Em. Amerikan Büyükelçisi
Jeffrey Aydınlık’a konuştu: ‘Terör, şu ana kadar şahit olduklarınızdan çok daha
kötü bir noktaya gelecek diye düşünüyorum... PKK’nın patlak verdiği 1983
yılında -o sıralar Türkiye’nin Güneydoğusundaydım- bizzat şahit olduklarımdan günümüze
kadar yaşananların çok çok ötesinde kötü şeyler olacak.’
James Franklin Jeffrey, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi. 2008-2010 yıllarında, Ergenekon-Balyoz operasyonlarının ilk dalgaları
sırasında Büyükelçiydi. Jeffrey ile Ankara’daki terör
saldırılarını ve Washington’un PKK ve PYD’ye yaklaşımını konuştuk.
Jeffrey, değişik dönemlerde dört kez Türkiye görevinde bulunmuş ve özellikle
Kürt meselesinde uzmanlaşmış, bizzat sahada yer almış. Eleştirel duruşuna rağmen, Amerikan yönetimiyle yakın ilişkisi
devam ediyor. Büyükelçi Jeffrey aynı zamanda ABD için dış politika üreten CFR’nin kıdemli
üyesi. Büyükelçi telefonla yaptığımız söyleşimizde kullandığı
ifadelerde, Türk-Amerikan ilişkilerini gerecek yaklaşımdan kaçınmaya çalıştı
ancak PKK’ya karşı yürütülen operasyonlar konusundaki tepkisini de ifade
etmekten geri durmadı.
‘MEVCUT DURUM DEVAM EDECEK’
‘MEVCUT DURUM DEVAM EDECEK’
|
Ankara’daki terör saldırıları Türkiye’nin Suriye ve PKK’ya yönelik
siyasetlerini yakın bir gelecekte nasıl etkileyecek?
Her şeyden
önce, şu anki varsayım Türkiye’nin PKK’ya karşı bir savaş içinde olduğu
yönünde. Aynı zamanda IŞİD ile de bir çatışma yaşıyor. Türk hükümetine göre
saldırıları PKK’nın düzenlediği görülüyor ancak IŞİD de -geçtiğimiz yıl dört kez
yaptığı gibi- saldırılar düzenleyebilir.
PKK da birkaç ağır saldırı düzenledi, buna geçtiğimiz ay Ankara’da yapılan
saldırı dâhil...
Yani genel
olarak bakacak olursak, köklü bir politika değişikliği olacağını öngörmüyorum. Türk hükümeti PKK’yı tamamen mağlup edemez. PKK da tabii Türk hükümetini, herhangi bir siyasetini değiştirmesi
yönünde zorlayamaz. Yani mevcut durumun devam
edeceğini düşünüyorum...
| Peki,
Türkiye, PYD’ye karşı Suriye’ye müdahale etmeye karar verirse, ABD’nin tavrı ne
olur?
Nereye ve
hangi koşullarda müdahale ettiğine bağlı... Ancak böylesine bir şeyin pek de
gidişata uygun bir hamle olduğunu düşünmüyorum. Çünkü tam da şu anda, en
azından bazı Rus uçakların çekilmesiyle, PYD, cephe boyunca fazla bir harekette
bulunmuyor... Türkiye’nin desteklediği Suriye direnişine yönelik mevcut ikmal
yollarının PYD tarafından kesilmesi ihtimali yok. Türkiye açısından böyle bir
riskin olmadığını düşünüyorum. PYD böyle bir hamle yapsaydı, Türkiye müdahale
ederdi. Washington açısından da bu sorun olmazdı. Ancak, Türkler
bütün güney sınırı boyunca -Rakka’nın kuzeyinde bulunan PYD güçleri dâhil-
bütün PYD’ye karşı büyük çaplı bir saldırı başlatsalardı, Amerika Birleşik
Devletleri endişelenirdi.
