13 Mayıs 2016 Cuma

Şeytan Üçgeninde Kilis


100 bin nüfuslu Kilis kendi nüfusundan daha çok Suriyeli barındırıyor. Resmi rakamlara binaen ilde 120 bin Suriyeli yaşıyor. İli bir AKP’li Belediye Başkanı yönetiyor. Ocak ayından düne kadar Kilis’e 49 roket mermisi isabet etmiş. 6’sı Suriyeli 11’i Türk vatandaşı toplam 17 kişi yaşamını yitirmiş. 58 kişi yaralanmış. Çok sayıda ev, işyeri, araç ve kamu kurumu ve alanı tahrip olmuş. Özellikle Kilis, Antep ve Hatay’da, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) mensupları ve onlarla birlikte hareket edenlerle eski ismiyle IŞİD yeni namıyla İslam Devleti (İD) karşılıklı ithamlar ve “kâfir”, “katli vacip” fetvalarıyla birçok cinayet işlendi. Muhalif gazeteciler Antep, Kilis sokaklarında gündüz vakti infaz edildi. Suriyeli iş adamları fidye için rehin alınıyor. Mart ayında, Öncüpınar Gümrük Sahası’ndan ticari amaçla yük taşıyan ve yükünü indirdikten sonra Türkiye’ye giriş yapan bir Türk TIR’ın dorsesinde 9 adet hücum yeleği içerisinde TNT kalıplı bomba düzeneği bulundu. Kilis ve Antep amme deyimle y-Texas.

Sınıra sıfır noktada yer alan Kilis, Suriye-Türkiye-Suriye arasında mekik dokuyan birçok örgüt yetkilisi ve militanına ev sahipliği yapıyor. Kalabalık ve yoksul Suriyeli nüfus barındırdığı için örgütlere militan devşirmek için uygun bir imkân sunuyor. Kilis, Antep ve Hatay bu örgütler için önemli ticaret merkezleri. Uyuşturucu, silah ve militan kaçakçılığının gözde ve nadir mekânları.

Suriye tarafında yer alan Azez kasabası ve Suriye Bab El-Salam Hudut ve Gümrük kapısının kontrolü için birçok örgüt ama özellikle ÖSO-İslami Cephe, İD ve YPG arasında şiddetli ve ölümcül bir rekabet var. Suriye’nin Türkiye’ye açılan Bab El-Salam hudut kapısını Davutoğlu sultasının destek verdiği, ÖSO’nun da içinde yer aldığı İslami Cephe kontrol ediyor. Ancak son günlerde Türkiye sınırına 10 km uzaklıktaki Azez kasabasına bağlı birçok köy ve kasaba İD’in denetiminde veya ateşi altına girdi. Bu kilit önemdeki yerleri, terör örgütü El Kaide’nin kolu El Nusra’nın da yer aldığı Fetih Ordusu bileşenleri ile bu güçlerle birlikte hareket eden “ılımlı” muhaliflerden aldı.

İD’in Öncü Pınar’ın karşısındaki Bab el Selam Sınır Kapısı ile Halep arasındaki yolda etkinliğini büyüteceğini, böylece Halepi üzerindeki baskıyı da artıracağı tespitinde bulunuyor. Bu senaryo realiteye uyuyor mu? TSK’nın “misliyle” bombaladığı ve Suudi, Katar ve Davutoğlu’nun ucu açık silah, mühimmat ve para desteği verdiği, sahadaki onlarca silahlı grup nasıl oluyor da İD’i durduramıyor? Peki, hemen Kilis’in karşısındaki bölgede askeri üstünlük sağlayan, yeni yerler işgal eden İD Kilis’i neden hedef alıyor? TSK’nın Suriye’ye fiili müdahalesini ve Suriye içinde operasyon yapmasını neden tahrik ediyor? Bunun bir mantığı var mı? Yoksa Kilis’i vuran mermilerin, füzelerin sahipleri, AKP sultasının aşna fişne olduğu ılımlı silahlı yapılanmalar mı?

Bu örgütlerin 4 senedir TSK’nın Suriye’ye müdahalesini istediği ve bunun için birçok provokasyon eylemine imza attığı biliniyor. Kilis halkı TSK’nın fiili müdahalesi için kurban mı ediliyor? “Gerekirse Suriye’ye dört adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırıp savaş çıkartırım” formülü üzerine kafa yoranların, ABD projelerinde görev alanların yeni bir savaş oyunu mu? Etkili birçok diplomat ve strateji uzmanının söylemi ile “İsrail ve ABD’nin üvey evladı” olan İslam Devleti (İD), Suriye’nin Kuzey ve Kuzey Batı bölgelerine inşa edilen bağımsız YPG kantonlarının Halep-Antep-Hatay üçgeninde yer alan Afrin kantonu ile buluşması için yol açan silindir görevini mi yerine getiriyor?

Yoksa son gelişmeler ABD ve sahadaki müttefiki YPG’nin kanton ve federalizm hayaline çomak sokmak isteyenlerin kullanacağı bir fırsat mı sunuyor? Peki, bu fırsatı İD neden sunuyor? Yoksa İD birçok kimsenin iddia ettiği üzere “AKP sultasının bölgedeki gizli müttefiki” mi? YPG’nin yayılmasını dizginlemek, Suriye ordusunun Türkiye hududuna doğru başlayan operasyonlarına set çekmek için desteklenen ama acze düşmüş örgütler yerine kullanılan bir kalkan örgüt müdür? CHP Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, “Sınır ötesi operasyon dâhil her türlü tedbiri almak da Türkiye’nin meşru hakkı” demiş. TSK Suriye topraklarına girer mi? Girmeden önce Suriye devleti ve ordusunu haberdar eder mi? İzinsiz girmesi halinde Suriye ordusu, sahadaki silahlı müttefikleri, Rusya ve İran’ın tavrı ne olur?

Şeytan üçgeninde katledilen Kilis trajedisinin nedenleri soruların içinde saklı. Lakin genelde Kilis ve Türkiye’nin özelde Suriye, Irak ve bölgemiz halklarının yaşadığı trajediyi bitirecek ve yeni bir umut sayfası açacak yegâne çözüm Ankara’nın başta Moskova ve Tahran ile görüşmesi, Türk Silahlı Kuvvetler’in Suriye Silahlı Kuvvetleri ile işbirliği yapması ve ülkesinin her karış toprağında güven ve egemenliği tesis etmesine yardımcı olmasıdır. Gerisi laf-ı güzaftır. 

Mehmet YUVA
Aydınlık / 27.04.2016