavrı ne olur?

Nereye ve hangi koşullarda müdahale ettiğine bağlı... Ancak böylesine bir şeyin pek de gidişata uygun bir hamle olduğunu düşünmüyorum. Çünkü tam da şu anda, en azından bazı Rus uçakların çekilmesiyle, PYD, cephe boyunca fazla bir harekette bulunmuyor... Türkiye’nin desteklediği Suriye direnişine yönelik mevcut ikmal yollarının PYD tarafından kesilmesi ihtimali yok. Türkiye açısından böyle bir riskin olmadığını düşünüyorum. PYD böyle bir hamle yapsaydı, Türkiye müdahale ederdi. Washington açısından da bu sorun olmazdı. Ancak, Türkler bütün güney sınırı boyunca -Rakka’nın kuzeyinde bulunan PYD güçleri dâhil- bütün PYD’ye karşı büyük çaplı bir saldırı başlatsalardı, Amerika Birleşik Devletleri endişelenirdi.

PKK’NIN MESAJI

| Ankara’daki bu saldırıların sebebi nedir? Sizce Türkiye’ye nasıl bir mesaj veriliyor?

Saldırıyı yapan PKK ise, mesajın özü şudur; “siz tırmandırırsanız, biz de tırmandırırız...” Ve bu çok önemli çünkü PKK son dönemde bu kitlesel bombalarla Başkenti hedef aldı. Bu PKK için alışılmadık bir saldırı biçimidir, normalde Türk ordusunu hedef alırlar. Geçen ay Ankara’da Türk ordusuna saldırı düzenlemişlerdi. Ancak bu sefer -eğer PKK yaptıysa- halka (sivillere) saldırdılar. Türkiye’nin şu an karşı karşıya kaldığı büyük tehlike, PKK’nın turizm bölgelerine yönelecek olmasıdır...

‘PKK OPERASYONLARI TÜRKİYE İÇİN BİR TRAJEDİ’

| Peki, Türkiye’nin PKK’ya karşı yürüttüğü operasyonlarla ilgili Washington’un duruşu nedir? Sizin kişisel değerlendirmeniz nedir?

Bunun Türkiye için yalnızca bir trajedi olduğunu düşünüyorum. PKK ile müzakereler yapma yönünde çabalar vardı ancak şimdiki durum -bir dereceye kadar- Haziran seçimlerindeki kötü sonuçlara dayanıyor. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK ile şiddeti tırmandırmanın kendisine yardımcı olabileceğine karar verdi. Kasım seçimlerinde de yardımcı olduğu ortaya çıktı. Ama sonuç olarak şimdi Türk toplumunun büyük bir bölümüyle büyük bir çatışma içerisindesin ve bu durum gerçekten daha da tırmanabilir, vaziyet son derece tehlikeli...

| Türk toplumunun bir bölümü derken, yalnızca Kürtleri mi kastediyorsunuz, yoksa buna Türkler de dâhil mi?

Yani kastettiğim aslında tüm Kürt toplumu değil. PKK, Kürt toplumunun yalnızca bir bölümünü temsil ediyor. Ama mesele şu; artık toplumun bu bölümüyle, merkezi hükümet arasında giderek tırmanan bir savaş var ve bu son derece kötü bir durum...

ÖCALAN İLE GÖRÜŞMELER BAŞLAMALI

| Peki, Washington Kürt meselesinde çözümü nasıl görüyor?

Çözüm müzakerelere dönmek ve Türk hükümetinin 2012 yılından itibaren devam ettirdiği yolda ilerlemektir...

| “Barış süreci”, “Kürt Açılımı” için bir umut olduğunu düşünüyor musunuz?

Erdoğan için birincil hedef ömür boyu başkan olabilmektir. Bunu da yeni bir Anayasa ile başarabilir. Bu PKK ile yeni müzakereler yoluyla elde edilebilecekse, bunun gereğini yapacaktır... Ancak sürekli çatışma gerektiriyorsa, bu yolu izleyecektir...

| Peki, Erdoğan, Kürt meselesine siyasi bir çözüm getirme yetisine sahip mi?