PKK’NIN
MESAJI
|
Ankara’daki bu saldırıların sebebi nedir? Sizce Türkiye’ye nasıl bir mesaj
veriliyor?
Saldırıyı yapan PKK ise,
mesajın özü şudur; “siz tırmandırırsanız, biz de tırmandırırız...” Ve bu çok önemli çünkü PKK son dönemde bu kitlesel bombalarla
Başkenti hedef aldı. Bu PKK için alışılmadık bir saldırı biçimidir, normalde
Türk ordusunu hedef alırlar. Geçen ay Ankara’da Türk ordusuna saldırı
düzenlemişlerdi. Ancak bu sefer -eğer PKK yaptıysa- halka (sivillere)
saldırdılar. Türkiye’nin şu an karşı karşıya kaldığı büyük
tehlike, PKK’nın turizm bölgelerine yönelecek olmasıdır...
‘PKK
OPERASYONLARI TÜRKİYE İÇİN BİR TRAJEDİ’
| Peki,
Türkiye’nin PKK’ya karşı yürüttüğü operasyonlarla ilgili Washington’un duruşu
nedir? Sizin kişisel değerlendirmeniz nedir?
Bunun Türkiye için yalnızca bir trajedi olduğunu düşünüyorum. PKK ile müzakereler yapma yönünde çabalar vardı ancak şimdiki
durum -bir dereceye kadar- Haziran seçimlerindeki kötü sonuçlara dayanıyor. Ve
Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK ile şiddeti tırmandırmanın kendisine yardımcı
olabileceğine karar verdi. Kasım seçimlerinde de yardımcı olduğu ortaya çıktı.
Ama sonuç olarak şimdi Türk toplumunun büyük bir bölümüyle büyük
bir çatışma içerisindesin ve bu durum gerçekten daha da tırmanabilir, vaziyet
son derece tehlikeli...
| Türk
toplumunun bir bölümü derken, yalnızca Kürtleri mi kastediyorsunuz, yoksa buna
Türkler de dâhil mi?
Yani kastettiğim aslında
tüm Kürt toplumu değil. PKK, Kürt toplumunun yalnızca bir bölümünü temsil
ediyor. Ama mesele şu; artık toplumun bu bölümüyle, merkezi hükümet arasında
giderek tırmanan bir savaş var ve bu son derece kötü bir durum...
ÖCALAN
İLE GÖRÜŞMELER BAŞLAMALI
| Peki,
Washington Kürt meselesinde çözümü nasıl görüyor?
Çözüm müzakerelere dönmek ve Türk hükümetinin 2012 yılından itibaren devam ettirdiği yolda ilerlemektir...
| “Barış
süreci”, “Kürt Açılımı” için bir umut olduğunu düşünüyor musunuz?
Erdoğan için
birincil hedef ömür boyu başkan olabilmektir. Bunu da yeni bir Anayasa ile
başarabilir. Bu PKK ile yeni müzakereler yoluyla elde edilebilecekse, bunun
gereğini yapacaktır... Ancak sürekli çatışma gerektiriyorsa, bu yolu
izleyecektir...
| Peki,
Erdoğan, Kürt meselesine siyasi bir çözüm getirme yetisine sahip mi?
Ooo
kesinlikle, kesin... O harika bir siyasi taktisyen. Tabii ki yapabilir. Ama
bunu istemesi lazım...
‘DAHA
ŞİDDETLİ OLACAK’
|
Türkiye’de Kürt ve Türk halkı arasında herhangi bir gerginlik ya da iç savaş
tehlikesi görüyor musunuz?
O kadar kötü
bir dereceye geleceğini tahmin etmiyorum ama şu ana kadar şahit olduğunuz her
şeyden çok daha kötü bir noktaya geleceğini düşünüyorum... PKK’nın patlak
verdiği 1983 yılında bizzat şahit olduğum dönemden -o sıralar Türkiye’nin
Güneydoğusundaydım- günümüze kadar
yaşananların çok çok ötesinde kötü şeyler olacak ama hayır, iç savaş
olmayacak...
