23 Nisan 2016 Cumartesi

Sömürgeci Devletin Talimatları


Avrupa Birliği’nin Türkiye Raporları hakkında, birkaç satır okumuş, birkaç kelam dinlemiş olabilirsiniz. Ama muhtemeldir ki, çoğunuz okumadınız tamamını. Özel bir ilginiz yoksa okumamış olmamız da normaldir. Her rapor kitap gibidir. Örneğin son rapor 98 sayfa.

İşte bu AB, Türkiye hakkında 1998’den beri her yıl rapor yayınlıyor. Ara dönem raporlarını saymaz isek, yıllık raporlarının sayısı 18’dir.

Raporların adı “Türkiye Düzenli İlerleme Raporu”.

Neyin ilerlemesi?

Hani bizim hükümet sözcüleri, “Avrupa Birliği modernitedir, demokrasidir, insan haklarıdır” diye seneler boyu milletimize ninni söylemiş, “demokrasi abidesi” dedikleri yere girmek için Türk devletini bile ortadan kaldırmayı göze almışlardı ya, işte o AB’nin komiserleri, kapıda durmuş, her yerimizi mıncıklayarak arıyor, bünyemizin kendilerine uygun olup olmadığına bakıyorlar bu raporlarda.

Bize anlatılan böyle...

Oysa bakıyoruz raporlara, aramaktan, hatta mıncıklamaktan da öte bir durum söz konusu.

Burunlarını sokmadıkları, talimat vermedikleri konu yok gibidir. Tek tek isim vererek fabrikalarımızı sattırıp kapattırmaktan, sendikaların toplu sözleşmesine, emekli edileceklerin sayısından, emeklilik yaşının yükseltilmesine, emekli maaş miktarına, “Kıbrıs’tan Türk askeri derhal geri çekilsin” buyurganlığından, Denktaş’a hakaret etmeye, “PKK ile masaya oturacaksınız” talimatından, “yerel yönetimler yasası derhal çıkarılsın” demeye, eğitimin pazara çıkarılmasından laikliğin askıya alınmasına ve daha sayamayacağım yüzlerce konu hakkında emir, emir, emir... Adına “rapor” demişler.

AB raporlarının hemen hepsini okudum. Okurken Türk vatandaşı olarak kendimden utandım, yerin dibine girdim. Sömürge valisinin, yüksek perdeden, hatta azarlayan talimatları idi bunlar. Buram buram, bütün varlıkları ile cumhuriyet devletinin yıkılması amacı...

Hele bir “Ulusal Program” rezaleti var ki, nasıl anlatılır bilmem. 2001, 2003 ve 2008 yıllarında, karşılıklı emir tekrarı niteliğindeki on binlerce sayfalık taahhütnamedir bunlar. Üstelik bir Allah kulu milletvekilinin bile okuma şansı olmadan, parmak kaldırılarak Meclis kararı haline getirildiler.

Peki, bu küstah talimatları alan hükümetler ne mi yapıyor?

Oturup, ince ince cevap yazıyorlar. Öyle cevaplar ki, yerin dibine giresiniz gelir. Bir Türk hükümeti, nasıl olur da yabancı bir devletin karşısında bu derece küçülür diye yüreğinize hançer saplanır sanki.

Gelelim AB emperyalizminin son sömürge emirlerine...

AB hazretleri, enerji sektöründeki satışlardan memnun olmuş. “Enerji sektörünün daha fazla serbestleştirilmesi gibi yapısal reformlar açısından bazı ilerlemeler kaydedilmiştir” diyor.

Ama yetmemiş. Diyor ki, “Mal, hizmet ve işgücü piyasalarının daha iyi bir şekilde işlemesi için bu tür reformların hızlandırılması gerekmektedir.”

Bu kadar da değil. “Hükümet piyasaya müdahale ediyor” diyor. Özelleştirmelerin yavaşlamasından ötürü de azarlıyor. “Özelleştirme çalışmaları yavaşlamış ve hükümet kilit sektörlerde fiyat belirleme mekanizmasına müdahale etmeye devam ettiğinden fiyat liberalizasyonu bakımından daha fazla ilerleme kaydedilmemiştir” diyor.

Bekledikleri ilerleme ise emperyalist tekellerin doludizgin cirit atabilmesi.

“Üretim ve hizmet sektörlerinde serbestleştirmeyi daha da hızlandıracaksınız” diyor.

Şu küstahlığı dikkatle okuyalım: “Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun, temel işlevlerin bağımsızlığının sağlandığı rekabetçi ve şeffaf bir piyasa için koşulların oluşturulması bakımından AB müktesebatına uyumlu değildir. Lisanslama, demiryolu araçlarının tescili ve emniyet gibi konulardaki ikincil mevzuat hâlâ mevcut değildir ve özel sektöre etkin bir açılımı engellemektedir. Demiryollarından sorumlu kurum olan TCDD, hâlâ ilgili Kanun’un gerektirdiği şekilde ayrıştırılmamıştır.”

“Demiryollarını niye parçalayıp satmadınız hala” diye azarlıyor açıkça.

Son cümleyi işçilere ayıralım: “Kamu sektöründe daha esnek çalışma koşulları oluşturulması için kısmi tedbirler alınmıştır.” İşçiyi köleleştirme uygulamalarından ötürü “aferin” diyor hükümete.

***
“Başımızda hükümet var, oy verdik yönetiyor” diye düşünen saftirikler, okusunlar bu raporları. 

Mehmet AKKAYA
Aydınlık / 21.04.2016