Ooo kesinlikle, kesin... O harika bir siyasi taktisyen. Tabii ki yapabilir. Ama bunu istemesi lazım...

‘DAHA ŞİDDETLİ OLACAK’

| Türkiye’de Kürt ve Türk halkı arasında herhangi bir gerginlik ya da iç savaş tehlikesi görüyor musunuz?

O kadar kötü bir dereceye geleceğini tahmin etmiyorum ama şu ana kadar şahit olduğunuz her şeyden çok daha kötü bir noktaya geleceğini düşünüyorum... PKK’nın patlak verdiği 1983 yılında bizzat şahit olduğum dönemden -o sıralar Türkiye’nin Güneydoğusundaydım- günümüze kadar yaşananların çok çok ötesinde kötü şeyler olacak ama hayır, iç savaş olmayacak...

‘RUSYA’NIN GERİ ÇEKİLMESİ TAKTİKSEL’

| Putin, Rus askerlerinin Suriye’den çekileceğini ilan etti. Bu hamleyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunu daha önceden de gördük. Buna Gürcistan’da şahit oldum, Ukrayna’da şahit oldum. Öncelikle, silahlı kuvvetlerinden ne kadarının çekileceğini ve bunun ne ölçüde olacağını bekleyip görmek lazım... Esad’ın müzakerelerde daha esnek olabilmesi için baskı oluşturmak amacıyla yapılmış bir taktiksel hareket midir? Yoksa kalıcı bir geri çekilme mi söz konusu? Bunun taktiksel bir geri çekilme olduğundan şüpheleniyorum. Bazı askerler, en azından 800 ila 1000 arası askeri Suriye’de kalmaya devam edecek.

| Türkiye geçen aylarda YPG/PYD ile ilgili endişelerini resmi ağızlardan açıkladı ancak ABD Dışişleri sözcüsü, önceden yapıldığı gibi diplomatik bir dilden kaçındı ve Washington’un YPG/PYD’yi müttefiki olarak gördüğünü açık bir şekilde ifade etti...

(Kararlı bir ifadeyle) YPG/PYD, Amerika Birleşik Devletleri’nin IŞİD’e karşı müttefikidir. YPG/PYD, ülkenin kuzey batısında, Halep civarında, bizim de desteklediğimiz bazı gruplara karşı yürüttüğü saldırılarda ABD’nin müttefiki değildir. Ama Türkiye iki durumda da YPG/PYD’nin bir terör örgütü olduğu yönünde Amerika Birleşik Devletleri’ni ikna edebilmiş değil. ABD, PKK’nın bir terör örgütü olduğu konusunda ikna oldu...

| Ama Türkiye, ABD’nin PYD ile ısrarlı bir şekilde işbirliği yapmaya devam ettiğini düşünüyor. Washington’un Ankara’nın hassasiyetlerine karşı tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tekrar ediyorum, Washington’un Suriye’de IŞİD’e karşı savaşında müttefike ihtiyacı var. Bu müttefik de PYD/YPG’dir. Eğer Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri’ne, Türkiye’deki saldırıları PKK’nın değil de, PYD/YPG’nin yaptığını gösterebilirse, ABD büyük olasılıkla konumunu değiştirir. Ama Türkiye bunu yapmadı. Türkiye, PYD/YPG ile PKK arasındaki bağlantıları gösterdi, bunu da anlıyoruz ama sonuç olarak ikisi farklı örgütler...

Suriye’deki hedefimizin yüzde 75’i IŞİD’

| Obama Yönetiminin görev süresi sona ermeden önce, ABD’nin Suriye’de varmak istediği hedefler nelerdir?

Birincisi, IŞİD’i yenmek. Her şeyin ötesinde en önemlisi budur. Obama yönetiminin hedeflerinin dörtte üçü budur. Geriye kalan hedef ise, çatışmaların son bulmasıdır... Ve siyasi süreç yani mümkünse Cumhurbaşkanı Esad yönetiminden daha iyi bir hükümet oluşturmak. Bu açıdan ABD Türkiye ile birliktedir. Ama mesele önceliklerdir, ABD için önce IŞİD geliyor, sonrasında Suriye’de daha iyi bir yönetim ve barış tesis etmek. Türkiye için ise öncelikli olan ikincisi, bu açık...