‘RUSYA’NIN
GERİ ÇEKİLMESİ TAKTİKSEL’
| Putin,
Rus askerlerinin Suriye’den çekileceğini ilan etti. Bu hamleyi nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Bunu daha
önceden de gördük. Buna Gürcistan’da şahit oldum, Ukrayna’da şahit oldum.
Öncelikle, silahlı kuvvetlerinden ne kadarının çekileceğini ve bunun ne ölçüde
olacağını bekleyip görmek lazım... Esad’ın müzakerelerde daha esnek olabilmesi
için baskı oluşturmak amacıyla yapılmış bir taktiksel hareket midir? Yoksa
kalıcı bir geri çekilme mi söz konusu? Bunun taktiksel bir geri çekilme
olduğundan şüpheleniyorum. Bazı askerler, en azından 800 ila 1000
arası askeri Suriye’de kalmaya devam edecek.
| Türkiye
geçen aylarda YPG/PYD ile ilgili endişelerini resmi ağızlardan açıkladı ancak
ABD Dışişleri sözcüsü, önceden yapıldığı gibi diplomatik bir dilden kaçındı ve
Washington’un YPG/PYD’yi müttefiki olarak gördüğünü açık bir şekilde ifade
etti...
(Kararlı bir
ifadeyle) YPG/PYD, Amerika Birleşik Devletleri’nin IŞİD’e karşı
müttefikidir. YPG/PYD, ülkenin kuzey batısında, Halep civarında,
bizim de desteklediğimiz bazı gruplara karşı yürüttüğü saldırılarda ABD’nin
müttefiki değildir. Ama Türkiye iki durumda da
YPG/PYD’nin bir terör örgütü olduğu yönünde Amerika Birleşik Devletleri’ni ikna
edebilmiş değil. ABD, PKK’nın bir terör örgütü olduğu konusunda ikna
oldu...
| Ama
Türkiye, ABD’nin PYD ile ısrarlı bir şekilde işbirliği yapmaya devam ettiğini
düşünüyor. Washington’un Ankara’nın hassasiyetlerine karşı tutumunu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Tekrar
ediyorum, Washington’un Suriye’de IŞİD’e karşı savaşında müttefike
ihtiyacı var. Bu müttefik de PYD/YPG’dir. Eğer Türkiye, Amerika
Birleşik Devletleri’ne, Türkiye’deki saldırıları PKK’nın değil de, PYD/YPG’nin
yaptığını gösterebilirse, ABD büyük olasılıkla konumunu değiştirir. Ama Türkiye
bunu yapmadı. Türkiye, PYD/YPG ile PKK arasındaki bağlantıları
gösterdi, bunu da anlıyoruz ama sonuç olarak ikisi farklı örgütler...
Suriye’deki
hedefimizin yüzde 75’i IŞİD’
| Obama
Yönetiminin görev süresi sona ermeden önce, ABD’nin Suriye’de varmak istediği
hedefler nelerdir?
Birincisi,
IŞİD’i yenmek. Her şeyin ötesinde en önemlisi budur. Obama yönetiminin
hedeflerinin dörtte üçü budur. Geriye kalan hedef ise, çatışmaların son
bulmasıdır... Ve siyasi süreç yani mümkünse Cumhurbaşkanı Esad
yönetiminden daha iyi bir hükümet oluşturmak. Bu açıdan ABD Türkiye ile
birliktedir. Ama mesele önceliklerdir, ABD için önce IŞİD geliyor,
sonrasında Suriye’de daha iyi bir yönetim ve barış tesis etmek. Türkiye için
ise öncelikli olan ikincisi, bu açık...
Şafak TERZİ
Aydınlık / 19- 20.03.2016
JEFFREY
KİMDİR?
