PKK liderlerinden Cemil Bayık BBC’ye önemli itiraflarda bulunmuş ve, “ ABD dâhil koalisyon güçleriyle direkt temas halindeyiz” demiş. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, “hiç kimse bu yalana inanmayacak. Bu tür iddialar daha önce de gündeme geldi. Ancak ülkeler tarafından reddedildi. Biz ülkelerin açıklamalarını esas alıyoruz” demiş. Bayık’ın açıklamalarına ABD’den henüz bir tekzip gelmedi.
Ancak varsayalım ki, ABD bu açıklamaları kabul etmedi. ABD askeri ve siyasi en üst düzey yetkililerden YPG ile işbirliği yaptıklarını Kalın’ın kulaklarını sağır edercesine itiraf etmediler mi? Öyle ise, Kalın’a göre YPG, PKK’nın kendisi değil midir? O halde Kalın veya Cumhurbaşkanlığı başdanışmanlığına getirilen ve “PKK’nın amacı devlet kurmak” diyen İlknur Çevik, “PKK terör örgütüdür ama YPG müttefikimizdir” anlayışını sergileyen ABD’nin gerçek niyetine sürekli hüccet (gerekçe) üreterek neyi örtbas etmek isterler? Güneşin balçıkla sıvanmayacağını bilmezler mi?
ÇAVUŞOĞLU GÜVENLİ BÖLGE PEŞİNDE
Birleşik Arap Emirlikleri ziyareti sırasında Dış İşlerinden sorumlu Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye - Suriye sınırına ABD’nin çok namlulu füze sistemi HIMARS’ın yerleştirilmesi konusunda Washington’la anlaşmaya varıldığını, füze bataryalarının Mayıs ayında Türkiye’ye gelmiş olacağını söyledi. Çavuşoğlu, yeni silahların bölgeye sevk edilmesinin ardından Suriye’nin kuzeyinde Ankara’nın görmek istediği güvenli bölgenin kendiliğinden oluşacağını ümit ediyor. DAEŞ’i YPG’nin dostu ABD’nin füzeleri ile temizleyecek. Çavuşoğlu ve zihniyeti bölgeyi YPG’nin müttefiki ABD’nin füzeleri ile koruyacak. Delikli fıçı misali.
SÜSLÜMAN’IN DIŞ POLTİKASI
Süslüman hükümetimizin dış politikası da süslü. Türkiye ülke olalı bu derece biçare ve iktidarsız bir dış politika yaşamadı. Yaşadık ve gördük. Davutoğlu, Çavuşoğlu, Sinirlioğlu ve oğullar sülalesinin derin ve stratejik vizyonları sayesinde, “bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete, yol dediğin yol gibi ulaşmalı bir yere, biz dön baba dönelim geliyoruz aynı yere” misaliyiz. PKK ve emsali örgütlerin ciddi bir dış destek gördüğü onlarca belge ve itiraf ile tescil edilmiş. Kendi itiraflarıyla, Osman Öcalan, Yaşar Kaya ve daha birçok ismin İsrail ile direkt görüştükleri ve irtibat halinde oldukları sır değil. Başta ABD, Rusya, Batı devletleri ve Türkiye dâhil bölge ülkelerin istihbarat ve siyasi kurumları ile irtibat halinde olduklarını ortaya koyan birçok veri var.
“Bunun bir taşeronluk ve hizmet sözleşmesi olmadığını, halkımızın kurtuluşu mücadelesi ve devlet kurma sürecinde bu tür alış verişlerin gayet normal, şeytanla bile işbirliği yapılabilir” diyecek bir zihniyete muhatap kalabilirsiniz. “Emperyalizme karşı mücadelede emperyalizmle de işbirliği yapılabilir, hülasası Emperyalist ABD ve Siyonist İsrail’e karşı CIA ve MOSSAD ile işbirliği yapılabilir” türü dahi teorilerle karşılaşabilirsiniz.
HIMAR ARAPÇA’DA ‘EŞEK’ DEMEKTİR
Ülkemizin sultasını yöneten süslümanlarımızdan, “DAEŞ neyse PKK-YPG odur” ifadesini sıklıkla telaffuz ederler. Ancak, “YPG DAEŞ’e karşı savaşımızda en önemli müttefik, o bizim sahadaki en etkili kara gücümüz, DAEŞ ile YPG aynı kefede tutulamaz, YPG’ye ek 250 ABD askeri gönderiyoruz” diyen ABD ile DAEŞ’e karşı ortak mücadele hezeyanları içinde olurlar. Yetinmezler, YPG dostu ve müttefiki ABD’den hayalimizdeki bölünmüş Suriye’yi ikame etmek için HIMARS füzesi alacaklarını ve Suriye sınırına yerleştireceklerini ayaklarına, boyunlarına ve bellerine zil takarak güle oynaya açıklarlar.
HIMAR Arapçada eşek demektir. Sittin cehennemden devşirilen zebaniler Suriye işini beceremedi görevimiz tehlike yetkisini zavallı eşeklere havale etmek zorunda kalmış olabilirler. Vardır bir hikmeti. Türleri tükenme tahdidi yaşayan Münafık Solak Kardeşler ve Münafık Müslüman Kardeşler dâhiler müzesinin en gözde mekânında korunmalı. Bunların sahip oldukları retorik ders olarak okutulmalı.
Mehmet YUVA
Aydınlık/28.04.2016