Şafak TERZİ
Aydınlık / 19- 20.03.2016

JEFFREY KİMDİR?

2008-2010 yılları arası Ankara Büyükelçiliği yapan James Jeffrey, Türkiye’deki görevine başlamadan hemen önce, 5 Kasım 2007 tarihinde dönemin ABD Başkanı Bush ile dönemin Başbakanı Erdoğan arasında gerçekleşen Oval Ofis görüşmesi ve mutabakatının şekillendirilmesinde önemli katkılarda bulundu. Bu görüşmenin ardından oluşturulan yapılanmada en üst düzey sivil Amerikalı yetkili olarak doğrudan ABD Başkanı’na bağlı çalıştı. Jeffrey, Wikileaks belgelerinde de, Türk generalleri hakkında Washington’a gönderdiği gizli kriptolarıyla adından söz ettirmişti. Jeffrey, 12 Kasım 2015 tarihli Aydınlık’ta, “Bu askeri yetkililere karşı gerçek delillerin kullanılmadığının ve bu suçlamaların merkezinde amatörce tahrif edilmiş sahte belgelerin olduğunun son derece farkındaydık” ifadelerini kullanmıştı. 2010-2012 yıllarında ABD’nin Bağdat Büyükelçisi oldu. Eski ABD Başkanı George Bush’un Ulusal Güvenlik Danışmanı’ydı. Türkiye, Irak ve İran uzmanı olarak bilinen ve Ankara’ya dört kez tayin olan Jeffrey, Türkiye’yi çok yakından tanıyan bir diplomat. Türkiye’de Büyükelçi olmadan önce 80’li yıllarda Adana ve Ankara’da askeri-siyasi müsteşar olarak görev yaptı. Jeffrey, 1985-1987 yılları arasında Adana Konsolosluğu yaptı. Jeffrey, 1 Ağustos 2007 tarihinde de Başkan Bush tarafından Ulusal Güvenlik Konseyi Danışman Yardımcılığı’na getirilmişti.



AYDINLIK YORUM

Türk milletine tehdit sökmez

James Jeffrey, üst düzey bir CIA’cı olarak tanınır. Amerikalılar, her zaman olmasa da özellikle kızgınlarsa çok açık konuşurlar. Mr. Jeffrey, aktif görevde değil gibi görünse de onun üstlendiği görevleri yürütenlerin, ölene kadar uzmanlaştıkları konuda çalışmaya devam ettikleri bilinir.

Mr. Jeffrey, PKK’dan FETÖ’ye ve Y-CHP liderliğine kadar uzanan cephenin dillendirdiği politikaların asıl sahibini ele veriyor: “PKK ile müzakere masasına dönülmezse, PKK şiddeti artırırmış”, “PKK operasyonları Türkiye için bir trajediymiş.”

Mr. Jeffrey, Türkiye’de bazı kesimlerce sıklıkla dile getirilen bir görüşü belirtiyor ve PKK’ya yönelik operasyonları Tayyip Erdoğan’ın Başkanlık hesabına bağlıyor. Stratejik piyonları PKK/PYD’ye de kol kanat geren Mr. Jeffrey’nin açıklamalarını Kürt kökenli yurttaşlarımızı da ateşe atmayı hedefleyen bir siyasetin sonucu olarak okuyoruz.

Yıllarca diplomatik görevler üstlenmiş birisi, hele Türkiye’yi de yakından tanıyan bir Amerikan görevlisi olarak Mr. Jeffrey, ABD-Türkiye ilişkilerinde hep en hassas konuyu oluşturan, son dönemde ise iki ülke arasındaki ilişkilerde bir kırılma noktası haline gelen PKK hakkında yaptığı değerlendirmelerin “dışarıdan bir gözlemcinin tespitleri” gibi okunmayacağını kesin olarak bilir.

Ama Mr. Jeffrey’e son sözümüz; Kürt’ü, Türk’ü tekmil Türk milleti, ABD’nin planlarını stratejik piyonu PKK ile birlikte hendeklere gömecek birikime de kararlılığa da sahiptir.