2008-2010 yılları arası Ankara Büyükelçiliği yapan James Jeffrey, Türkiye’deki görevine
başlamadan hemen önce, 5 Kasım 2007 tarihinde dönemin ABD Başkanı Bush ile
dönemin Başbakanı Erdoğan arasında gerçekleşen Oval Ofis görüşmesi ve
mutabakatının şekillendirilmesinde önemli katkılarda bulundu. Bu görüşmenin ardından
oluşturulan yapılanmada en üst düzey sivil Amerikalı yetkili olarak doğrudan
ABD Başkanı’na bağlı çalıştı. Jeffrey, Wikileaks belgelerinde de, Türk generalleri hakkında
Washington’a gönderdiği gizli kriptolarıyla adından söz ettirmişti. Jeffrey, 12 Kasım 2015
tarihli Aydınlık’ta, “Bu askeri yetkililere karşı gerçek delillerin
kullanılmadığının ve bu suçlamaların merkezinde amatörce tahrif edilmiş sahte
belgelerin olduğunun son derece farkındaydık” ifadelerini kullanmıştı. 2010-2012 yıllarında ABD’nin
Bağdat Büyükelçisi oldu. Eski ABD Başkanı George Bush’un Ulusal Güvenlik Danışmanı’ydı. Türkiye, Irak ve
İran uzmanı olarak bilinen ve Ankara’ya dört kez tayin olan Jeffrey, Türkiye’yi
çok yakından tanıyan bir diplomat. Türkiye’de Büyükelçi olmadan önce 80’li yıllarda Adana ve
Ankara’da askeri-siyasi müsteşar olarak görev yaptı. Jeffrey, 1985-1987 yılları arasında Adana Konsolosluğu yaptı. Jeffrey, 1
Ağustos 2007 tarihinde de Başkan Bush tarafından Ulusal Güvenlik Konseyi
Danışman Yardımcılığı’na getirilmişti.
AYDINLIK
YORUM
Türk
milletine tehdit sökmez
James
Jeffrey, üst düzey bir CIA’cı olarak tanınır. Amerikalılar, her zaman olmasa da
özellikle kızgınlarsa çok açık konuşurlar. Mr. Jeffrey, aktif görevde değil gibi görünse
de onun üstlendiği görevleri yürütenlerin, ölene kadar uzmanlaştıkları konuda
çalışmaya devam ettikleri bilinir.
Mr. Jeffrey, PKK’dan FETÖ’ye ve Y-CHP liderliğine kadar uzanan cephenin dillendirdiği politikaların asıl sahibini ele veriyor: “PKK ile müzakere masasına dönülmezse, PKK şiddeti artırırmış”, “PKK operasyonları Türkiye için bir trajediymiş.”
Mr.
Jeffrey, Türkiye’de bazı kesimlerce sıklıkla dile getirilen bir görüşü
belirtiyor ve PKK’ya yönelik operasyonları Tayyip Erdoğan’ın Başkanlık hesabına
bağlıyor. Stratejik piyonları PKK/PYD’ye de kol kanat geren Mr. Jeffrey’nin
açıklamalarını Kürt kökenli yurttaşlarımızı da ateşe atmayı hedefleyen bir
siyasetin sonucu olarak okuyoruz.
Yıllarca
diplomatik görevler üstlenmiş birisi, hele Türkiye’yi de yakından tanıyan bir
Amerikan görevlisi olarak Mr. Jeffrey, ABD-Türkiye ilişkilerinde hep en hassas konuyu
oluşturan, son dönemde ise iki ülke arasındaki ilişkilerde bir kırılma noktası
haline gelen PKK hakkında yaptığı değerlendirmelerin “dışarıdan bir gözlemcinin
tespitleri” gibi okunmayacağını kesin olarak bilir.
Ama Mr. Jeffrey’e son sözümüz; Kürt’ü, Türk’ü tekmil Türk milleti, ABD’nin planlarını stratejik piyonu PKK ile birlikte hendeklere gömecek birikime de kararlılığa da sahiptir.